"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece Mahkemesince verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro çalışmaları sırasında, Mardin ili ... ilçesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 3573 parsel sayılı 401,07 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 2 katlı betonarme ev ve arsa vasfıyla ... oğlu ... adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebine dayalı olarak taşınmaz edinim şartları oluşmadığını, taşınmazın imar ihya ile kazanılamayacağı halde kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespitinin yapılmış olduğunu iddia ederek taşınmazın kadastro tespitinin iptaline ve Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebi esastan reddedilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 30.03.2022 tarihli ve 2021/4062 Esas, 2022/3145 Karar sayılı ilamı ile çekişmeli taşınmazın tespit harici bırakılma nedeni tespit edildikten sonra imar ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının araştırılarak, evveliyatı imar - ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde, bu gibi yerlerde ev (ya da depo, garaj vs) yapmanın imar ihya olarak değerlendirilemeyeceği göz önünde bulundurularak taşınmazın imar planı kapsamında olup olmadığı araştırılarak imar planı kapsamında olduğunun anlaşılması halinde imar planının onay ya da kesinleşme tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarından yararlanılarak yapılacak keşif sonucu düzenlenecek denetime elverişli bilirkişi raporları ile tüm delillerin birlikte değerlendirilerek karar verilmesinin gerekliliğine değinilerek bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk derece Mahkemesince "taşınmazın taşlık kayalık olarak tespit harici bırakıldığı, bu durumda taşınmazın imar ihya gerektiren yerlerden olduğu ancak imar ihya işlemlerinin yapılmadığı, taşınmaz üzerinde imar ihya yapılmadan üzerindeki yapının inşa edildiği, zirai kullanım bulunmadığı, sadece ev yapma şeklinde gerçekleşen kullanımın imar ihya ve ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak değerlendirilemeyeceği bu nedenle kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği sebebine dayalı olarak taşınmaz edinim şartlarının davalı lehine oluşmadığı ancak taşınmaz üzerindeki 2 katlı betonarme evin davalı tarafından yapıldığı sabit olduğundan davalı adına tapu kaydında beyanlar hanesine şerh düşürülmesi ile Hazine tarafından açılan davanın davanın kabulüne" karar verilmiş, iş bu karar bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.