Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2776 E. 2024/5582 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir mahkeme kararının gerekçeli kararının davalıya usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği ve davalı vekilinin yeniden tebligat talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Gerekçeli kararın tebliğ edildiği kişinin imzasının, önceki tebligatlardaki imzasıyla farklılık göstermesi ve bu nedenle tebligatın usulüne uygun yapılmadığının anlaşılması gözetilerek, yerel mahkemenin gerekçeli karar tebliğine ilişkin ek kararının kaldırılmasına ve esasın incelenmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/519 E., 2017/11 K.

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulmadığından bahisle 15.03.2017 tarihinde kesinleştirildikten sonra, davalı vekilinin gerekçeli karar tebliğinin usulüne uygun olmadığı ve yeniden tebliğ edilmesi yönündeki talebi, İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2023 tarihli ek kararı ile reddedilmiş olup, iş bu ek kara davalı vekilince temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sonucu, Sivas ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 302 ada 6 ve 9 parsel sayılı sırasıyla 114 ve 24 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ... adına tespit ve 16.07.1996 tarihinde satın alma yoluyla davacı ... adına; 302 ada 5 parsel sayılı 103 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise ... adına tespit ve 24.07.1996 tarihinde davalı ... adına tescil edildikten sonra davacı ...' ın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesine dayanarak yaptığı teknik hataların düzeltilmesi talebi Kadastro Müdürlüğünce reddedilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde; kadastro sırasında, kendisine ait taşınmazlar ile davalıya ait taşınmaz arasındaki sınırın teknik hata sonucu haritasında yanlış gösterildiğini ileri sürerek, teknik hatanın düzeltilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, usule ilişin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, dava konusu 302 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 04.04.2013 hakim havale tarihli kadastro bilirkişi raporuna ekli krokide mavi boyalı "A" ve "B" harfi ile gösterilen 7, 12 metrekarelik kısmın tapusunun iptali ile davacı ... mirasçıları adına aynı ada son parsel numarası verilerek tesciline karar verilmiş ve hüküm, temyiz kanun yoluna başvurulmadığından bahisle 15.03.2017 tarihinde kesinleştirildikten sonra davalı vekilinin, gerekçeli kararın usulüne tebliğ edilmediği iddiasıyla yeniden gerekçeli karar tebliğ edilmesi talebinde bulunması üzerine İlk Derece Mahkemesince ek kararla talebin reddine karar verilmiş ve iş bu ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı vekili, gerekçeli kararın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, tebligat evrakında muhatap yerine gerekçeli kararın tebliğ edildiği belirtilen davalının oğlu ...’nun gerçek imzası ile tebligattaki imzanın aynı olmadığını, dolayısıyla kararı ...’nun tebellüğ etmediğini belirterek, gerekçeli kararın yeniden tebliğ edilmesini talep etmiş ve İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2023 tarihli ek kararı ile talebin reddine karar verilmiştir.

Dosya kapsamında, davalının oğlu ...’ya yapılan önceki tarihli tebligat evraklarındaki imza ile gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligat evrakı üzerinde bulunan imza arasında gözle görülür farklılık bulunduğu, bu haliyle gerekçeli kararın davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşıldığından, davalı vekilinin temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin usul ve yasaya aykırı 23.05.2023 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve işin esasının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesi gereğince ONANMASINA,

179,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 247,70 TL'nin temyiz eden davalıdan alınmasına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.