"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 06.12.2021
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şereflikoçhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/501 Esas, 2022/360 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun davacı idare vekili yönünden esastan reddine, davalı vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü duruşma açılmak suretiyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, 180539 ada 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların davacı idare adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen bedelin çok düşük olup taşınmazın rayiç değerinin çok altında kaldığını savunarak gerçek değerinin tespitini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek bu sürenin bitiş tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş faiziyle birlikte davalıya derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedel tespiti yapılırken Şereflikoçhisar İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden dava konusu parsel ve civarında yaygın olarak ekilen münavebe sistemi ve bu münavebe sistemine ait 2021 yılı verileri temin edilerek değer biçilmesi gerekirken daha önce onanan dosyalarda kullanıldığı belirtilerek bütün dosyalarda aynı ürün ve aynı verim değerlerini kullanılarak kamulaştırma bedelinin belirlenmesinin hatalı olduğunu, % 4 olarak uygulanan kapitalizasyon faiz oranının ve objektif değer artışı uygulanmasının yerinde olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olduğunu, taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, tespit olunan kamulaştırma bedeline işletilen yasal faizin yüksek enflasyon karşısında hak kaybına yol açtığını, taşınmazın gerçek değerinin tespiti gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kuru arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara net gelirine göre değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik bulunmadığı gibi taşınmazın konumu, bilirkişi raporunda yazılı özelliklerine göre %10 oranında objektif değer artışı uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, ancak hükme esas alınan raporda taşınmaza net gelirine göre değer biçilmiş ise de değerlendirme tarihi olan 2021 yılı resmî verileri ile istinaf denetiminden aynı bölgeden geçen dosyalarda kuru tarım arazilerinde uygulanan değerler de nazara alındığında dava konusu taşınmaza değer biçilmesinde buğday ürününün veriminin 350 kg, samanın 300 kg, bostan ürününün veriminin 1500 kg, buğdayın satış fiyatının 3,00 TL, samanın 0,85 TL, bostanın 1,75 TL, arazi kirası, değişken masraflar ve genel idare giderleri dahil edilmeksizin buğday giderinin 288,80 TL, bostan giderinin ise 625,00 TL alınarak değer biçilmesi ve kamulaştırma bedelinin hesaplanması gerektiğinden bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış ise de bostan giderinin resmî verilere göre tarla kirası, değişken masraf faizi ve genel idare giderleri düşülmek suretiyle 469,00 TL olarak alınması gerekirken bunlar düşülmeden hesaplama yapıldığı anlaşıldığından bu husus düzeltilmek suretiyle resen yapılan hesaplama sonucunda 43,62 TL/m² birim bedeli üzerinden toplam kamulaştırma bedelinin 606.876,34 TL olduğunun tespiti ile İlk Derece Mahkemesince bloke edilen tutarın mahsubu sonucunda bakiye bedelin bloke edilmesi için davacı idare vekiline süre verilmesine karar verilmiş, davacı idare tarafından bedelin süresi içerisinde ilgili banka şubesine yatırıldığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden karar verilmesi gerektiği gibi, dava konusu taşınmazın davacı idare adına tescili talep edildiği hâlde, tapudan terkinine karar verilmesi hatalı olduğundan ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 ncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü Anayasa'ya aykırı görülerek iptaline karar verilmekle Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararında Anayasa'nın 153 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince iptal hükmünün belirli bir süre erteleneceği yönünde de bir hüküm bulunmadığı gibi, geriye yürümeme kuralının uygulanamayacağı, dava tarihi esas alınarak belirlenen kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için Anayasa'nın 46 ncı maddesinde belirtilen en yüksek faiz olan “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz” oranının uygulaması gerektiği kabul edilmiş olup, faize yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği de gözetilerek, davacı idare vekilinin istinaf itirazlarının reddine, davalı vekilinin ise istinaf itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 356 ıncı maddesi gereğince duruşma açılarak İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ve 11 inci ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kuru tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğrudur.
3. Yargıtay'ın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında tespit edilen kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirse de davacı idare vekilinin bu hususa yönelik açık temyiz itirazının bulunmadığı gözetilerek bu husus eleştirilmekle yetinilmiş, bozma sebebi yapılmamıştır.
4. Buna karşın Dairemiz yerleşik uygulamasına göre; özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme uyarınca, kamulaştırma belgelerinin Mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verime, üretim giderine ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin esas alınması gerekmektedir.
5. Buna göre; arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net gelir yöntemine göre değer tespitinde 2021 yılı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin dikkate alınması gerekirken bu husus göz ardı edilerek hangi verilere dayanıldığı; ayrıca ve açıkça belirtilmeden İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinden ayrılmayı gerektiren nedenler varsa bunlar açıklanmadan, denetime imkan vermeyecek şekilde soyut ifadelerle hazırlanan bilirkişi ek raporunun hükme esas alınmış olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda kanaatimce;
Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;
Davalı tarafın asıl alacağın fer'isi niteliğindeki faiz alacağı için başlangıç tarihine ve faiz oranına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin iptal kararı mucibince açık bir talebi dosya kapsamında bulunmamaktadır.
Dolayısıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir davalı taraf talebi bulunmadığından, Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen karara sonucu itibarıyla katılmakla birlikte gerekçeli kararın “Değerlendirme” kısmının 3 No.lu bendinde yer alan ve Anayasa Mahkemesi iptal kararının geriye yürümezliği ilkesini derdest haldeki somut davaya ilişkin değerlendiren ifadeler içeren gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 13.02.2025