"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/191 E., 2023/112 K.
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
DAVA TARİHİ : 23.10.2009 - 20.03.2019
KARAR : Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı arsa sahipleri ile davalı yüklenici arasında düzenlenen 30.12.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapılmakta olan inşaatta 3 numaralı bağımsız bölümü davalı yüklenicinin 27.06.2007 tarihli sözleşmeyle müvekkiline sattığını, bağımsız bölümün müvekkiline teslim edildiğini, söz konusu bağımsız bölümde ve site içerisinde eksik imalatlar olduğunu belirterek, maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunmuştur.
II.CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemenin 02.03.2015 tarihli kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 02.03.2015 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.07.2018 tarihli ve 2018/1951 Esas, 2018/7620 Karar sayılı kararıyla tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının verilen kesin süre içerisinde eksik gider avansını yatırmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada gider avansının bulunduğunu, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğunu ifade ederek ve re'sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
6100 sayılı HMK'nın dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin (1)-g fıkrası, "Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması" hükmünü, yine 115. maddenin 2. fıkrası, “ Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” ve yine 120. madde ise, “ (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” hükümlerini ihtava etmektedir.
Diğer taraftan; 6100 sayılı HMK’nın 90.maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hakim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hakim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hakim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı Kanun'un 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi halde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma ... ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1. Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2. Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3. Yapılacak iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4. Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olaya gelince;
Mahkemece, 25.10.2022 tarihli celsede, "Davacı vekiline 300,00 TL ek gider avansı yatırması için 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceği hususunun ihtarına" şeklinde verilen ara karar uyarınca verilen kesin sürede eksik gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; söz konusu ara karar, eksik olan gider avansının hangi kalemlerden oluştuğu ve nereye yatırılacağı belirtilmediğinden usulüne uygun olmayıp, bu ara karara dayalı olarak yazılı gerekçeyle asıl ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
16.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.