Logo

6. Hukuk Dairesi2023/259 E. 2024/503 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hizmet sözleşmesinde yer alan enflasyon farkı hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin alacak davası.

Gerekçe ve Sonuç: Sözleşme ekindeki “Tedarikçi Öngörüleri” başlığı altında yer alan enflasyon farkı hükmünün yeni malzemenin fiyat tespitinde kullanılmak üzere öngörüldüğü, davacının bu hükme dayanarak sözleşme kapsamındaki işler için enflasyon farkı talep edemeyeceği ve davacının sonraki dönemlerde yeni fiyat belirleyerek fatura düzenleyip ödemeleri kabul etmesinin de bu durumu desteklediği gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ...'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 25.02.2010 tarihinde lojistik malzeme satış ve montaj sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkilinin sabit bir dijital telekomünikasyon şebekesi temin etmek, kurmak, test etmek, tamamlamak ve bu şebeke ile diğer hizmetleri sağlamayı üstlendiğini, müvekkili tarafından sözleşmenin tam ve eksiksiz yerine getirildiğini, yapılan işlerin ücret (artırım yapılmadan) düzenli ödendiğini, sözleşmede “ bir yılın sonunda fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacaktır” hükmü yer almasına rağmen, bu artışın uygulanmadığını, bu sürecin yaklaşık 4 yıl devam ettirildiğini, müvekkilinin bu hususu defaetle dile getirdiğini, talebinin reddedildiğini ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, 14.11.2017 tarihinde ıslah yoluyla talebini 430.884,70 TL’ye artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı taleplerinin usul ve yasaya ve sözleşmeye aykırı olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede enflasyon artışlarına ilişkin tek ibarenin, sadece sorumlulukların paylaşılmasını düzenleyen Ek-3'te muhatap firmanın bir öngörüsü olarak yer aldığını, sözleşme kapsamında davacıdan özel teklif alınarak gerçekleştirilmiş olan bazı işlerde bazı mal ve hizmet kalemleri için davacının teklif ettiği birim fiyatların sözleşmede kararlaştırılan birim fiyatlar ile aynı ya da daha düşük olduğunu, enflasyon oranında artırılmasına ilişkin kesin ve kararlaştırılmış bir madde olmadığından fiyat artışının sadece davacının bir öngörüsü olarak sözleşmede yer aldığından ve sözleşme süresince bu konuda davacının bir talepte bulunulmayıp, müvekkilince düzenlenen sipariş emirleri ve ödenen ücretlere herhangi bir ihtirazi kayıt öne sürülmeksizin kabul edildiğinden ve aksine bazı kalemler için davacı tarafından daha düşük ücret teklifi dahi yapıldığından, sözleme sona erdikten yaklaşık bir yıl sonra davacı tarafından öne sürülen fiyat artışı talebinin haklı ve iyiniyetten uzak bir talep olduğunu, sözleşmenin 9. maddesi ve 3. maddesi kapsamında enflasyon artışı adı altında bir bedel talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında 25.02.2010 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin ekinde sayfa 5-5'te bulunan "sorumluluk matrisi ... kapsamı, taşeron sorumluluk öngörüleri" başlıklı belgede tedarikçi öngörüleri bölümünde " bir yılın sonunda fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacaktır." hükmünün bulunduğu ve bu sayfanın da taraflarca imzalandığı, davacının enflasyon oranında artış yapılmasını talep edebileceği, davacıya 2012-2014 yılları arasında düzenlediği faturalara karşılık yapılan 5.300.874,68 TL için 430.884,70 TL enflasyon artışının yapılması gerektiği ve davacının bu miktar alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesine göre taraflar arasında yapılacak işler için sabit birim fiyat düzenlendiğini, geriye dönük