Logo

6. Hukuk Dairesi2022/1893 E. 2023/1283 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Vekaletsiz iş görme hükümlerine göre hesaplanması gereken iş bedeli alacağının, bozma ilamında belirtilen hususlara aykırı olarak hesaplandığı ve takip öncesi ödemelerin mahsup edilip edilmediği hususunda tereddüt bulunması gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında davanın kabulüne dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nce İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... Belediyesine faturalarda yer alan parke taş, bordur taşı işi yaptığını, ... Belediyesinin 6360 sayılı Kanun ile Meram Belediyesine katıldığını, devredilen belediyenin başkanı tarafından imzalanan belgedir başlıklı belgede işin kabul edilip takip öncesi 2 parça halinde toplamda 35.411,00 TL ödendiğini, toplam faturaların 255.055,00 TL olduğunu ve 189.644,00 TL’den takibe geçtiğini, borcun miktarının ve varlığının ihtilafsız olduğunu ancak takibe itiraz edildiğini bu nedenlerle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20'sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı iş sahibi vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan işlerle ilgili harita, cins, kalite, metraj bulunmadığını, bordür ve kilit taşı yapım işiyle ilgili işlemlerin Kamu İhale Kanununun 22. maddesine aykırı olduğunu, işin yapılıp yapılmadığının belli olmadığını, işin parçalara bölünerek ihale ve sözleşme ile yapılması gerekirken doğrudan teminle yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17/12/2015 tarihli ve 2014/738 E., 2015/715 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporuna göre mülga ... Belediyesi ile yüklenici arasında kasaba içindeki yolların yapımı için Kamu İhale Kanununun 22/d maddesine göre (doğrudan temin) ve fiyat araştırması ile en uygun teklifle ihale edildiği, yüklenici tarafından kasaba içinde 13x25x60 cm ebadında 174,00 m uzunluğunda bordür taşı, 20x16,50x8 cm ebadına, 12.543,87 m2 kilitli parke taşı, 30x12x25 ebadında, 44,00 m uzunluğunda ... taş imalatlarının yapıldığı ve fiilen kullanıldığının tespit edildiği, yapılan işlerin malzeme, nakliye ve işçilik olmak üzere toplam bedelinin 190,774,05 TL, yapılan işlerin KDV bedeli toplam bedelinin 225.113,38 TL, ödenen miktar düşüldükten sonra alacağın 189.359,38 TL olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporu denetime elverişli olup, davalı belediyeden istenen imalatların davacı tarafça yapılıp teslim edildiği ve fiilen kullanılmakta olduğu ispat edildiğinden, işin karşılığının davalı tarafça ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının itirazının iptali ile 189.643,00 TL asıl, 9.707,00 TL avans faizi olmak üzere toplam 199.350,00 TL alacak üzerinden takibin devamına, alacak likit olduğundan takip konusu asıl alacağın %20'si oranında 37.928,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı iş sahibi vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 12.04.2018 tarihli ve 2018/100 E., 2018/1550 K. sayılı ilamında; davalı iş sahibi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile dosya kapsamında yaptırılan işler ile ilgili fiyat araştırması ve ihale onayı yapılmış ise de Kamu İhale Kanununun 22/d maddesine göre işin davacıya verildiğine dair belge bulunmadığı ve akti ilişki kurulmadığından sözleşme hükümlerine göre talepte bulunulamayacağı, işin yapıldığı ve kullanılmakta olduğu anlaşıldığından davacı yüklenicinin, gerçekleştirdiği iş bedelini işin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK m. 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümlerine göre yapıldığı yıl piyasa rayiçleriyle isteyebileceği, mahalli piyasa rayici içerisinde KDV ve yüklenici kârı bulunduğundan ayrıca eklenmeyeceği, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından takip öncesi döneme ait faiz isteminin reddi gerektiği, alacak yargılama ile belirlenmiş olup likid olamayacağından ve davalı itirazında haksız sayılamayacağından davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu tespit edildikten sonra, mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişiden işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleri ile KDV ve yüklenici kârı eklenmeksizin vekâletsiz iş görme hükümlerine göre davacının yaptığı ve kamu hizmetine tahsis edilen işlerin bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp, bulunacak miktardan, kanıtlanan ödemeler düşüldükten sonra davacının takip tarihi itibari ile istemekte haklı olduğu asıl alacak miktarı saptanıp davanın sonuçlandırılması ve işlemiş faiz ile icra inkâr tazminatına yönelik taleplerin reddedilmesi gerektiği belirtilerek hükmün davalı iş sahibi yararına bozulmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay bozma ilamına karşı davacı yüklenici vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuş ise de, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 15.04.2019 tarihli ve 2018/3556 E., 2019/1788 K. sayılı ilamı ile davacı yüklenici vekilinin karar düzeltme isteği reddedilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak aldırılan bilirkişi raporunda yüklenici karı ve KDV eklenmeksizin yapılan iş bedelinin 171.696,65 TL olduğunun belirtildiği, bedelden kanıtlanan ödemelerin düşülüp düşülmediği hususunda ek rapor alındığı, raporda ödenen 35.754,00 TL'nin mahsup edilmediği belirtildiğinden mahkemece re'sen 35.754,00 TL'nin 171.696,65 TL'den düşülmesi suretiyle 135.942,55‬ TL üzerinden, işlemiş faiz ile inkar tazminatı hususunda bozmada işaret edildiği şekilde hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 135.942,55‬ TL asıl alacak üzerinden devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin ve tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı yüklenici vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı yüklenici vekili temyiz dilekçesinde özetle, belediye kayıtları celp edilmeden eksik delillerle karar verildiğini, takip öncesi ödenen tutar düşülerek takip başlatıldığını, doğrudan temin ilkelerine aykırılık söz konusu olmadığını, “Belgedir” başlıklı delilin davanın kabulü için yeterli olduğunu, akdi ilişki mevcut olduğunu, KDV ve yüklenici kârı eklenmeden yapılan hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin ve ücret hesabının hatalı olduğunu, yemin delilinin kullandırılmadığını ileri sürülerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427 nci ve devamı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 112 inci, 117 inci ve 125 nci maddeleri ile 470 nci maddesi ve devamı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanunun 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı yüklenici vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. 1086 sayılı HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.

