"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1490 E., 2024/1697 K.
HÜKÜM : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Merzifon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/166 E., 2023/113 K.
1.1. Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01/12/2016 tarihinde 1 yıl geçerli elektrik enerjisi sözleşmesinin ve eki protokolün imzalandığını, davalı tarafın ön görülemeyen maliyet artışları nedeniyle sözleşmenin uyarlanmasını talep ettiğini, talebin kabul edilmemesi üzerine 07/02/2017 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, fesih gerekçelerinin haksız ve yasal dayanağının bulunmadığını, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davacının kâr kaybına uğradığını, fesih sonrasında dava dışı şirket ile 01/04/2017 tarihinde yeni sözleşme imzalandığını, davalı ile imzalanan sözleşmenin birim fiyatının 0,1715 Türk Lirası dava dışı şirket ile imzalanan sözleşmenin birim fiyatının ise 0,1955 Türk Lirası olduğunu belirterek sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan zararlarına karşılık şimdilik 5.000,00 Türk Lirası menfi zararın davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
1.2. Davacı vekili 25/12/2018 tarihli ıslah dilekçesinde; dava konusu taleplerini 425.318,35 Türk Lirası olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
2. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında satış birim fiyatı 0,1715 Türk Lirası yürürlük tarihi 01/01/2017 olan sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra ön görülemeyen maliyet artışları nedeniyle iyi niyet kapsamında hareket ederek uyarlama talep ettiklerini, davacı tarafından bu talebin kabul edilmediğini, davalının sözleşmenin 10. maddesindeki hüküm nedeniyle sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin feshinin haklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince; sözleşmenin haksız feshi nedeniyle menfi zararın ödenmesi davasında, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği, davacının dava dışı şirket tarafından sözleşme imzalanmasından teklif edilen en düşük 0,1740 Türk Lirası birim fiyat ile sözleşmeyi imzalayamaması ve sözleşmenin haksız feshi sonrasında makul süre içerisinde imzaladığı sözleşmede yer alan 0,1955 Türk Lirası birim fiyat dikkate alındığında davacının zararının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
5. Bu karara karşı davalı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
6.1. Taraflar arasında imzalanan 01/12/2016 tarihli sözleşmenin 10. maddesinde; "... Sözleşmenin yürürlük süresince, elektrik piyasası mevzuatında taraflar arasındaki enerji alışverişini etkileyecek nitelikte mevzuat değişikliği olması veya piyasa koşullarındaki değişiklikler sebebiyle veya ilgili kurum/kuruluşların kararları neticesinde perakende elektrik tarifelerinin ya da kalemlerinin ya da maliyetlerin değişmesi hallerinde taraflar bu değişikliklerin sözleşmeye uyarlanmasında iyi niyet kuralları çerçevesinde hareket edeceklerini ve bu değişiklikler neticesinde zarar görmelerini engellemek için gayret göstereceklerini karşılıklı olarak beyan ederler. Tarafların söz konusu durum sonucunda anlaşmazlıkları onbeş (15) gün içerisinde çözümlenemezse ve bu durum tedarikçi açısından sözleşmenin devamını engelliyorsa tedarikçi sözleşmeyi fesih edebilir." hükmü yer almaktadır.
6.2. Sözleşmenin imzalanmasından sonra döviz kur artışı meydana geldiği bilinmektedir. Dövizdeki yüksek kur artışının üretim maliyetlerini artıracağı bilinen bir gerçektir. Davalı sözleşmenin 10. maddesi uyarınca davacıya uyarlama talebinde bulunmuş, sözleşme ile belirlenen 0,1715 Türk Lirası birim fiyatın 0,1880 Türk Lirası olarak uyarlanmasını talep etmiş, davacı ise uyarlama talebini kabul etmemiştir. Davalı bunun üzerine sözleşmeyi feshetmiştir. Sözleşmenin feshinden sonra davacı dava dışı üçüncü kişi ile 0,1955 Türk Lirası birim fiyatlı sözleşme imzalamıştır.