dört yıllık hizmet ve bedel ödemeleri itirazsız kabul edilip sözleşme bittikten bir yıl sonra enflasyon farkı talep etmenin sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşmenin yorumunda ... teorisinin esas alınması gerektiğini, "Bir yılın sonunda" ifadesinden, ... teorisine göre anlaşılması gerekenin dört yıl devam eden sözleşme süresince her yılın sonunda bir önceki yıla göre oluşan enflasyon oranında fiyatlara zam yapılabileceği olduğunu, bu talebin her yeni yılın içinde ileri sürülebilecek bir talep olduğunu, ancak davacının, sözleşme süresi olan 4 yıl boyunca, her yeni yılda enflasyon farkı talep etmeyerek yıl sonuna kadar itirazsız olarak siparişleri kabul ettiğini, devam eden yıllarda sözleşmede belirtilen birim fiyatlara göre daha düşük indirimli fiyat ve ödemeleri dahi kabul ederek sözleşme kapsamındaki edimlerini ifa ettiğini ve enflasyona göre fark isteme hakkını sözleşme dönemi içerisinde hiçbir suretle kullanmadığını, bu nedenle davacının talebinin kötüniyetli olduğunu, sözleşmenin 3. maddesi ile davacı yüklenicinin, siparişi aldıktan sonra 3 ... günü içinde siparişi kabul veya sözleşme şartlarına uygun olmadığını belirterek reddetmekle yükümlü olduğunu, ancak davacının bundan imtina ettiğini ve ilgili siparişleri kabul ederek sözleşme kapsamındaki edimlerini ifa etmesi sebebiyle sözleşme bittikten sonraki dönemde önceki dönem için enflasyon farkı talep etmesinin kabul edilemeyeceğini, TBK m. 486 maddesi uyarınca kabul anlamına gelmemekle birlikte, sözleşmenin bütün hükümleri değerlendirildiğinde tereddüt olsa bile enflasyon oranında fiyat artışının davalı ... sahibi lehine yorumlanması gerektiğini, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının talimat yoluyla incelendiğini ve müvekkilinin, davacıya bir borcunun bulunmadığının tespit edildiğini, mahkemenin ara kararı gereği, davacının da defter ve kayıtları incelenerek sözleşme kapsamında bir alacağın olup olmadığı yönünde önceki ara karar gereği bir inceleme yaptırılması gerekirken bunun yapılmadığını, yetersiz bilirkişi raporuna göre acele bir şekilde karar verildiğini, dava ile ilgili zamanaşımı yönünden yapılan itirazlara ilişkin olarak mahkeme tarafından bir değerlendirme yapılmadığını, eser sözleşmesine dayanan alacaklarda TBK'nın 147/7 maddesi uyarınca, 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin talep edilen miktar açısından ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu ihtilafsız olup tarafların hak ve yükümlülüklerinin bu sözleşme kapsamına göre belirlenmesi gerektiği, sözleşmenin Ek-3 maddesinde yer alan "Sorumlulukların Paylaşılması" başlıklı düzenleme kapsamında yine ekte bulunan sayfa 1-5'te "Mercury Projesi R/L Montaj ve Devreye Alma Saha Aktiviteleri Sorumluluk Matrisi" başlığı altında devam eden sayfalarda sözleşme taraflarının sorumluluklarının belirlendiği düzenlemelerin yer aldığı, sayfa 5-5'te "sorumluluk matrisi ... kapsamı, taşeron sorumluluk öngörüleri" ile ilgili düzenlemelerin altında "Tedarikçi Öngörüleri" kısmında "Bir yılın sonunda fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacaktır" yönünde düzenleme bulunduğu, hem bu düzenlemenin yer aldığı belge hem de sözleşme ve eklerinin taraflarca imzalandığı, sözleşmenin 2.3 maddede belirtilen eklerin, sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olacağının ve tarafların bu dokümanlarda belirtilen hükümlerin kendileri için bağlayıcı olacağını kabul ettiğinin kararlaştırıldığı, bu ekler arasında Ek-3'de yer alan sorumlulukların paylaşılmasına ilişkin kısmın da gösterildiği dikkate alındığında bu