"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/136 E., 2023/553 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/980 E., 2022/584 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı vekili Avukat ... ile davacı vekilleri Avukat ..., Avukat....'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan davalı tarafça inşa edilen enerji nakil hattının davacıya ait olduğunun tespiti ve bu aidiyet nedeniyle davalıya tahakkuk ettirilmesi gereken dağıtım bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir.
Davacı, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 12/e bendi gereğince su, elektrik ve doğalgaz, sosyal tesis arıtma ve benzeri işletme gelirlerini davacının elde edebileceğini, Kanun'un 20. maddesine göre sanayi bölgelerinin ihtiyacı olan elektrik tesislerinin işletilmesi, kamu ve özel kuruluşlardan satın alınarak dağıtım ve satışının yapılması, üretim tesislerinin kurulması ve işletme hakkının sadece organize sanayi bölgelerinin yetki ve sorumluluğunda olduğunu, 20.07.2009 protokol ile davalının ihtiyacı olan organize sanayi bölgesi sınırları içindeki trafo merkezi ile tesisi arasındaki 34,5 KV'lık enerji nakil hattını davacı müvekkili adına inşa ederek enerjinin teminini sağlayıp, geçici kabul sonrasında bu enerji nakil hattını müvekkiline devretmesi ve dağıtım bedeli ödemeye başlamasının ve davalının yaptığı inşa maliyetlerinin de bu dağıtım bedelinden mahsup edilerek hesaplaşılmasının kararlaştırıldığını, davalının protokol kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek, davalı tarafından inşa edilen enerji nakil hattının davacıya ait olduğunun tespitine, bu aidiyet nedeniyle 10.01.2011 tarihinden itibaren davacının, davalıya tahakkuk ettirmesi gereken ve tutarı belirsiz dağıtım bedeli ve KDV'sinden oluşan asgari 100.000,00 TL olan alacağın tespiti ve KDV'si ile davalıdan tahsiline karar verilmesini, 16.06.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep tutarını 910.086,43 TL'ye çıkararak bu bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, imzalanan protokolde sadece 380/34,5 KV trafo merkezinden müvekkilinin fabrikasına kadar olan 34,5 KV hattın davacı ... bölgesine devrinin öngörüldüğünü, bu devir işleminin EPDK mevzuatı gereği kamu düzeniyle ilgili olduğundan ifasının imkansız hale geldiğini, BK'nın 117 ve 20. maddeleri gereğince batıl olduğunu, davacının bu durumu bilmesine rağmen müvekkilinin kendi imkanlarıyla sağladığı elektrik sarfiyatı üzerinden dağıtım bedeli almaya çalıştığını, organize sanayi bölgesinin TEİAŞ ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşması imzalayarak söz konusu trafo merkezinin OG seviyesinde abonelik tesis edilmesi ve Diler A.Ş.'nin de tüketim tesisi girişinden organize sanayi bölgesi abonesi olması halinde organize sanayi bölgesinin Diler A.Ş.'den organize sanayi bölgesi dağıtım bedeli almasının mümkün olacağı, bu nedenle sözleşmenin buna ilişkin hükmünün uygulanmasının imkansız hale geldiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince; karşılıklı akitlerde kural olarak borcun aynı anda ifa edilmesi gerektiği, sözleşmede önce ifaya ilişkin bir madde yoksa taraflardan birinin karşı tarafın edimini ifasını talep edebilmesi için kendisinin, borcunu ifa etmiş ya da ifasını teklif etmiş olması gerektiği, somut olayda, devir ve sözleşme imzalanması koşulları gerçekleşmediğinden (davacı tesis ve hattı devralmadığından ve devralmayı teklif dahi etmediğinden) dağıtım bedeli talep hakkı bulunmadığı, OSB'lerin dağıtım bedeli alma hakkının dağıtım lisansı almalarına (EPK'nın 13/2) ve dağıtım lisansı sahibi olarak diğer mevzuat hükümlerini yerine getirmesi şartına bağlı bulunduğu, salt lisans sahibi olmanın dağıtım bedeli talep hakkı vermeyeceğinden kendi yükümlülüğünü yerine getirmeyen OSB'nin EPK'nın 13/2. maddesinde belirtildiği şekilde dağıtım lisansına dayanan haklarını (dağıtım bedeli talebi) OSB katılımcısına karşı ileri süremeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi'nce; taraflar arasındaki protokolde trafo merkezinin organize sanayi bölgesine devri öngörülmeyip, sadece enerji nakil hattının devrinin kararlaştırıldığı, trafo merkezinin TEİAŞ'a devrinin de mümkün olduğu, davacı tarafın devralmaya zorlanamayacağının EPDK'nın yazılarından anlaşıldığı, EPDK yazıları ve elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin yönetmelik hükümleri gereğince Dilovası OSB'nin faliyet sahası içerisinde EPDK'nın verdiği lisans yetkisine istinaden elektrik dağıtım yapma yetkisinin bulunduğu, bu durumda, davacının eldeki davayı açma ve nakil hattının kendisine devrini talep etmekte haklı olduğu, enerji nakil hattını devri sonrasında Dilovası OSB tarafından TEİAŞ ile iletim sistemi kullanım anlaşması