Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3617 E. 2023/3433 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İptal edilen eski bir yönetmeliğe göre yapılan ödemelerin hesaba katılmasıyla, davalı kurumun davacı şirkete olan iletim yatırımı geri ödeme borcunun olup olmadığı ve güncel yönetmeliğe göre yapılacak hesaplamada karakteristik özelliklerin dikkate alınıp alınmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kurumun, iptal edilen yönetmeliğe göre yaptığı ödemeleri hesaba katarak davacı şirkete olan borcunun kalmadığını savunmasına rağmen, Yargıtay, güncel yönetmeliğe göre hesaplamanın karakteristik özellikleri (coğrafi konum, arazi şartları vb.) dikkate alarak yeniden yapılması gerektiği gerekçesiyle, mahkeme kararını bozmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/473 E., 2022/513 K.

İHBAR OLUNAN : Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu

DAVA TARİHİ : 10.03.2016

HÜKÜM/KARAR : Ret- Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/223 E., 2019/852 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından Beyhan I Barajı ve HES Projesi kapsamında Mülga Elektrik Piyasasında iletim ve dağıtım sistemlerine bağlantı ve sistem kullanımı hakkında tebliğin 6. maddesine göre TEİAŞ'ın uhdesinde olan iletim yatırımı gerçekleştirildiğini, davalı tarafından, müvekkiline yapılan ve 31.525.365,44 TL harcanan iletim yatırımının geçici kabulünün yapıldığını, davalı yanca Danıştay 13. Dairesinin 31.03.2015 tarih ve 2010/2546 Esas, 2015/1256 Karar sayılı kararıyla iptal edilen 26.04.2010 tarih ve 2536 sayılı "EPDK" kararı çerçevesinde geri ödemenin hesaplandığı ve müvekkiline 25.772.395,58 TL tutarın aylık bedeller halinde ödendiğini, halen de ödenmeye devam edildiği, ancak davalı tarafından geri ödenmeye esas alınan kurul kararına dayanılarak yapılan eksik ödemenin hukuki dayanağının kalmadığını, bu durumda arada oluşan geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı farkı için Danıştay kararı çerçevesinde değerlendirilerek hesap edilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL'nin davalı yanca geçici kabul yapılan tarihten itibaren işleyecek gecikme zammı ile birlike davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2.Davacı vekili 14.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini 3.992.620,37 TL'ye çıkartarak, 3.992.620,37 TL'nin geçici kabulün yapıldığı 17.10.2014 ve 20.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmenin idari bir sözleşme olup idari yargı yolunun görevli olduğunu ve davanın görev yönünden reddi gerektiğini, müvekili tarafından, Danıtay kararı doğrultusunda yeni bir "Geri ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Metodolojisi" hazırlanarak "EPDK"nın onayına sunulduğunu, söz konusu metodoloji "EPDK" tarafından onaylandığında, tüm geri ödeme hesaplarının tekrar yapılarak davacıya ve diğer şirketlere bildirileceğini, yeni metodoloji onay aşamasında olduğundan davacının iş bu davayı açmasına gerek bulunmadığını savunarak, davanın "EPDK"ya ihbarını talep etmiş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihtilafın özel hukuk hükümlerine göre akdedilen sözleşmeden kaynaklanması sebebiyle davalı vekilinin yargı yolu itirazının, yine sözleşmeden kaynaklanan alacak için zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu nazara alınarak davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddi gerektiği, 13.09.2019 tarihli bilirkişi heyet ek raporundan 26.11.2016 tarihli resmi gazetede yayımlanan metodolojiye göre davacının dava konusu elektrik iletim hattı tesisi işinin bedeli olarak 26.896.634,84 TL, fiber tesisi işinin bedeli için ise 1.147.725,73 TL alacaklı olduğu, bu suretle 26.11.2016 tarihli yeni metodoloji uyarınca davacıya ödenecek nihai tesis bedeli toplamının 28.044.360,57 TL olduğu, dava tarihinden önce yapılan 2.572.239,60 TL mahsuplaşma sonrasında davacının dava tarihi itibariyle alacağının 25.472.120,97 TL olduğu, dava tarihinden sonra mahsuplaşma neticesinde davacıya ödenen bedeller neticesi 31.01.2019 tarihi itibariyle davacı alacağının bulunmadığı, davacı alacağının mahsuplaşma yoluyla tamamen ödendiğinden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ancak davalının haksız davranışı ile davanın açılmasına sebebiyet verdiği nazara alınarak, ıslah edilen 3.992.620,37 TL üzerinden davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı Vekilinin İstinafı