kısımda düzenlenen ve kararlaştırılan, fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacağı hususu ile diğer hususların taraflar için bağlayıcı olduğu,fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacağına ilişkin hüküm, "tedarikçi öngörüleri" başlığı altında düzenlendiği,aynı zamanda "tedarikçi öngörüleri" başlığı altında başka hususların da kararlaştırıldığı, yine bundan ayrı "sorumluluk matrisi ... kapsamı, taşeron sorumluluk öngörüleri" ile ilgili düzenlemelerin de bulunduğu, Ek-3 sayfa 5-5'te yer alan tüm bu hususların taraflarca görüşülüp müzakere edilerek imza altına alındığı dikkate alındığında "tedarikçi öngörüleri" başlığı altında düzenlenmiş olmasının bu hükmün taraflar için bağlayıcı olması sonucunu değiştirmeyeceği, sözleşmenin 9. maddesi ile fiyatlandırma ve işlerin yürütülmesi sırasında gerçekleştirilen ilave işler için herhangi bir ek ödeme yapılmayacağı kararlaştırılmış olup fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacağına ilişkin hüküm ise, davacıya ilave işler sebebiyle talep hakkı vermekten ziyade zaten sözleşme kapsamında yapılan işlerin fiyatlarının, enflasyon oranında artmasından ötürü davacıya, davalıdan talep hakkı veren bir hüküm olduğu, yani içeriğinde düzenlenen konu itibariyle sözleşmenin 9. maddesi uyarınca davacının, fiyatlara enflasyon oranında artış yapılması talebinde bulunamayacağının söylenemeyeceği, ikisinin de birbiri ile bağlantılı değil, birbirinden bağımsız düzenleme olduğu, sözleşmenin 3. maddesinin de fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacağına ilişkin hüküm ile bağlantılı olduğunun söylenemeyeceği, şöyle ki madde ile davacı tarafından, gelen siparişin kabul ve reddine ilişkin prosedür düzenlendiği,bu değerlendirmenin siparişin sözleşme şartlarına uygun olup olmadığına ilişkin olduğundan enflasyon ile ilgili bir değerlendirmenin söz konusu olmadığı, zaten davacının reddetmediği sipariş için ücrete yine hak kazanacak olup bu ücrete ilişkin enflasyon oranına göre artış talep etmesinin daha sonra gelen bir talep hakkı olduğu, kaldı ki taraflar arasında ki sözleşmenin nihai hükümler başlığı altında düzenlenen 32.3 maddesinde taraflardan birinin işbu sözleşme tahtındaki herhangi bir hakkını uygulamaması ya da hukuki yollara başvurmaması ya da bunları uygulamakta gecikmesinin, bu haklardan feragat edildiği şeklinde yorumlanamayacağı ve bu hak ya da yollardan bir tanesinin uygulanması ya da bunların kısmi olarak uygulanmasını, bu hakların daha sonra uygulanmasını ya da diğer uygulamalarını veya başka bir hak ya da yolun uygulanmasını engellemeyeceği kararlaştırılmış olup davalının iddia ettiği üzere sözleşmenin 3. maddesi uyarınca davacının 3 ... günü içerisinde siparişe itiraz etmemesi fiyatlara enflasyon oranında artış yapılmasına yönelik hakkını kullanmasına bir etkisi olmadığı, diğer taraftan davalının, davacının sözleşme süresi olan 4 yıl boyunca bazen sözleşmede belirlenen birim fiyatın dahi altında ödemeleri kabul etmekle birlikte gerek sözleşme süresince gerekse sözleşmeden belli bir süre sonrasına kadar enflasyona göre fark istemeyerek kendisinde yaratılan güvene aykırı davrandığını iddia etmiş ise de sözleşmenin 32.3 maddesi uyarınca bu haklardan feragat edildiği şeklinde yorumlanamayacağı, dolayısıyla sözleşmenin 32.3 maddesi açık olup ... teorisi kapsamında yorum yapılmasına da ihtiyaç bulunmadığı, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacağına ilişkin düzenleme sebebiyle davacının talepte bulunması gerek sözleşme hükümleri gerek ... teorisi gerekse de dürüstlük kuralına aykırı olmadığı,