6.3. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de; davalının uyarlama talep ettiği miktarın, davacının dava dışı üçüncü kişiden satın aldığı birim fiyattan daha az olduğu göz önüne alındığında, davalının makul olan uyarlama talebinin kabul edilmemesi doğru olmayıp, davalının sözleşmenin 10. maddesi uyarınca sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle zararını talep edemeyeceği, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ
Yukarıda (6.2) ve (6.3) no.lu bentlerde açıklanan nedenlerle; İlk Derece Mahkemesi kararı ile bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının KALDIRILARAK; Merzifon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının talep halinde davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25.12.2024 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Sözleşmenin uyarlanması genel hüküm olarak 6098 sayılı TBK 138. maddede düzenlenmiştir. Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır (TBK 138/1). Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır (TBK 138/2).
Maddenin gerekçesinde; bu yeni düzenlemenin, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, "işlem temelinin çökmesi"ne ilişkin olduğu, imkânsızlık kavramından farklı olan aşırı ifa güçlüğüne dayanan uyarlama isteminin temelinin, Türk Medenî Kanununun 2 nci maddesinde öngörülen dürüstlük kuralları olduğu ancak, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması ya da dönme hakkının kullanılmasının, dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlı olduğu belirtilmiştir.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmenin uyarlanmasının istenebilmesi için gerekli dört koşul olarak; 1-Sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olmalı, 2- Bu durum borçludan kaynaklanmamış olmalı, 3-Bu durum, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalı ve 4-Borçlu, borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır.
Sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin özel bir kanun hükmü de bulunabilir. Örneğin götürü bedelli eser sözleşmelerinde sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin TBK 480/2. madde hükmü buna örnek verilebilir.
Taraflar, Kanunda yer alan uyarlama hükümlerine rağmen sözleşmede uyarlamaya ilişkin hüküm koymuş olabilirler. Bu durumda Kanundaki uyarlama hükümleri yerine tarafların sözleşmede yer alarak birleştiği anlaşılan uyarlama iradesi esas alınacaktır.
Sözleşmenin yorumlanması sonucunda uyarlamaya ilişkin gerçek veya farazi iradeler tespit edilirse bu düzenleme taraflar için bağlayıcı olur. Bununla birlikte sözleşmede uyarlamaya ilişkin hüküm yer almakla birlikte ortaya çıkan sorunu tam olarak düzenlemiyorsa bu durumda da sözleşmenin hâkim tarafından uyarlanması gerekmektedir. (ARAT Ayşe, “Sözleşmenin Değişen Şartlara Uyarlanması”, Birinci Baskı, Seçkin Kitabevi, Ankara, 2006, sf. 40-41)
Sözleşmedeki uyarlama hükmü; gösterilen uyarlama nedenlerine bağlı olarak belirlenebilir bir hesaplamayı ortaya koyuyorsa uyarlama konusunda mahkemeye başvurmaya gerek yoktur. Ancak sözleşme hükmü uyarlamayı kabul etmekle birlikte net bir hesaplama yöntemi içermiyorsa taraflar da uyarlanacak miktar konusunda uyuşamamışsa sözleşmenin uyarlanması için mahkemeye başvurmak gerekecektir. Hakim burada yine sözleşme hükmünü uygulayarak sorunu çözecek, bu hükmün eksik olduğu noktalarda ise, boşluk TBK hükümleri ile doldurulacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi bulunmaktadır. Sözleşmenin 10. maddesinde taraflar sözleşmenin uyarlanması konusunda iradelerini ortaya koymuşlardır. Bu hükme göre: "Sözleşmenin yürürlük süresince, elektrik piyasası mevzuatında Taraflar arasındaki enerji alışverişini etkileyecek nitelikte mevzuat değişikliği olması veya piyasa koşullarında değişiklikler sebebiyle veya ilgili Kurum/kuruluşların kararları neticesinde perakende elektrik tarifelerinin ya da kalemlerinin ya da maliyetlerin değişmesi hallerinde Taraflar bu değişikliklerin Sözleşmeye uyarlanmasında iyiniyet kuralları çerçevesinde hareket edeceklerini ve bu değişiklikler neticesinde zarar görmelerini engellemek için gayret göstereceklerini karşılıklı olarak beyan ederler. Tarafların söz konusu durum sonucunda anlaşmazlıkları 15 gün içerisinde çözümlenemezse ve bu durum Tedarikçi açısından Sözleşmenin devamını engelliyorsa Tedarikçi Sözleşmeyi feshedebilir."
