"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1195 E., 2024/1318 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Foça Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/152 E., 2020/219 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davalı vekili ile birleştirilen dava davacıları vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 110 ada 41 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının 28.11.2016 tarihli satış işlemiyle bu taşınmaza sınırı bulunan 47 ve 48 parsel sayılı taşınmazları satın aldığını, satış bedelinin ön alım hakkının kullanılmasına engel olmak amacıyla resmi senette yüksek gösterildiğini, 5403 sayılı Kanun'un 8/i maddesi uyarınca müvekkilinin ön alım hakkını kullanmak istediğini belirterek, 47 ve 48 parsel sayılı taşınmazların müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu 49 parsel sayılı taşınmaza sınır olan ve davalı tarafından satın alınan 48 parsel sayılı taşınmazın 5403 sayılı Kanun'un 8/i maddesi uyarınca müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiş ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur.
3.Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu 46 parsel sayılı taşınmaza sınır olan ve davalı tarafından satın alınan 47 parsel sayılı taşınmazın 5403 sayılı Kanun'un 8/i maddesi uyarınca müvekkili adına tescilini dava etmiş ve resmi senette satış bedelinin ön alım hakkının kullanılmasına engel olmak amacıyla yüksek gösterildiğini ileri sürmüştür.
II.CEVAP
Davalı vekili asıl ve birleştirilen davalarda cevap dilekçelerinde; gerçek satış bedelinin 596.200,00 TL olduğunu, davacıların ön alım hakkını kullanmalarının dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu beyan ederek asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli ve 2019/152 Esas, 2020/219 Karar sayılı kararıyla asıl davanın kabulüne birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde birleştirilen dava davacıları ... ve ... vekilleri ile asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 17.05.2023 tarihli ve 2021/423 Esas, 2023/765 Karar sayılı kararı ile asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, birleştirilen dava davacılarının istinaf başvurularının kabulüne, kararın kaldırılmasına ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 17.05.2023 tarihli kararının birleştirilen dava davacılar vekilleri ile asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, asıl davaya ilişkin karar verilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla asıl davada davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, birleştirilen davada davacılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne; birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
VI.TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
1.Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde; 5403 sayılı Kanun'un 8/i maddesinin yürürlükten kaldırıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu, satış bedelinin gerçekte 596.200,00 TL olduğunu, bedelde muvazaa konusunda gerekçenin çelişkili olduğunu, enflasyon oranının çok arttığını, bu hususun dikkate alınmadığını ifade ederek ve re'sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
2.Birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; verilen kararın 5403 sayılı Kanun'un amacına aykırı olduğunu, yanılgılı değerlendirmeyle karar verildiğini, davalı lehine vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmetmediğini beyan ederek ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
3.Birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; istinaf taleplerinin kabul edilmesine rağmen lehlerine karar verilmeyip, aleyhlerine karar verildiğini, kararın kendi içerisinde çelişkili olduğunu, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle karar verildiğini ileri sürerek ve kendiliğinden dikkate alınacak sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Asıl ve birleştirilen dava, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8/i (mülga) maddesi uyarınca ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin olarak düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar, Yargıtay tarafından tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde, dava dosyası kararı veren İstinaf Mahkemesine gönderilir.(HMK m.373/2)
Yargıtay’ın bozma kararına uyan İstinaf Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi), bozma kararı uyarınca yargılama yaparak yeni bir karar verir. (KURU, .../AYDIN, Burak İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı,Ankara,2020, s.537)
Öte yandan; Bölge Adliye Mahkemesi kararında yer alması gereken hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359. maddesinin 1. fıkrasında belirtilmiştir. Maddeye göre, “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk derece mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” bölge adliye mahkemesi kararında yer alması gereken zorunlu hususlardandır. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir” hükmü yer almaktadır.
Buna göre kararda, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Başka bir anlatımla bozma kararına uyan Bölge Adliye Mahkemesinin, bozma kararı uyarınca yargılama yaparak yeni bir karar vermesi ve verilecek kararın Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359. maddesindeki hususları içermesi, şüphe ve tereddüt uyandırmaması gerekir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 17.05.2023 tarihli ve 2021/423 Esas, 2023/765 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli ve 2019/152 Esas, 2020/219 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesine rağmen ve Bölge Adliye Mahkemesince sadece bozma kararı doğrultusunda yargılama yapılarak yeni bir karar verilmesi gerekirken; Bölge Adliye Mahkemesinin temyize konu kararında asıl davada davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ve birleştirilen dava davacıları vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli kararının tekrar kaldırılmasına karar verilmesi usule aykırıdır.
2.Diğer taraftan; kararın gerekçesiyle hüküm sonucu da müphem ve çelişkilidir. Şöyle ki; İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli kararında birleştirilen dava davacılarının tek başlarına dava açmaları halinde ön alım haklarını kullanabilecekleri gerekçesiyle aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmemiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince birleştirilen dava davacılarının istinaf başvurularının hangi sebeple kabul edildiği anlaşılamadığı gibi, birleştirilen dava davacılarının istinaf başvuruları kabul edilip asıl davada davalı ... vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmesine rağmen birleştirilen davalarda davacılar aleyhine asıl davada davalı lehine olacak şekilde vekalet ücretine hükmedilerek gerekçeyle hüküm sonucu arasında çelişki yaratılması da doğru değildir.
3.Bunlarla beraber; hüküm sonucunda "C)İstinaf Yargılaması Bakımından" başlığı altında mükerrer harç tahsiline karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
Açıklanan nedenlerle ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı 6100 sayılı Kanun'un 359. maddesine aykırı olarak tesis edildiğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.02.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.