yapılabileceğinin dosyaya gelen yazı cevaplarından anlaşıldığı, dosyaya celp edilen EPDK ve TEİAŞ yazı cevaplarına göre bölgesinde lisans verilen davacı OSB tarafından mevzuat gereğince enerji nakil hattı kullanımına ilişkin sözleşme yapılmasının mümkün olduğu, bu durumda, enerji nakil hattının devri halinde TEİAŞ ile nakil hattı sözleşmesi imzalanabilecek olup, davalı tarafça nakil hattının davacıya devri yapılmadığından davacı ile TEİAŞ arasında sözleşme imzalanmadığı, bu nedenle mahkemenin hukuki şart ve imkansızlık şeklindeki nitelendirmesinin ve protokolün uygulanamayacağına yönelik gerekçesinin hatalı olduğu, her ne kadar ilk derece mahkemesince TBK'nın 136/1 maddesi kapsamında, davacının protokol öncesi enerji nakil sözleşmesi yapılmamış olmasının geçici hukuki imkansızlık oluşturduğu, bu durumda aynen ifa borcunun sona ermediği, ancak hukuki engel var olduğu sürece erteleneceği, bu sebeple hukuki imkansızlık durumu ortadan kalkmadığı sürece davacının talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemece hukuki imkansızlık ve hukuki şart olarak kabul edilen hususun davalının protokol kapsamında devir edimini yerine getirerek nakil hattını davacı tarafa devretmesi halinde ortadan kalkacağının açık olduğu, bu durumda, davacının taraflar arasındaki protokol hükümleri uyarınca nakil hattının devrini talep etmekte haklı olduğundan ve davacı taraf kendisine nakil hattı devredilmeden sözleşme imzalayamayacağından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, mahkeme kararının HMK'nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, taraflar arasında imzalanan 20.07.2009 tarihli protokol uyarınca tesis edilmiş olan Enerji Nakil Hattının işletme hakkının davacıya ait olduğunun tespitine, bilirkişi raporunda dağıtım bedeli olarak belirlenen 1.045.608,84 TL dağıtım bedelinden taleple bağlı kalınarak ve davacının ıslahı gözetilerek 771.259,69 TL + KDV = 910.086,43 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 15. maddesinde yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nisbi esas üzerinden alınacağı düzenlenmiştir. Bu tarife gereğince konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda dava açılırken değerin gösterilip bu değer üzerinden tarifeye göre hesaplanacak nisbi ilam harcının 1/4’ünün peşin olarak ödenmesi zorunludur. Yargılama sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen ya da harca esas kabul edilen değerden fazla olduğunun anlaşılması halinde yalnız o oturum için yargılamaya devam olunacak, takip eden oturuma kadar değer üzerinden noksan peşin ilam ve karar harcı tamamlanıncaya kadar yargılamaya devam olunmayacaktır. Bu halde dava dosyası HMK’nın 150.maddesi uyarınca işlemden kaldırılacaktır. HMK’nın 150. maddesinde gösterilen süre içerisinde dosyanın yeniden işleme konulması noksan harcın ödenmesine bağlıdır (Harçlar Kanunu madde 30). Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince yargı işlemlerinden alıncak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılması mümkün değildir. Harçla ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese dahi görevi gereği mahkemeler ve temyiz halinde Yargıtayca da kendiliğinden gözetilir.
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelindiğinde; davacının dava dilekçesinde harca esas değeri 100.000,00 TL olarak gösterip harçtan muaf olunduğu gerekçesi ile harç yatırmadığı, davacının dağıtım bedeli talebi, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28. maddesine göre nispi harca tabi olup, dava açılırken değere tabi davalarda karar ve ilâm harçlarının 1/4'ünün peşin olarak yatırılması gerekirken eksik harç tamamlattırılmadan karar verilmesi ve 4562 sayılı Yasa'nın 21. maddesindeki muafiyetin yargı harçlarından muafiyeti kapsamayıp, kurumun 4562 sayılı Yasa ile ilgili diğer işlemleriyle sınırlı olup, kurumun yargı harçlarından muaf olduğuna dair açık bir yasa hükmü bulunmadığından mahkemece dava değeri üzerinden harç alınmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenle 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre: dava açılırken maktu başvuru harcı ile dava değerine göre 1/4 peşin nispi harcın yatırılması zorunlu olduğundan mahkemece bu harçlar davacı tarafa yatırtıldıktan sonra işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi, yatırılmaması halinde, Harçlar Kanunu'nun 30. ve 32. maddeleri ve HMK'nın 150. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken harç alınmaksızın davaya devamla sonuçlandırılması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın re'sen BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, bozma nedenine göre duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 10.12.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.