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davadaki talebin sözleşmenin 23. maddesi hükmü çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davalı TEİAŞ tarafından 26.11.2011 tarih ve 6593-20 sayılı kurul kararına istinaden yapılan hesaplamanın Danıştay kararlarına ve 16.11.2011 tarihli kurul kararına aykırı olduğunu, davalı TEİAŞ'ın davacı şirketin iletim yatırımının geri ödenmesine yönelik hesaplamasında iletim yatırımı gerçekleştirilen bölge gözetilerek, aynı koşullarda yapılan ihalenin emsal alınarak hesaplama yapılması gerekmesine rağmen, EPDK kararlarına aykırı hesaplama yapıldığını, iletim yatırımı geri ödemesinin eksik hesaplandığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı Vekilinin İstinafı

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davalının haksız davranışı ile dava açılmasına sebebiyet verdiğini ifade ettiğini ancak, buna ilişkin somut bir gerekçe göstermediğini, yasal mevzuat gereği davalının kendi kendine bir metodoloji düzenleyerek uygulama imkanı olmadığını, davacının hazırladığı metodolojinin "EPDK" tarafından onaylanmasını beklemekten başka bir hareket tarzının olmadığını, mahkemenin davalı aleyhine yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti belirlemeyeceğini, davalı lehine yargılama harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın konusu kalmadığı mahkemece belirtildiğinden bir vekalet ücretine hükmedilecek ise bu vekalet ücretinin de maktu olmasının gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece yargılama aşamasında elektrik mühendisi ve eser sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulan heyetten alınan bilirkişi raporunda; 26.11.2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanan metodoloji hükümleri dikkate alındığında, EİH tesisi işinin bedelinin 26.896.634,84 TL, fiber tesisi işinin bedeli 1.147.725,73 TL, davacıya ödenmesi gereken toplam bedelin ise 28.044.360,57 TL olduğunun hesap edildiği, davalı şirketin 31.01.2019 tarihi itibari ile, davacının hak ettiği 28.044.360,57 TL'nin tamamını ödediği, mahkemece davanın konusu kalmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmasında isabetsizlik görülmediği, dava konusuz kaldığında yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretine dava tarihi itibari ile tarafların haklılık durumu belirlenerek hükmedilmesi gerektiği, 6446 sayılı yasanın 8/5 ve elektrik piyasası bağlantı yönetmeliğinin 20/3 maddelerinde, geri ödemeye esas yatırım tutarının TEİAŞ tarafından hazırlanacak ve EPDK tarafından onaylanacak metodolojiye göre hesaplanacağının öngörüldüğü, sözleşmenin 23. maddesinde ise anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğu düzenlemesine yer verildiği, her ne kadar davacı şirketin davalıdan dava tarihi itibari ile, iletim yatırımı sebebi ile alacakları bulunmakta ise de, sözleşmenin 23. maddesi hükmüne göre, sözleşme tarihinden sonraki mevzuat değişiklikleri taraflar yönünden bağlayıcı olduğundan ve ödeme ile ilgili metodoloji Danıştay 13. Dairesi tarafından iptal edildiğinden, EPDK tarafından yeni metodoloji onaylanmadan davalı şirketin davacıya bir ödeme yapma imkanı bulunmadığı, zira ortada ödeme yapılmasında esas alınabilecek bir "geri ödemeye esas yatırım tutarı metodolojisi" bulunmadığı, bu bağlamda, davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği belirtilerek davalının yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığı açıklanan nedenle HMK'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/223 Esas, 2019/852 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 68.184,78 TL (170,78 TL peşin harç + 68.014,00 TL ıslah harcı toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye 68.104,08 TL harcın kararın kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı Vekilinin Temyizi