Somut olayda uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklı olup taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olan sözleşme tacirler arası hizmet alım sözleşmesi niteliğinde olduğundan ve somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanununda bu sözleşme türü için zamanaşımı süresini düzenleyen ayrık bir hüküm de bulunmadığından kanunun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin yerinde görülmediği,

Davacının sözleşme ile üstlendiği hizmeti yerine getirmiş olduğu davalının da bunun karşılığında hizmet bedelini ödediği hususları ihtilafsız olduğundan davacıya ait ticari defterlerin incelenmesinin sonuca etkili olmayacağı, zira davalıya ait incelenen ticari defterlerde yapılan ödemeler belli olup davacının da buna bir itirazı bulunmadığından bu miktarlar üzerinden talep doğrultusunda enflasyona göre hesaplama yapılması yönünden bilirkişiden rapor almanın yeterli olduğu, bu doğrultuda bilirkişiden alınan ek raporda belirtildiği şekilde hesaplama yapılarak karar verilmesinde bir yanlışlık görülmediği,

Davalı istinaf başvurusunda 11/03/2019 tarihli hukuki mütalaayı sunmuş ise de mütalaanın ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında alınmadığı ve mahkemece karar verildikten sonraki bir tarihte alınarak istinaf aşamasında ileri sürüldüğü anlaşılmış olup HMK'nun 357/1 maddesinin, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağına yönelik hükmü sebebiyle ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında alınıp ileri sürülmeyen mütalaanın dikkate alınması mümkün görülmediği, kaldı ki davalı tarafça sunulan mütalaa taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşme maddelerinin ne şekilde anlaşılıp yorumlanacağına ilişkin hukuki tespitler içermekte olup esasen hukuki bir nitelik arzeden ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan somut uyuşmazlık konusu ile ilgili sunulan mütalaanın dikkate alınması bu sebeple de mümkün görülmediği gerekçesiyle davalı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi

3.Değerlendirme

Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Ek-3 sayfa 5-5’te “Tedarikçi Öngörüleri” başlığı altında “Bir yılın sonunda fiyatlara enflasyon oranında artış yapılacaktır.” düzenlemesi yazılmış olup, bu ifade “yeni malzemenin fiyatını belirlemede” kullanılacak ifadedir. O halde, davacı bu hükme dayanarak eldeki davadaki iddialarla enflasyon farkı talebinde bulunamaz. Kaldı ki devam eden yıllarda davacı yeni fiyat belirleyerek yeni fiyatlara göre fatura düzenlemiş, davalı tarafından yapılan ödemeleri de ihtirazi kayıt ileri sürmeden kabul etmiştir. Bu nedenle sözleşmenin 32.3 maddesine dayanarak bu bedeli isteyemeyecektir. Bu durumda mahkemece, açıklanan gerekçelerle davanın reddi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş,

BAM'ce istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan ihtilaf, sözleşme hükümlerinin davacı aleyhine yorumlanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Tarafların tacir olduğu ve aralarında 25.02.2010 tarihli sözleşmenin imzalandığı hususunda tartışma yoktur.

Davacı, sözleşmenin açık hükmüne dayanarak enflasyon farkını istemektedir. Yine sözleşmenin 32.3.m.de açıkça “Taraflardan birinin işbu sözleşme tahtındaki herhangi bir hakkını uygulamaması ya da hukuki yollara başvurmaması ya da bunları uygulamakta gecikmesi, bu haklardan feragat ettiği şeklinde yorumlanmayacaktır ve bu hak ya da yollardan bir tanesinin uygulanması ya da bunların kısmi olarak uygulanmasını, bu hakların daha sonra uygulanmasını ya da diğer uygulamalarını veya başka bir hak ya da yolun uygulanmasını engellemeyecektir.” Demektedir.

Sözleşme özgürlüğünü düzenleyen TBK 26.m.si “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” Şeklindedir.

Davalı taraf, sözleşmenin yapılmasında her hangi bir irade bozukluğu haline dayanmamıştır.

Her iki taraf ta tacir olup, aralarındaki ticari ilişkiyi düzenleyen sözleşme ile açıkça uyuşmazlık konusu hüküm altına alındığına göre, artık yorum yoluyla sözleşmenin açık hükmünün davacı aleyhine yok sayılması, sözleşme serbestisi ilkesine de aykırılık oluşturacaktır.

Açıklanan bu nedenlerle ve gerek İlk Derece Mahkemesi, gerekse Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde isabetle belirlenen sebeplerle kararın onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.