Logo

5. Hukuk Dairesi2024/6903 E. 2025/270 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasında, tazminat miktarının belirlenmesinde usul ve yasaya uygun bir değerlendirme yapılıp yapılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesi gerekirken bu yönteme uyulmayıp soyut ifadelerle değer biçilmesi ve bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/729 Esas, 2024/258 Karar

DAVA TARİHİ : 09.10.2012

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının Mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ..., Ballıca köyü 239, 240 ve 241 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, mülkiyet hakkı ihlal edildiğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca zararın tazmini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, tapu kaydının yolsuz tescil ile oluştuğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 25.03.2014 tarihli ve 2012/640 Esas, 2014/152 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki bilgi ve belgelere göre, çekişmeli taşınmazların kanun ve yönetmeliğe uygun olarak kurulmayan ve orman kadastro komisyonu niteliğinde olmayan yetkisiz üç kişilik bir heyet tarafından düzenlenen 31.07.1989 tarihli “Mahkeme Kararı Uygulama Tutanağı” esas alınarak tapu kütüğüne özel orman niteliğiyle gerçek kişiler adına kaydedildiği, 30.04.1999 tarihinde davacı banka tarafından satın alındığı, alım tarihinde tapu kaydında “devlet ormanı” olduklarına ilişkin şerh bulunmadığı, zararın meydana gelmesi sonucu illiyet bağının kesilmemiş olması durumunda Hazinenin sorumlu tutulacağı hüküm altına alındığını, davacının tapu kaydına güvenerek bu taşınmazları satın aldığını daha sonra tapu kaydı iptal edildiğini, 4721 sayılı Kanun’un 1023 üncü maddesinde "tapu sicilindeki kayda iyi niyetle güvenerek mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" denilmek suretiyle mülkiyet hakkının önemi vurgulandığını, o hâlde davalı Hazinenin tazminatla sorumlu tutulması gerektiğini, taşınmazların davacının mülkiyet hakkını kaybettiğine ilişkin yargı kararının kesinleştiği tarihteki niteliğine göre değeri esas alınarak davacı lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 15.10.2020 tarihli ve 2016/431 Esas, 2020/168 Karar sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin bozma kararı gereğince inceleme ve araştırma yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlenmiş olması gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu 239, 240 ve 241 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte toplamda 18 adet taşınmazın 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturduğunu, ikinci kadastronun yolsuz ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağını ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Mahkemece bozmaya uyulmuşsa da bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda bozma öncesi hükme esas alınan rapor gibi arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesi gerekirken bu yönteme uyulmadan piyasa araştırmasından söz edilerek soyut ifadelerle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.

4.Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.