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde özetle; 16.11.2016 tarih ve 6593-20 sayılı Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi'nin kabul edildiğine dair Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararı hakkında Danıştay 13. Dairesince iptal kararı verildiği, bu durumda Bağlantı Anlaşmasının 23. maddesi kapsamında iletim yatırımının gerçekleşip davalı TEİAŞ tarafından kabulü yapıldıktan sonra çıkarılan ve esasında geçmişe yönelik uygulanmaması gereken 16.11.2016 tarih ve 6593-20 sayılı Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi'nin kabul edildiğine dair Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının yürürlükte bulunduğundan ve somut olaya uygulanmasından söz edilmeyeceği, bu çerçevede değerlendirildiğinde 16.11.2016 tarih ve 6593-20 sayılı Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisinin kabul edildiğine dair Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararı kapsamında davalı TEİAŞ hesaplamasının Danıştay kararlarına uygun olarak hesaplandığından söz edilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece EİH için Soma Manisa, trafo merkezi için Dilovası ve İzmir işlerinin esas alınmasının iptal kararları kapsamında ve teknik anlamda kabul edilemeyeceği, bu durumun Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 13.01.2021 tarih ve 2020/165E. 2021/15K. sayılı kararınında bahsettiği "karakteristik" kavramına da aykırı olduğu, farklı coğrafi bölgelerde gerçekleştirilen ihalelerde aynı karakteristik özelliğe sahip iletim tesislerine yönelik oluşan fiyatların içerisindeki maliyet kalemlerinin aynı olduğundan söz etme imkanı bulunmadığı, iletim tesislerinin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanan maliyet farklılıklarının gerçekleşen yatırım tutarına yansıtılması gerektiği, aynı durumun emsal alınan trafo merkezi ve fider tesisleri için emsal alınan ihaleler için de geçerli olduğu, mahkemece alınan 09.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplama da dikkate alındığında, uygulanması mümkün olmayan ve iptal edilen metodolojinin ve yeni hesaplamaya esas alınan Soma-Manisa EİH'nin; Danıştay iptal kararının gerekçesinde yer alan arazi ve coğrafi farklılık kriterinin sağlanmadığını, vekalet ücreti yönünden ise taraflar yararına vekalet ücreti verilmemesinin hatalı olduğu, iletim yatırım geri ödeme metodolojisine ilişkin iptal kararının gereğinin İYUK 28. madde gereğince 30 gün içerisinde yerine getirilmesi gerektiği, ancak TEİAŞ, EPDK ile birlikte, İYUK 28. maddesine aykırı olarak, 16.11.2016 tarih ve 6593-20 sayılı Kurul Kararını, Danıştay 13. Dairesinin 31.03.2015 tarih ve 2010/2546 Esas, 2015/1256 Karar sayılı iptal kararından yaklaşık 1 yıl 6 ay sonra yerine getirdiği, hal böyle iken iptal kararında yer alan gerekçelere göre hesaplama yapılarak eksik ödenen hesaplanması ve 16.11.2016 tarih ve 6593-20 sayılı Kurul Kararına uygun hesaplama yapılmamış olduğu iddiaları saklı kalmak kaydı ile davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği, hiçbir kusurunun bulunmadığı yönünde değerlendirme yapılarak vekalet ücreti yönünden verilen yerel mahkeme kararının kaldırılması da usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Vekilinin Temyizi

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; EPDK tarafından yeni metodolojinin onaylanmasını beklemekten başka bir çaresi olmayan davalıya bu durumu bilmesine rağmen iyiniyetli olmayan bir şekilde dava açan davacı tarafın müvekkil kurumun davayı takip eden tüm avukatlarının bir mesai harcamasına neden olduğu, bu nedenle temyize konu kararın lehlerine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hümedilerek düzeltilerek onanmasını talep ettiklerini bildirmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesine ilişkin alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri,

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 vd. maddeleri.

3. Değerlendirme

Taraflar arasında 10.09.2014 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Taraflar arasında imzalanan bağlantı anlaşmasının 17. maddesinde; tarafların karşılıklı anlaşması halinde, mevzuat çerçevesinde anlaşmaya ek olarak ilave veya değişiklik protokolleri yapılabileceği, anlaşmanın birinci bölümünde yer alan genel hükümlerin EPDK kararı ile değiştirilebileceği ve sözleşmenin 23. maddesinde ise anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin, taraflar yönünden bağlayıcı olduğu açıkça kabul edilerek hüküm altına alınmıştır.

Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; sözleşmenin imzalanmasından önce mevcut olan 26.04.2010 tarih ve 2536 sayılı kararı ile geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı metodolojisinin Danıştay 13. Dairesinin 31.03.2015 tarih ve 2010/2546 Esas, 2015/1256 Karar sayılı kararı ile “anılan düzenlemelerin tesislerin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanacak maliyet farklılıklarını yansıtacak bir düzenleme olmadığı, bu durumun farklı coğrafi komun ve arazilerde inşa edilecek tesisler açısından hakkaniyete aykırı durumlara yol açabilecek nitelikte olduğu” gerekçesi ile de iptal edilmesi üzerine EPDK tarafından 16.11.2016 tarih ve 6593-20 sayılı "Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi" çıkarılmış olup bu metodoloji çıkarılana kadar davalı tarafından ödeme yapılmadığı ve metodoloji onaylandığında sözleşmenin 17. ve 23. maddesi gereği yeni metodolojinin dikkate alınarak tüm geri ödeme hesaplarının tekrar yapılarak yargılama sırasında hesaplanan bedelin davacıya ödendiğine dair taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık; iptal edilmemiş güncel "Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi"ne göre hesaplama yapılırken karakteristik özelliklerin dikkate alınıp alınmadığı noktasında toplanmaktadır.

Mahkemece bir kök ve iki ek rapor alınmış, kök raporda arazi veya coğrafi konumdan kaynaklanacak maliyet farklılıklarının tespit edilmesi sureti ile hesaplama yapılması gerektiği belirtilerek belge ve inşaat mühendisi bilirkişinin heyete dahil edilmesinin talep edildiği ve görüş bildirilmediği, 09.04.2019 tarihli birinci ek raporda; karakteristik özellikler dikkate alınarak yapılan hesaplamada iş bedelinin 31.525.365,44 TL olarak hesaplandığı, mahkemece hiçbir metodoloji dikkate alınmadan ya da 26.11.2016 tarihli metodoloji hükümleri dikkate alınarak davacının alacağının olup olmadığının tespit edilmesinin talep edilmesi üzerine alınan 13.09.2019 tarihli ikinci ek raporda ise iş bedelinin 28.044.360,57 TL olduğu ve mahsuplaşma sonucu davacının alacağının kalmadığı bildirilmiş, mahkemece de ikinci ek rapor hükme esas alınmıştır.

Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre hesaplamanın iptal edilmeyen yürürlükteki metoda göre ve “aynı karakteristikli enerji iletim hattı” özelliğinde coğrafi konum ve arazi şartlarının dikkate alınması suretiyle yapılması gerekmektedir. (Emsal Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 20.04.2022 tarih, 2021/4328 Esas, 2022/2267 Karar sayılı ilamı)

Açıklanan nedenlerle mahkemece; coğrafi konum ve arazi şartları dikkate alınmadan hesaplama yapılan ikinci ek raporun hükme esas alınması ve yargılama sırasında mahsuplaşma yapılması nedeni ile herhangi bir alacak kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve istinaf incelemesinde de Bölge Adliye Mahkemesince "aynı karakteristikli enerji iletim hattı” özelliğinde coğrafi konum ve arazi şartlarının dikkate alınmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek kaldırma kararı verilmesi gerekirken davacının istinaf itirazlarının reddedilmesi hatalı olmuştur.

O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak iptal edilmemiş, taraflar arasında imzalanan Bağlantı Anlaşmasının "Ek Protokoller/Ek Sözleşmeler" başlıklı 17. maddesi uyarınca dikkate alınarak güncel metodoloji (inceleme tarihindeki) tespit edilip, bu metodoloji uyarınca “aynı karakteristikli enerji iletim hattı” özelliğinde coğrafi konum ve arazi şartlarının dikkate alınarak hesaplama yapılması ve sonucuna göre hüküm kurulmasından ibarettir.

Bozma nedenine göre davacının diğer ve davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre davacının diğer ve davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.