Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2150 E. 2023/887 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haksız fesih edildiği iddia edilen bir sözleşmeden kaynaklanan iş bedeli ve kar mahrumiyeti alacaklarının davalıdan tahsili.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, davacıya haber vermeden çimento enjeksiyonu işlemini yaparak sözleşmeyi ihlal ettiği ve davacının poliüretan malzemesinin dışarı akmasına sebebiyet verdiği, davacının kusurunun bulunmadığı, bu nedenle sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedildiği ve davalının ödenmeyen iş bedeli ile kar mahrumiyetinden sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

HÜKÜM : Esastan Red

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşmalı temyiz edilmişse de duruşmanın miktar itibariyle reddine karar verilmiştir; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 369 ncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında poliüretan enjeksiyon uygulaması ile su yalıtımı yapılması konusunda sözleşme imzalandığını, işlem yapılacak olan odanın sağ ve sol duvarlarında uygulama yapıldığını ancak karşı duvar olarak nitelenen duvara uygulama yapılmasına karşın sonuç alınamaması üzerine duvar arkasında boşluk bulunduğu düşünülerek uygulamanın durdurulduğunu, tarafların bir araya gelmesi sonucu yapılan müzakerede söz konusu boşluğun çimento enjeksiyonu ile doldurulması hususunda anlaşıldığını ancak davalı şirketin kendilerinden habersiz olarak çimento enjeksiyonu için duvarda açtıkları deliklerden daha önce uygulaması yapılan poliüretan malzemesinin dışarı aktığını, akabinde davalı tarafından bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, yapılan imalata karşılık iş bedeli ile haksız fesihten kaynaklanan kar mahrumiyeti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının yaptığı enjeksiyon uygulamasında kullanılan malzemelerin son kullanma tarihlerinin geçmiş olması nedeni ile beklenen katılığa ulaşmadığını ve açılan delikten aktığını, davacının kusuru ve çimento enjeksiyonu yapılacak yer ile ilgili uyarı yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının enjeksiyon işinin görülmesi sırasında ortaya çıkan olumsuzluklardan dolayı davalıyı bilgilendirmesine karşın, davalının bizzat kendisinin söz konusu çimento enjeksiyon işini davacıya haber vermeksizin yaptığı, bu durumun sözleşmenin davalı tarafından ihlali anlamına geldiği gibi bu işlemin yapılması sırasında davacı tarafından daha önce enjeksiyonu gerçekleştirilmiş bulunan kimyasal maddenin dışarı akmasına davalının kendisinin sebebiyet verdiği, bu hususta davacıya yükletilebilecek bir kusur bulunmadığı, davalının sözleşmeyi feshinin haklı bir nedene dayanmadığı, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının bu yüzden uğradığı zararlar ile yapmış olduğu masrafları karşılaması gerektiği belirtilerek, ikinci bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınması sureti ile 113.461,66 TL yapılan enjeksiyon bedeli, 8.213,07 TL mahrum kalınan kar kaybı olmak üzere toplam 121.674,73 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; Dosya kapsamında iki ayrı bilirkişi heyetinden alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, ikinci bilirkişi heyetinin taraflılığı noktasındaki iddialarının da hiç değerlendirilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin kullanmış olduğu malzemenin ayıplı olduğunu, müvekkili tarafından yapılan çimento enjeksiyonunun ayıbı ortaya çıkardığını, davacı şirketin kullandığı poliüretan dolgu malzemesinin şişmediğini ve sertleşmediğini, su sızıntısının kesilmemesi üzerine yapılması kararlaştırılan çimento enjeksiyonu ile ayıplı malzeme poliüretanın sıvı halde dışarı kustuğunu, böylece davacı şirketin kullandığı ayıplı malzeme poliüretanın hiç sertleşmediği ve buna bağlı olarak yaptığı uygulamanın hiçbir işe yaramadığının ortaya çıktığını, müvekkili tarafından sunulan fotoğrafların davacı şirketin ayıplı malzeme kullandığını ispatlayamadığı yönündeki bilirkişi görüşüne itibar edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili tarafından dosyaya sunulan fotoğraflarda davacı şirketin müvekkili şirketin işinde kullandığı malzemelerin son kullanma tarihinin geçtiğinin tespit edildiğini, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporu ile müvekkilinin