6100 sayılı HMK'da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir.

Yargıtay'ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.

Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur, buna usuli kazanılmış hak denilmektedir” şeklinde tanımlanmaktadır. Usuli kazanılmış hakkın istisnaları ise dosya kapsamında bulunmamaktadır.

Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, usulî kazanılmış hak ilkesi uyarınca ve bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmelidir. Yukarıda yer verilen bozma ilamında açıkça belirtildiği üzere, yüklenicinin gerçekleştirdiği iş bedelini işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle isteyebileceği, mahalli piyasa rayici içerisinde KDV ve yüklenici kârı bulunduğundan ayrıca eklenmeyeceği, bu yönteme göre davacının yaptığı imalat bedeli konusunda ek rapor alınıp, bulunacak miktardan, kanıtlanan ödemeler düşüldükten sonra davacının takip tarihi itibari ile istemekte haklı olduğu asıl alacak miktarı saptanıp davanın sonuçlandırılması ve işlemiş faiz ile icra inkâr tazminatına yönelik taleplerin reddedilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak bilirkişiden ek rapor alınmışsa da hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda yüklenicinin gerçekleştirdiği imalat sebebiyle iş bedeli alacağı hesaplanırken bozma ilamında yer verilen esaslara riayet edilmediği anlaşılmaktadır. Zira bozma ilamında açıkça iş bedelinin işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleri üzerinden hesaplanması gerektiği ve piyasa rayiçleri içerisinde KDV ve yüklenici kârı hali hazırda eklenmiş olduğundan ayrıca ve mükerrer şekilde KDV ile yüklenici kârı eklenmemesi gerektiği belirtilmişken, ek raporda, davacının yaptığı işler bedeli hesaplanırken bozma öncesi aldırılan rapordaki 2014 yılı piyasa rayiçlerine göre imalat birim fiyatları önce aynen kabul edilip KDV ile yüklenici karı hariç olduğu için sonrasında %10 eksiltilmek suretiyle hesaplama yapıldığı ve bu tutar yanılgılı değerlendirme neticesinde bozmaya aykırı olduğu halde mahkemece hükme esas alınmış olup, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

4. Öte yandan davacı yüklenici dava dilekçesinde imalat bedeli alacağına mahsuben takip öncesinde 17.355,00 TL ve 18.056,00 TL olmak üzere iki parça halinde toplam 35.412,00 TL ödendiğini kabul ettiğini ve bu miktar düşülerek takibe geçtiğini iddia ettiği, bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bozma sonrası mahkemece re'sen yapılan mahsupta da imalat bedelinden 35.754,00 TL düşüldüğü, bu hususta davacının talebini aşar şekilde ve çelişkiye yol açan bir tutar mahsup edildiği anlaşılmıştır. Bozma ilamında yüklenici alacağından kanıtlanan ödemelerin düşülmesi gerektiği işaret edildiğinden bozma sonrası hüküm kurulurken de mahkemece davacı yüklenicinin takip öncesi kısmi ödeme tutarını mahsup ederek takip başlattığı iddiası ve yapılan hesaplamada mükerrer mahsuba yol açıldığı itirazı üzerinde durulmayıp, kısmen ödenen tutar tereddütsüz şekilde ortaya konulmadan ve yüklenicinin takip öncesi kısmi ödeme tutarını mahsup edip etmediği belirlenmeden, re'sen kısmi ödeme mahsubu yoluna gidilerek hüküm kurulması hatalı olup, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

(2) no.lu paragrafta belirtildiği üzere davacı yüklenici vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

(3) ve (4) no.lu paragrafta belirtildiği üzere davacı yüklenici vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.