Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3620 E. 2024/6400 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, uyuşmazlığa konu taşınmazlar üzerinde davacının miras hakkı bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif ve dinlenen tanık beyanları doğrultusunda, davacının uyuşmazlığa konu taşınmazlar üzerinde miras hakkı bulunmadığı ve davalıların zilyetliğinin sabit olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının 115 ada 186 parsel sayılı taşınmazın hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2015/1 E., 2017/13 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında Mahkemece görülen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Zonguldak ili ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 115 ada 171, 172, 185, 190, 133 ada 349, 433 ve 472 parsel sayılı taşınmazların tamamı, 115 ada 45, 49, 50, 51, 100, 124, 130, 199, 133 ada 9, 338, 340, 344, 355, 362, 364, 370, 373, 394, 398, 407, 408, 445 parsel sayılı taşınmazlar payları oranında miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak, 133 ada 504 ve 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... mirasçıları adına ve 115 ada 159, 212 ve 133 ada 463 parsel sayılı taşınmazlar ise ... mirasçıları adına miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tespit edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde, 115 ada 45, 49, 50, 51, 100, 124, 130, 131, 137, 159, 171, 172, 185, 186, 190, 199, 212, 133 ada 9, 338, 340, 344, 349, 355, 362, 364, 370, 373, 394, 398, 407, 408, 433, 445, 463, 472, 504, 145 ada 2, 147 ada 3 parsel sayılı taşınmazların, tarafların kök muris ...'den mirasçılarına intikal ettiğini ve mirasçılar arasında taşınmazların taksim edilmediğini belirterek taşınmazların kadastro tespitlerinin iptal edilerek ... mirasçıları adlarına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 28.12.2007 tarihli celsede davacının 115 ada 131, 137, 186 ve 147 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara yönelik herhangi bir talebinin bulunmadığını belirtmesi üzerine mahkemece anılan parsellere ilişkin dava tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.

Davalılar, taşınmazların bir kısmının annelerinden kendilerine intikal ettiğini, bir kısmının babalarının satın aldığını, bir kısmını ise babalarının imar-ihya ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "evveliyatı itibariyle tapusuz olan niza konusu yerlerde ... mirasçıları adına yazılan payların evveliyatının kök muris ...'e ait olduğu, ...'in ... dışında ... adında da bir evladının olduğu, davacının ... mirasçısı olduğu, ... terekesinin herhangi bir paylaşıma tabi olmadığı, dava konusu yerlerde kök muris ...'den ... ve mirasçılarına yazılan payların ... mirasçılarının tamamına ait olduğu, davacının da bu şekilde tescil talebinde bulunduğu" gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların ... ve ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı ..., ..., ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 21.04.2011 tarihli ve 2010/4101 Esas, 2011/2703 Karar sayılı kararıyla; "mahkemece taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına yönelik karar verildiği gibi karar başlığınıda tarafların tam olarak gösterilmediği belirtilerek, mahkemece öncelikle davalılar ..., ... ve ...'e davalılara dava dilekçesi ve duruşma gününün 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine göre ve usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi, davalılardan davaya karşı diyecekleri varsa delillerinin sorulup saptanması, göstereceği delillerin toplanması, bu yolla davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulması, dava konusu taşınmazlar hakkında açılmış başka davalar varsa 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 45 inci maddesi hükmü uyarınca birleştirilmesi hususunun düşünülerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş; davacının karar düzeltme yoluna başvurması üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 17.11.2014 tarihli ve 2014/13530 Esas, 2014/20941 Karar sayılı kararıyla davacının karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak taraf teşkili sağlandıktan sonra yapılan yargılama sonunda; "yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin tamamının ve bir kısım tanıkların beyanından anlaşılacağı üzere 115 ada 45, 49, 50, 51, 100, 124, 130, 171, 172, 185, 190, 199, parsel, 133 ada 9, 338, 340, 344, 349, 355, 362, 364, 370, 373, 394, 398, 407, 408, 433, 445 parsel sayılı taşınmazların kök muris ... değil ...’den geldiği, davacı ve davacının kök murisinin bu taşınmazlarla bir alakalarının olmadığı, 115 ada 159, 212, 133 ada 463, 472 parsel sayılı taşınmazların tamamının ... eşi ...’ten geldiği ...’e de kendi babasından geldiği, dolayısıyla davacı ve davacının kök murisi ile bir alakalarının olmadığı, 145 ada 2, 133 ada 504 parsel sayılı taşınmazların davalıların murisi ...’in satın alma yolu ile elde ettiği, dolayısıyla taşınmazların davacı ve kök murisi ile bir ilgisinin olmadığı, bu nedenlerle davacının davasını ispatlayamadığı" gerekçesiyle davanın reddine, 115 ada 45, 49, 50, 51, 100, 124, 130, 159, 171, 172, 185, 186, 190, 199, 212 parseller, 133 ada 9, 338, 340, 344, 349, 355, 362, 364, 370, 373, 394, 398, 407, 408, 433, 445, 463, 472, 504 parseller, 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin aynen korunmasına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin 115 ada 45,49, 50, 51, 100, 124, 130, 159, 171, 172, 185, 190, 199, 212; 133 ada 9, 338, 340, 344, 349, 355, 362, 364, 370, 373, 394, 398, 407, 408, 433, 445, 463, 472, 504; 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara yönelik tüm, 115 ada 186 parsel sayılı taşınmaza yönelik ise aşağıdaki bendin dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 1 inci maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Hakkında hüküm kurulan 115 ada 186 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davacının davası 28.12.2007 tarihli celse ile dava dışı 115 ada 131, 137 ve 147 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davalar ile birlikte tefrik edilmiş ve UYAP üzerinde yapılan sorgulamaya göre tefrik sonucunda anılan taşınmazlara hakkında aynı mahkemenin 07.01.2008 tarihli ve 2008/10 Esas, 2008/10 karar sayılı dosyasıyla davanın reddi ile taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş ve kararın kesinleştirilmesi yapılarak taşınmazların tapu sicilleri oluşturulmuştur. Ne var ki, Mahkemece hüküm kurulurken hakkında tefrik kararı verilen ve tapu sicili oluşan 115 ada 186 parsel sayılı taşınmaz hakkında yeniden karar verilmiş olması isabetsiz ise de açıklanan hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bozma nedeni yapılmamış ve hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 115 ada 45,49, 50, 51, 100, 124, 130, 159, 171, 172, 185, 190, 199, 212; 133 ada 9, 338, 340, 344, 349, 355, 362, 364, 370, 373, 394, 398, 407, 408, 433, 445, 463, 472, 504; 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazının reddi ile bu taşınmazlar hakkındaki hükmün ONANMASINA;

(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin 116 ada 186 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazının kabulü ile; Mahkeme kararının (2) numaralı bendinde yer alan, "186" sayısının hüküm yerinden çıkarılarak, hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7. fıkrası gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.