"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/40 E., 2021/2139 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tercan Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/216 E., 2018/79 K.
Taraflar arasında Tercan Asliye Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı Hazine temsilcisi tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine temsilcisi tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sonucunda Erzincan ili, Tercan ilçesi ... köyü 139 ada 8-29, 141 ada 2-5-6-14-15-16-19-22-24-26 parsel sayılı taşınmazlar muhtelif yüzölçümü tarla ve çayır vasfında davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine temsilcisi, çekişmeli taşınmazların kadim mera vasfında olup özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mera olarak sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmesi istemiyle dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazların mera vasfında olmadığı ve davalılar yararına kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmekle Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ilamı ile istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, işbu karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli değildir.
Şöyle ki; davacı Hazinenin talebi, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu iddiası kapsamında olduğu halde yöntemince mera, orman ve zilyetlik araştırması yapılmamıştır. Ziraat bilirkişi heyeti 09.01.2018 tarihli raporunda taşınmazları tek tek incelememiş, parseller üzerindeki bitki örtüsü ve toprak yapısı hakkında herhangi bir bilgi vermeden taşınmazların çayır vasfında olduğunu söylemiştir. Yine 25.12.2017 tarihli orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların 1951 tarihli hava fotoğrafındaki durumları incelenmiş ancak hava fotoğrafı stereoskopik olarak incelenmemiş ayrıca taşınmazların tespit tarihi olan 2009 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait herhangi bir hava fotoğrafı incelenmeden, taşınmazların bu belgelerde nasıl göründüğü araştırılmadan soyut mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edilerek karar verilmiştir.
O halde İlk Derece Mahkemesince, yöreye ait en eski ve tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek 1 orman mühendisi bilirkişi, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyedlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.
Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu,mera vasfında olup olmadıkları, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen sebeplerle;
Davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373/1 inci maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.