Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3799 E. 2024/4653 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın resmi vasiyetnamesinde, tanık beyanlarında "mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığına dair" ifadenin bulunmamasının vasiyetnamenin iptalini gerektirip gerektirmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Türk Medeni Kanunu'nun 535. maddesindeki "mirasbırakanın beyanı" ibaresinin, vasiyetnamenin mirasbırakana okunmasından sonra vasiyetnamenin son arzularını içerdiğine dair beyanı ifade ettiği, tanık beyanlarında bu ifadenin birebir yer almamasının, mirasbırakanın tanıklar önünde beyanda bulunduğunun anlaşıldığı durumlarda vasiyetnameyi şeklen geçersiz kılmayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin vasiyetnamenin iptali talebinin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/845 E., 2024/945 K.

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 18.12.2018

KARAR : Davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : ...3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen vasiyetnamenin iptali, terdiden tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın vasiyetnamenin iptali yönünden reddine, terdit yönünden de feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; tarafların annesi ...'nun 12/06/2018 tarihinde öldüğünü, muris tarafından ...2. Noterliğinde 27/08/2012 tarih ve 07030 yevmiye numarası ile düzenlenen vasiyetnameden açılıp okunduktan sonra haberdar olduklarını, murisin davalılar lehine tasarrufta bulunduğunu, vasiyetnamenin usul ve esasa aykırı olarak düzenlendiğinden iptaline karar verilmesi gerektiğini, murisin düzenleme tarihinde 72 yaşında olup akıl ve ruh sağlığının tam olarak yerinde olmadığını, iptali talep edilen vasiyetnamede murisin okuma yazma bilmediği belirtilerek bu usulde düzenlendiğini, halbuki murisin okuma yazma bildiğini, vasiyetnamede mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığına dair tanık beyanları bulunmadığını, tanık beyanlarının ayrı ayrı gösterilmediğini, vasiyetnamenin şekle uygun olmadığını, davalıların murisi yanıltmak, yönlendirmek ve zorlamak suretiyle vasiyeti hazırladıklarını belirterek vasiyetnamenin iptali, mümkün görülmediği takdirde tenkisini talep etmiştir. Davacılar vekili, devam eden yargılama sürecinde tenkis talebinden feragat etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddi gerektiğini, iptali istenen vasiyetnamenin geçerli şekil şartlarını taşıdığını, parmak basmanın daha lehe olduğunu, vasiyetçinin her türlü ihtiyacının davalılar tarafından karşılandığını, davacıların saklı paylarının ihlal edilmediğini, murisin tüm mal varlığı araştırılıp tenkis hesabı yapıldığında bu durumun anlaşılacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 18.01.2022 tarihli 2018/484 E.-2022/13 K. sayılı kararı ile; Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca murisin vasiyetnameyi tanzim tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu, İBK'nın 26.03.1962-23/3 sayılı kararı uyarınca okuma yazma bilenlerin de sebep göstermeden okuma yazma bilmeyenlerle ilgili hükümler uyarınca vasiyetname düzenleme olanağının bulunduğu, vasiyetnamenin şekle uygun olarak hazırlandığı, tanık beyanları ve toplanan delillere göre murisin iradesinin fesada uğratıldığı iddiasının ispat edilemediği gerekçeleriyle, vasiyetnamenin iptali yönünden açılan davanın reddine, davacılar vekilinin 02.11.2021 tarihli dilekçesi ile tenkis isteminden feragat etmiş olduğundan tenkis isteminin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.10.2022 tarihli 2022/1247 Esas, 2022/1244 Karar sayılı kararı ile; 743 sayılı Kanunu Medeninin 482/2 maddesindeki şartların TMK 532/2'deki düzenlemeye dönüştüğü ve "mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığına yönelik beyanlarının" olmamasının TMK md. 535/2 hükmü gereği vasiyetnameyi geçersiz hale getireceğinin düzenlendiği, tanıkların önünde okunan vasiyetnamenin aynı şekilde "mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığına yönelik beyanlarının" bulunmasının ayrı ayrı bulunması gerekli şekil şartları arasında sayıldığı, yerel mahkemece TMK md.535/2 hükmünde öngörülen şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmeyen vasiyetnamenin iptali talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olup davacının bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisine ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 15.02.2024 tarihli ve 2022/6719 Esas, 2024/869 Karar sayılı kararıyla; "Somut olayda, davacı taraf muris ...’nun ...2. Noterliği’nde 27/08/2012 tarih ve 07030 yevmiye numarası ile düzenlediği vasiyetnamenin iptali ile terdiden tenkisi talebinde bulunmuş; 02.11.2021 tarihli dilekçesi ile tenkis talebinden feragat etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, alınan Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca murisin fiil ehliyetinin bulunduğu, irade fesadı hallerinin ispatlanamadığı ve vasiyetnamenin şekle uygun olarak düzenlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan incelemede ise; dava konusu vasiyetnamede TMK’nın 535 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen "mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığına yönelik" tanık beyanının bulunmadığı, bu eksikliğin şekil yönünden iptal nedeni olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. Yukarıda "İlgili Hukuk" kısmında belirtildiği üzere, TMK’nın 535 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen "mirasbırakanın beyanı” ibaresi ile kast edilen noter tarafından vasiyetname mirasbırakana okunduktan sonra onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğine dair tek cümleden oluşan beyanıdır. Dava konusu vasiyetname incelendiğinde; vasiyetnamenin tanıklar önünde murise okunduğu, yine tanıklar önünde son ve gerçek isteklerini kapsadığını beyan ettiği, bu merasimin aynı şekilde tanık beyanlarında da ifade edilerek imzalandığı görülmektedir. Murisin tanıklar önünde beyanda bulunduğu vasiyetname içeriği itibariyle anlaşıldığından bu husus iptal sebebi olarak kabul edilmemelidir. Öte yandan, Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca tanzim tarihinde murisin fiil ehliyetinin bulunduğu, irade fesadı hallerinin ise ispatlanamadığı hususları ile tenkis talebinden feragat edildiği de gözetilerek davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir" şeklindeki gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamındaki gerekçe uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

