"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/282 E., 2022/28 K.
HÜKÜM/KARAR : Davalı ... Yönünden Reddine, Diğer davalı yönünden Kısmen Kabulüne
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalı yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince, davalı yüklenicilerin sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirmemesi sebebiyle müvekkili arsa sahibinin mali kayba uğradığını ileri sürerek, maddi ve manevi tazminatın tahsili ve beşinci katın tamamlanarak müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiş akabinde bu davasını 06.11.2014 tarihli dilekçesi ile kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshi ile kal ve tazminat istemi olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili asil ile davacı arasında imzalanan bir sözleşme olmadığını, söz konusu kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin davacı ile müvekkili şirket arasında imzalandığını, müvekkili asil hakkında açılan davanın husumetten reddi gerektiğini, esasa ilişkin ise, sözleşmede gösterilen inşaat yapım süresi henüz dolmadan açılan davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, iddia edilen gecikme ve aksamanın sorumlusunun bizatihi davacının olduğunu ileri sürerek davacının davasının reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.04.2015 tarihli ve 2012/874 Esas, 2015/178 Karar sayılı kararı ile yüklenici tarafından yapılanın binanın, çekme mesafesi olarak imara uygun olmadığı, imara uygun olmayan bir binanın kabul edilebilir bir ifa olarak sayılmasının mümkün olmadığı, imara uygunluk kamu düzeninden olduğundan, mahkemece resen nazara alındığı, bu durumda, tarafların isteyebileceği ifaya bağlı zarar tazmini değil, sözleşmenin feshi olduğundan davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14.06.2016 tarihli ve 2015/5652 Esas, 2016/3642 Karar sayılı kararıyla, “...mahkemece, davacının ifaya bağlı tazminat değil, sözleşmenin feshini talep edebileceği, nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, davacı yanca verilen 06/11/2014 günlü dilekçede talebin ıslah edildiği belirtilerek, öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ve mevcut binanın kaline karar verilmesi istenmiş, anılan dilekçe karşı tarafa tebliğ edilmiş ancak herhangi bir cevap verilmemiştir. Bu durumda, davacının seçimlik hakkını değiştirdiği dikkate alınarak, öncelikle fesih ve kal talebi hakkında inceleme ve değerlendirme yapılıp, sonucuna uygun bir hüküm tesisi gerekirken, yazılı gerekçe ile sonuca varılması yerinde görülmemiştir.” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11.05.2017 tarih ve 2016/381 Esas 2017/160 Karar sayılı kararı ile dava konusu bina hakkında yıkım kararı bulunduğu, binanın ruhsatsız ve projesine aykırı olarak inşa edildiğinden davanın kısmen kabulüne, taraflar arasındaki 20/11/2007 tarihli sözleşmenin iptaline, bu sözleşme uyarınca imara aykırı kaçak olarak yapılan yapının kal'ine, 53.390,12 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi ve koşulları oluşmayan manevi tazminatın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 20.11.2018 tarihli ve 2018/4634 Esas, 2018/4581 Karar sayılı kararıyla,
“...davacı tarafından ıslah yoluyla kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshi ile kal ve tazminat talebinde bulunulmuş, sözleşme davalı şirket ile davacı arsa sahibi arasında imzalanmıştır. Davalı ... feshi istenen sözleşmeyi şirket yetkilisi sıfatıyla imzalamıştır. Davalı ... bu sözleşmede müşterek borçlu, müteselsil kefil, garanti eden ve yüklenici şirketin fiilini taahhüt eden olarak yer almamaktadır. Öte yandan; davalı ...'in şahsi olarak sorumlu tutulabilmesi için gereken nedenler de yasal delillerle kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca da; ıslah yoluyla değiştirilen davada taraf sıfatı bulunmayan davalı ... hakkındaki davanın taraf sıfatı (pasif husumet) yokluğundan reddi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak yanlış değerlendirme ile davalı ... adına açılan davanın kabulü doğru olmamıştır.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu bina hakkında yıkım kararı bulunduğu, binanın ruhsatsız ve projesine aykırı olarak inşaa edildiği sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne, taraflar arasındaki 20/11/2007 tarihli sözleşmenin iptaline, bu sözleşme uyarınca imara aykırı kaçak olarak yapılan yapının kal'ine, 53.390,12 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte yüklenici davalı ... ... San. Ve Tic.ltd.şti.'den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminatın ve koşulları oluşmayan manevi tazminatın reddine, davalı ... feshi istenen sözleşmeyi şirket yetkilisi sıfatıyla imzalamış olup, sözleşmede müşterek borçlu, müteselsil kefil, garanti eden ve yüklenici şirketin fiilini taahhüt eden olarak yer almadığından, davalı ...'in pasif dava ehliyeti bulunmadığından, bu davalı hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalılardan ...’in şirketin temsile ve ilzama yetkili kişisi olduğunu, sözleşmenin diğer davalı şirket ile yapıldığı mantığıyla davalı şirket yetkilisinin sorumlu tutulmamasının yerinde olmadığını, tüm ödemelerin davalı Hacı’ya yapıldığını belirterek, kararı temyiz etmiştir.
2. Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde; mahkemenin karar ihdas ederken taraflar arasında "Kadıköy .... Noterliği 20.11.2007 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"ni ilgi tuttuğu ancak tarafların iş bu sözleşmeden sarfınazar ederek "Üsküdar .... Noterliği'nde 08.05.2008 tarihli yeni bir sözleşme yaptıklarını ilk sözleşmenin hükümsüz kaldığını, 2008 tarihli sözleşmeye uygun olarak yapı ruhsatı alındığını, buna göre iş bitimi ve teslim tarihinin 08.01.2010 tarihi olduğunu, dosyada mevcut belgelerden anlaşılacağı önce bu tarihten önce davacıya ait 8 nolu bölümün 12.11.2009 tarihinde teslim edildiği, bu nedenle mahkemenin vermiş olduğu maddi tazminatın yerinde olmadığını, Üsküdar .... Noterliği taraflar arasında 18.12.2010 tarihli ilave kat sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre müteahhit firmaya verilmesi gereken 8 nolu bağımsız bölüm davacı yanca satılmış, bedeli davacı yanca alındığını, davacı yanın kendi edimini fiilen yerine getiremediğini, dosyada mevcut 13.07.2017 tarihli T.C. Çekmeköy Belediye Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğü’nün yazısında "Ruhsat ve eki projesine aykırı duruma rastlanmadığı, inşaatın nizami imar kurallarına uygun yapıldığı ve konu inşaatın kaçak yapı olarak değil yapı ruhsatı alınarak kanun ve yönetmelikler çerçevesinde yapıldığı....." hususunun belirtildiği, projeye ve imara uygun yapılmış bir yapının kal'ine karar vermenin usule ve yasalara aykırı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshi ile kal ve tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrası, TBK 470-486. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden alınmasına,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.