Taraflar arasındaki sözleşme 01.12.2016 tarihinde imzalanmış ve 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe gireceği kararlaştırılmıştır. Henüz bir aylık sürenin son gününde davalı tarafça davacıya sözleşmenin uyarlanması konusunda yazı gönderilmiştir. Yazıda uyarlamayı gerektiren sebep olarak elektirik maliyetlerindeki belirsizlikler ve kur artışlarından kaynaklanan ilave YEKDEM maliyetleri gösterilmiştir. 07.02.2017 tarihli yazı ile de sözleşmenin feshedildiği Şubat 2017 sonu itibarıyla portföyden çıkarılacağı belirtilmiştir.
Sözleşmedeki hüküm uyarlamaya konu olacak nedenleri göstermiş ise de bir hesaplama yöntemi içermediği için sözleşme hükmü ile uyarlanması gereken miktarı davalının belirleyebilmesi mümkün olmadığından sözleşmenin uyarlanması için hakim kararına ihtiyaç olduğu halde böyle bir yola başvurulmaksızın sözleşme feshedilmiştir.
Ayrıca gönderilen yazıda maliyet artırıcı unsurların neler olduğu somut olarak ortaya da konulmamıştır. Sözleşmedeki birim fiyat 0,171500 Türk Lirası iken davalı uyarlanarak 0,188 Türk Lirası olmasını istemiştir. Bu miktar % 9,62 oranda bir artışa denk gelmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin eki protokolün 3. maddesinde elektrik birim fiyatına baz teşkil eden tarifede değişiklik olması halinde birim fiyatın değişmeyeceği düzenlenmiş olduğundan her maliyet artırıcı unsurun da uyarlamayı gerektirmediği konusunda taraf iradelerinin birleştiği görülmektedir. Bu nedenle öngörülebilirliği aşmamış maliyet artışlarının uyarlamayı gerektirmediği de açıktır. Kaldı ki uyarlamayı gerektirir fiyata etki eden bir artış var ise bunun da somut olarak ortaya konularak talepte bulunulması gerekirken artışın fiyata etki edcek unsurlarını içerir somut nedenleri ortaya konulmaksızın uyarlama istenmiş, kabul edilmeyince de mahkemeye başvurulmaksızın fesih yapılmıştır.
Öte yandan uyarlama yazısında, dolar kurundaki % 23 lük artış oranından söz edilerek YEKDEM kapsamında ödenen bedellerin öngörülen değerlerin çok üzerinde gerçekleşeceği belirtilerek uyarlama sebebi gösterilmiş ise de protokolün 4. maddesinde tarifeler yönetmeliğinde belirtilmeyen YEKDEM, dengesizlik gibi öngörülmeyen bedellerin talep edilmeyeceği açıkça düzenlenmiştir. Davalı dolar kurundaki artışı YEKDEM için maliyet artıran unsur olarak göstermiş olduğundan davacıdan alınmayacağı sözleşmede açıkça kararlaştırılmış bir bedel için dolar kuru artışının uyarlama sebebi olarak gösterilmiş olması da haklı bir neden sayılamaz.
Açıklanan nedenlerle davalı sözleşmeyi haksız olarak feshetmiştir. Bu durumda davacı sözleşmenin haksız feshi nedeniyle doğan zararını talep etmekte haklıdır. Alınan rapora dayalı olarak verilen karar isabetli ve yerinde olup hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumdan haklı fesih bulunduğu ve davanın reddi gerektiği kabul edilerek hükmün bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.