Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3303 E. 2024/7349 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu davalı taşınmazın yüzölçümünün arttığı iddiasıyla açılan davada, kadastro tespitinin doğru olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tesis kadastrosu sırasında davalı parselin doğu sınırında dere yatağının dikkate alınmayarak hatalı sınırlandırma yapıldığı, uygulama kadastrosuyla bu hatanın düzeltildiği ve diğer sınırların doğru olduğu, bilirkişi raporlarına ve hava fotoğraflarına dayanılarak yapılan tespitlerle sabit olduğundan, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2288 E., 2023/1376 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/60 E., 2022/116 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosu tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Elazığ ili Merkez ilçesi Beydoğmuş köyü çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda davacı adına kayıtlı bulunan eski 161 parsel sayılı 2850 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 138 ada 32 parsel numarasıyla 3608,19 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı Hazine vekili; uygulama kadastrosu sırasında tescil harici alandan ekleme yapılarak davalı taşınmazın yüzölçümünün arttığı, bu miktarın hazine adına ham toprak vasfıyla tespiti yapılan 138 ada 31 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi gerektiği iddiasıyla dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Dava ve cevap dilekçeleri, kadastro tutanakları, kroki, ada raporu, keşif , mahalli ve tespit bilirkişi beyanı, tapu kaydı, ziraat raporu, jeoloji raporu, fen heyet raporu, jeodezi bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamının yapılan incelemesinde: dava konusu taşınmazda yenileme çalışmaları sonucu alan azalmasının meydana geldiği iddiasıyla Hazinenin dava açtığının görüldüğü, dava konusu taşınmazın yenileme çalışmalarında çalışmaya esas teşkil edecek ilgili tüm belge ve bilgilerin toplandığı, mahallinde 03/10/2020 tarihinde keşif yapılmıştır. Dava konisi 138 ada 32 nolu parselin tesis kadastrosu yapılırken mevcutta bulunan sınırlarının hatalı olarak sınırlandırıldığı, doğu sınırında ilk tesis kadastrosu sırasında da zeminde bulunan dere yırtığının dikkate alınmadan yapılan sınırlandırılmanın paftasına aktarıldığı ve yüzölçüm hesaplamalarının da söz konusu hatalı sınırlandırılmaya dayanılarak yapıldığı, ayrıca dava konusu parsele komşu 138 ada 31 nolu parsel ilk tesis kadastrosu sırasında devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan hali arazi vasfında olduğu tescilli bir alan olmadığı daha sonra 22/a maddesine istinaden yapılan güncelleme çalışmaları sırasında bu kanunun geçici 8 maddesine istinaden sınırlandırma ve tespit işlemi yapıldığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda iki parsel arasındaki doğal dere yırtığı dikkate alınmayarak bu dere yırtığı da mülkiyeti hazineye ait 32 sayılı parsele dahil edilmiştir. Bu nedenle yenileme çalışmalarında ise dava konusu parselin zeminde mevcut ve ilk tesis kadastrosu çalışmalarından bu yana değişmeyen sabit nitelikte sınırlar esas alınarak düzeltildiği ve çalışmalar sonucunda pafta zemin uyumsuzluklarının giderildiği bu nedenle yapılan yenileme çalışmasının doru olduğu" gerekçesiyle davanın reddine, davaya konu 138 ada 32 parsel (eski 161 parsel) ve 138 ada 31 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "Mahkemece toplanan deliller, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre, fen bilirkişisi, harita bilirkişisi ve jeodezi bilirkişisi tarafından tanzim edilen 05.10.2022 tarihli müşterek imzalı raporda (teknik raporda); tesis kadastrosunun yapıldığı yıla (1973) yakın tarihli 1970 hava fotoğrafının ve güncel ortofotonun ada raporuyla da irtibatlı şekilde değerlendirildiği, buna göre; dava konusu 138 ada 32 (eski 161) parsel sayılı taşınmazın ilk tesis kadastrosu çalışmaları sonucunda doğu sınırında sınırlandırma hatası yapıldığı, doğu sınırında dere yırtığı mevcut olduğu ve bu sınırın doğal ve sabit sınır teşkil ettiği, yüzölçümündeki artışın ilk tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olan doğal yapısına dikkate edilmeden sınırlandırılmasından kaynaklandığı, tesis kadastrosunun yapıldığı yıla en en yakın 1970 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinde, her iki taşınmaz arasında müşterek sınır olan dere yırtığının mevcut olduğu, tespit günü itibariyle mevcut olduğu anlaşılan doğu sınırının uygulama kadastrosu gününde de mevcudiyetini sürdürmesi karşısında sabit sınır olarak kabul edilmesi gerektiği, ne var ki tesis kadastrosu sırasında sabit olan bu sınıra itibar edilmediği, ancak uygulama kadastrosu ile bu hatalı sınırlandırmanın düzeltildiği, parselin diğer sınırlarının ise teknik evraklarına ve paftasına göre doğru olarak oluşturulduğu, bilirkişi raporlarının yeterli bilimsel ve teknik incelemeye dayalı olduğu da nazara alındığında uygulama kadastrosunda bir isabetsizlik bulunmadığı, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.