davacı şirketten habersiz çimento enjeksiyonu yaptığı, poliüretan malzemenin teknik olarak katılaşmadığı için müvekkilinin bu izinsiz müdahalesi sebebiyle malzemenin dışarı akmasında müvekkilinin kusurlu olduğunun iddia edildiğini, bu iddiaların dosyadaki deliller karşısında gerçek dışı olduğunu, işinin uzmanı davacının eserin meydana getirilmesi bakımından önem taşıyan her konu, durum ve olay hakkında iş sahibini aydınlatmakla yükümlü olduğunu, nitekim Borçlar Kanunu'nun 471.maddesi ile yükleniciye sadakat borcunun yüklenilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından çimento enjeksiyonu yapılması teklifinin 10/02/2012 tarihli toplantıda bizzat davacı şirket tarafından yapıldığını ve müvekkili tarafından işin uzmanı olduğu düşünülen davacı şirketin bu teklifinin kabul edildiğini, bu hususunun bizzat davacı tarafından da dava dilekçesinde kabul ve ikrar edildiğini, davacı şirketin duvara çimento enjeksiyonundan önce yaptıkları poliüretan malzeme enjeksiyonunun katılaşmayacağını öngöremediklerini ve bu sebeple müvekkili şirkete uyarıda bulunmadıklarını dava dilekçesine ek olarak sundukları 20/02/2012 tarihli yazıyla kabul etmiş olduğunu, duvara çimento enjeksiyonu yapılmasını davacının önerdiğini, yüklenici sıfatına sahip davacı şirket tarafından sadakat borcuna aykırı davranılarak 10/02/2012 tarihli toplantıda çimento enjeksiyonunun hemen yapılmaması gerektiği noktasında müvekkiline bir uyarıda bulunulmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile sözleşme ve dürüstlük kuralı gereği davacı şirketin poliüretan malzeme enjeksiyonu gerçekleştirilecek alanlarda ne kadar boşluğun bulunduğunu, bu boşluğun poliüretan malzeme ile mi yoksa çimento ile mi doldurulacağını tespit etme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı noktasındaki tespitinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporunda, poliüretan enjeksiyon uygulamasının betonlarda meydana gelen çatlaklara poliüretan malzemeyi enjekte ederek malzemenin çatlaklara sızıp su ile teması halinde şişerek çatlakları doldurup çatlaklardan su sızıntılarının önüne geçmesini engelleyici bir uygulama olduğu ve duvar arkasında büyük boşluk olması halinde poliüretan enjeksiyonun işe yaramayacağı görüşünün bildirildiğini, sözleşmede taahhüt edilen işin yapılabilmesi için olduğunu, bu hususunun sözleşme imzalanmadan davacı şirket tarafından tetkik edilmiş olması veya en azından bu hususun tetkik edilmesi gerektiğinin işe başlamadan önce müvekkiline bildirilmesinin gerekli olduğunu, davacı şirketin bu şekilde bir tetkik ve bildirim yapmadığının dosya kapsamıyla sabit olduğunu, mahkeme tarafından itirazlarına rağmen hukuka aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özellikle mahkemece sözleşme kapsamında yapılan işlemlerin teknik olarak incelenebilmesi için bulunması gereken kimya mühendisi ve jeoloji mühendisinin de dahil olduğu dosya kapsamına uygun, denetlenebilir nitelikteki ikinci heyet bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediği belirtilerek incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, haksız feshedildiği iddia edilen sözleşmeden kaynaklanan iş bedeli ve kâr mahrumiyeti alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 818 sayılı BK 355-371 maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Her ne kadar davalı vekilince, dosya kapsamındaki iki rapor arasında çelişki bulunduğu iddia edilmiş ise de 17/02/2014 havale tarihli ilk bilirkişi heyeti raporunda, davacıya atfedilen kusurun çimento uygulaması aşamasında işin başında bulunmadığı gerekçesine dayandığı, incelenen belgelere göre davalının çimento enjeksiyonunu kendi ekipleri ile yaptığı ve davacı ekiplerinin uygulama yerinde bulunmadığı, 27/08/2018 tarihli ikinci bilirkişi heyeti raporunda ise davacının boşluk tespit edilen alan bakımından ne kadar boşluk bulunduğu ve hangi malzeme ile doldurulacağı noktasında bir yükümlülüğünün bulunmadığının belirtilmesi ve davalının boşluk alanına yönelik uygulama için müdahaleyi kendi başına yaptığının anlaşılması karşısında sorumluluğun ve kusurun davalıda bulunduğu anlaşılmıştır. Bu hali ile kendi kusuru ile sözleşmeyi fesheden davalının, ödenmeyen iş bedeli ile haksız fesihten kaynaklanan kar mahrumiyetinden sorumlu tutulmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.