Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2897 E. 2024/7408 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu taşınmazlarda meydana gelen yüzölçümü azalmalarının düzeltilmesi talebiyle açılan kadastro tespit davasında, uygulama kadastrosu işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tesis kadastrosu tarihinde taşınmazlar arasında sabit sınır bulunmaması ve teknik belgelerde herhangi bir hata olmaması nedeniyle tesis kadastrosu ile oluşan sınırlardan ayrılmayı gerektirecek bir durum olmadığı, bu nedenle uygulama kadastrosu ile belirlenen sınırların tesis kadastrosu ile oluşan sınırlarla uyumlu olması gerektiği gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2023/3 E., 2023/34 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen uygulama kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında, Sivas ili Merkez ilçesi ... köyü/Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 176 parsel sayılı 54.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 135 ada 35 parsel numarasıyla ve 50.973,12 metrekare yüzölçümlü olarak, eski 227 parsel sayılı 11.200,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 135 ada 42 parsel numarasıyla ve 13.129,08 metrekare yüzölçümlü olarak, tapuda davalılar adına kayıtlı olan eski 178 parsel sayılı 29.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 135 ada 41 parsel numarasıyla ve 35.473,29 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili, vekil edeni adına kayıtlı olan taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 Sayılı Kanun) 22/A maddesine dayalı yenileme çalışmaları sonucunda yüzölçümlerinin azaldığını belirterek, taşınmazların yüzölçümünün yenileme çalışmasından evvelki hali ile düzeltilerek tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, 25.11.2020 tarihli ve 2019/16 Esas, 2020/65 Karar sayılı karar ile, davanın reddine, Sivas ili ... köyü 135 ada 41 parsel, 135 ada 35 parsel, 135 ada 42 parselin uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş, hükmün davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebi esastan reddedilmiş; hüküm davacı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 30.11.2022 tarihli ve 2021/15806 Esas, 2022/9592 Karar sayılı ilamı ile ''...

Somut olayda; mahkemece, 135 ada 35 parselin 135 ada 41 parsel ile sınırının tersimatının hatalı yapıldığı, 42 parselin 41 parsel ile sınırında sınırlandırma ve ölçü hatası bulunduğu, mülkiyeti davacıya ait 135 ada 35 ve 42 parselin diğer komşuları ile sınırlarından sadece 42 parselin lehine 135 ada 53 parselin aleyhine olacak şekilde uygulama kadastrosu sırasında hatalı hesaplandığı, kalan sınırlarında da raporda belirtilen şekilde tersimat ölçü ve sınırlandırma hatalarının bulunduğu, mülkiyet ihtilafına girmeden sadece 22-A uygulamaları kapsamında yönetmeliğe uygun olarak bu hataların uygulama kadastrosu sırasında, giderildiği, ayrıca tesis kadastrosu sırasındaki teknolojik yetersizlik ve kadastro tekniklerinden dolayı %10'luk hata payının bulunduğu, yüzölçümü farkının anılan sebeplerden kaynaklandığı, uygulama kadastro çalışmalarının Yönetmeliğe uygun olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda, dava konusu 135 ada 35, 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazların tesis kadastro çalışmalarından keşif tarihine kadar sınırlarında eylemli bir değişikliğin olmadığı, tesis kadastro paftasındaki sınırlarında sınırlandırma ve tersimat hatalarının mevcut olduğu, güncelleme kadastro paftasındaki dava konusu taşınmazların sınırlarının hava fotoğrafları ve zeminde fiili kullanım sınırlarının dikkate alınarak oluşturulduğunu belirtmiş ise de, keşif sırasında, raporda bahsi geçen taşınmazlar arasındaki sınırlara ilişkin olarak mahalli bilirkişilerden taşınmazların değişmeyen doğal ya da yapay sınırları bulunup bulunmadığı hususunda yeterli, detaylı ve açıklayıcı beyan alınmamış, raporda, sınırlara ilişkin açıklamalar yapılmasına rağmen rapor ekindeki krokilerde sınırlar detaylı ve denetime elverişli olarak gösterilmemiştir. Raporlar, yukarıda belirtilen ilkelere uygun tanzim edilmediğinden denetime ve hüküm vermeye elverişli değildir. Hal böyle olunca; harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik harita mühendisi bilirkişi kurulu, mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan davacılara ait taşınmazın değişmeyen doğal ya da yapay sınırları bulunup bulunmadığı hususunda bilgi alınmalı, göstermeleri halinde söz konusu sınırlar teknik bilirkişiler raporda gösterilmek üzere not aldırılmalı, teknik bilirkişiler eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılıp denetime ve hüküm vermeye uygun rapor tanzim edilmeli, yenileme kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının yenileme kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı da gözününde bulundurularak, sonucuna göre bir karar verilmelidir...'' gereğine değinilerek bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozmaya uyularak, yeniden yapılan yargılama neticesinde, bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporlarda belirlendiği üzere dava konusu edilen taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 Sayılı Kanun) 22/2-A maddesi uyarınca oluşturulan uygulama tutanaklarının kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığı gerekçesi ile, davanın reddine, Sivas ili Merkez ilçesi ... köyü 135 ada 35, 41 ve 42 parsel numarasında kayıtlı taşınmazlar yönünden Kadastro Kanunu'nun 22/2-A maddesi uyarınca oluşturulan uygulama tutanağındaki gibi tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Somut olayda, 13.05.2023 tarihli bilirkişi raporu ve 14.09.2023 tarihli bilirkişi ek raporunda, dava konusu taşınmazlar arasındaki sınırın sabit sınır olduğu, uygulama çalışmaları ile oluşturulan sınırın, hem fiili zemin durumu, hem 2012 yılına ait orto foto durumu ile hem de 1975 yılındaki eski tarihli hava fotoğrafındaki zemin durumu ile birebir uyumlu olduğu belirtilmiş ve İlk Derece Mahkemesince, anılan bu raporlar hükme esas alınarak, uygulama kadastrosunun kanun ve yönetmeliklere uygun yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, bilirkişi raporu ve ekleri krokiler incelendiğinde, uygulama kadastrosu ile taşınmazlar arasındaki sınırda tesis kadastrosundaki sınırlara göre değişiklik yapıldığı anlaşılmaktadır. Raporda, her ne kadar, dava konusu taşınmazlar arasında sabit sınır olduğu hususu üzerinde durulmuş ise de, tesis kadastro tarihi olan 1979 yılı itibariyle taşınmazlar arasında sabit sınır bulunduğu 1975 tarihli hava fotoğraflarından tespit edilememektedir. O halde, tesis kadastro tarihi itibariyle taşınmazlar arasında sabit sınır bulunmadığına, teknik belgelerde de her hangi bir hata olmadığına göre, tesis kadastrosu sonucu oluşan sınırlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmadığı ortadadır. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince, tesis kadastrosu ile oluşan sınırların esas alınması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama kadastrosunun uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.