Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4024 E. 2024/5391 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin vasiyetnamesinin iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin vasiyetnameyi düzenlerken ayırt etme gücüne sahip olduğuna dair rapor bulunması ve vasiyetnamenin iptalini gerektirecek yanılma, aldatma veya korkutma gibi bir durumun tespit edilememesi gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/518 E., 2024/1185 K.

DAVA TARİHİ : 01.02.2017

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına, davanın davalılar ... ve ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davanın davalı ... yönünden esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ :...3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/406 E., 2021/44 K.

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına, davanın davalılar ... ve ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davanın davalı ... yönünden esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, babası muris ...'ın 16.07.2015 tarihinde öldüğünü, diğer mirasçılarının davalılar olduğunu, murisin sağlık kayıtlarına göre pek çok defa demans, bunama, bilişsel yetersizlik tespit edildiğini, murisin yaklaşık 300 milyon dolarlık bir serveti kontrol ettiğini, murisin iki kardeşi ve yakın çevresi tarafından baskı ve korkutma altına alındığını, hayali bir "... Sendromu" yaratıldığını, bu sayede maddi çıkarlar elde edildiğini, yaşlılık dönemine kadar aile şirketleriyle ilgilenmeyen kardeşlerinin, annesinin açtığı boşanma davasını fırsat bilip babasını kendisinden ve annesinden uzaklaştırdıklarını, korku ve endişe aşılayıp dava konusu vasiyetnameyi yaptırdıklarını, vasiyetnamede Türk Medeni Kanunu'nun 557 nci maddesinde tarif edilen yanılma, aldatma ve korkutma şartlarının mevcut olduğunu, vasiyetnamenin kendisinden ve annesinden gizlendiğini, vasiyetnamenin tanzim edildiği esnada vasiyetçinin tasarruf ehliyetinin mevcut olmadığını, vasiyetnamenin gerçek ve serbest iradesinin mahsulü olmadığını, vasiyetnamenin şekil şartlarının yerine getirilmediğini, geçersiz olduğunu belirterek, vasiyetin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde, büyük oğlunu küçük oğluyla karşı karşıya getiren ve birbirine yabancı yapan bir vasiyetnamenin hukuki ve ahlaki olmadığını belirterek davayı kabul ettiğini bildirmiştir.

2. Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde, murisin mirasçıları olarak oğlu ..., davalı müvekkilleri ve diğer davalı eşinin kaldığını, murisin 24.07.2014 tarihinde...9. Noterliğinin 04899 yevmiye numarası ile resmi vasiyetname düzenlediğini, bu vasiyetnamenin 2015/797 Esas numarası ile...2. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılıp okunduğunu, vasiyetname ile davacının saklı payı ile yetinmesini ve davacının saklı payından arta kalan kısmın hayır işlerine harcanmasını istediğini, murisin vasiyetnamesini düzenlediği sırada ayırt etme gücüne sahip olduğu sağlık raporu ile tespit edildiğini, hem noterin, hem de tanıkların ayırt etme gücüne sahip olduğunu belirttiklerini, murisin aldığı sağlık raporunun devlet hastanesi tarafından düzenlendiğini, usule uygun resmi bir rapor olduğunu, akli melekelerinin yerinde olduğuna ilişkin başka raporlarının da bulunduğunu, murisin vasiyetnamesini serbest ve sağlıklı iradesi ile düzenlediğini, herhangi bir kişi tarafından aldatılmadığını ve korkutulmadığını, davalı müvekkillerinin murisin düzenlediği vasiyetname ile elde ettikleri hiçbir menfaat olmadığını, murisin davacının saklı payını aşan miras payının hayır işlerine harcamasını öngördüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararıyla; murisin ehliyetli olduğu, vasiyetnamenin yasanın aradığı koşulları içerdiği, murisin iradesinin sakatlığı yönünde delil bulunmadığı, vasiyetin iptali için bir sebep bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvurusunda, vasiyetin yasada ön görülen şekil şartlarına uyulmadan düzenlendiğini, Mahkemece vasiyetname tanıkları lehine kazandırma yapıldığı yönündeki iddialarıyla ilgili inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, tarafların bildirdiği tanıkların tamamı dinlenmeden rapor alındığını, tanık beyanları nazara alınmadan tanzim edilen raporun murisin hukuki ehliyet durumunun tespiti noktasında eksik kaldığını, Adli Tıp Kurumu raporundaki tespitlerin yanılgılı olduğunu, hiç yapılmamış tetkiklerin kurul tarafından yapılmış gibi değerlendirildiğini, tüm hastane kayıtları tetkik edilmeden rapor tanzim edildiğini,..... Hastanesi ve... Hastanesi tarafından tespit edilen belirlemelere göre murisin vasiyet tarihinde ehliyeti olmadığını, ATK raporuna yapılan itirazlarının ATK'nın ek raporunda dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının vasiyetnamenin iptali sebebi olarak bildirdiği hususlar yerinde değil ise de, vasiyetname içeriği dikkate alındığında murisin davacı dışındaki tüm mirasçılara yasal miras paylarını alması, davacının ise yalnızca saklı payını alması hususunda vasiyette bulunduğu, davacının saklı payı dışında kalan kısmı ise davalılardan ...'ın kendi yararına kullanmayıp, ihtiyaç sahipleri yararına kullanması, hayır işleri yapması için ...'a vasiyet ederek tasarrufta bulunduğu, dolayısıyla diğer davalıların lehine tasarrufta bulunulmadığından davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı, bu sebeple davalı ...'ın da davayı kabul beyanının sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davanın davalılar ... ve ... yönünden pasif husumetten reddine, davalı ... yönünden ise vasiyetin iptali koşulları bulunmadığından esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyizinde; istinaf başvurusunda belirttiği esasa ilişkin gerekçelerini tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 557 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.