TMK’nın 535 inci maddesindeki şartların açık ve emredici nitelikte olduğunu, Kanun’un bu yöndeki açık hükmünün farklı şekilde yorumlanamayacağını, tanık beyanlarındaki mevcut eksikliğin yorum yoluyla bertaraf edilemeyeceğini, iptal nedeni sayılmayan bu ibarenin adete tanıkların imzası niteliğinde olduğunu, Yargıtay’ın istikrarlı kararlarına aykırı karar verildiğini, bu durumun da AİHS’nin 6 ncı maddesine aykırı olduğunu, murisin davalıların etkisi ve telkini altında olduğunu, tanıkların da bu durumu beyanları ile ifade ettiğini, vasiyetnamenin korku altında düzenlendiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 535 inci ve 557 inci maddesi,

2.Mirasbırakan tarafından okunmaksızın ve imzalanmaksızın resmi vasiyetname hazırlanmasına ilişkin usul ve ilkeler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 535 inci maddesinde düzenlenmiştir.

Düzenlemenin tanıkların beyanına ilişkin ikinci fıkrasında yer alan "hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını" ibaresinin hangi anlama geldiği ile vasiyetname metninde bu ibarenin aynı ifadelerle belirtilmemiş olmasının şekli açıdan eksiklik oluşturup oluşturmadığı hususları doktrinde ve uygulamada tartışmalı bir alanı ifade etmektedir. Bir kısım görüşler, beyanın mirasbırakanın iradesini açıklayarak arzularını sıraladığı metin kısmına ilişkin olduğunu ileri sürerken, diğer görüşler beyanın noter tarafından vasiyetname mirasbırakana okunduktan sonra mirasbırakanın vasiyetnamenin son arzularını içerdiğine dair beyanına ilişkin olduğunu savunmaktadır. Bu noktada ise miras bırakanın arzularını notere açıkladığı ve vasiyetnamenin birinci kısmı olarak nitelendirilen bölüme, tanıkların katılma zorunluluğu bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2008/11440 E., 10969 K. sayılı kararı ve benzer kararlarında da belirtildiği üzere okuma yazma bilmeyen muris tarafından arzularını içeren yazılı metnin vasiyetnameye aktarılması suretiyle de vasiyet tanzimi mümkündür. Bu durumda, tanıkların murisin arzularını açıkladığı ilk safhaya katılmasının zorunlu olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır. Aynı sonuca 743 sayılı Türk Kanuni Medenisi dikkate alındığında da varıldığı görülecektir. Mülga Kanun’un 482 nci maddesinin ikinci fıkrası TMK 535 inci maddeye nazaran daha anlaşılır niteliktedir. Madde gerekçesinde bahse konu ikinci fıkra yönünden hükümde değişiklik yapılmadığı sadece metnin arılaştırıldığı ifade edilmiştir. Tüm bu değerlendirmeler göstermektedir ki vasiyet tanıklarının murisin iradesini açıkladığı birinci safhaya katılması zorunlu değildir. Bu durumda "hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını" ibaresindeki beyandan anlaşılması gereken, noter tarafından vasiyetname mirasbırakana okunduktan sonra onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğine dair tek cümleden oluşan beyanıdır. Bu noktada ise işlemde birlik kuralı dikkat çekmektedir. Bu kurala uygun şekilde düzenlenen vasiyetnamelerde beyanın muris tarafından tanıklar önünde yapıldığı beyanlardan anlaşıldığı takdirde bahsi geçen ibarenin eksikliği vasiyetnameyi şekli anlamda kusurlu kılmayacaktır; yani bire- bir ifade edilmeyişi iptal nedeni olarak kabul edilmeyecektir. Bu durum miras bırakanın iradesinin ayakta tutulmasına yönelik favor testamenti ilkesinin de bir gereğidir.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.