"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2007/455 E., 2015/13 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı Hazine vekili, davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Sarız ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 118 ada 48 ve 55 parsel sayılı sırasıyla 148.935,87, 2.487.015,31 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, 118 ada 48 parsel sayılı taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması sebebiyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş; 118 ada 55 sayılı parsel sayılı taşınmaz ise, kamu orta malı niteliğinde mera vasfıyla sınırlandırılmıştır.
Davacılar ... oğlu ... ve ... oğlu ..., tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, her iki taşınmazın adlarına tescili; davacı ... ise, tapu kaydı, harici satın alma, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 118 ada 55 sayılı parsel sayılı taşınmazın adına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır.
İlk Derece Mahkemesince, davaların birleştirilmesi suretiyle yargılama sonunda; davanın ayrı ayrı kabulüne, dava konusu 118 ada 55 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağanın iptaline, Fen Bilirkişisi ...'ın 23.07.2014 tarihli raporuna ekli krokisinde (B1) harfi ile gösterilen 19677,72 m² yüzölçümündeki taşınmazın 118 ada 55 nolu parselden ifrazı ile aynı adaya son parsel numarası verilmek suretiyle eşit paylarla ... oğlu, ... ve ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu 118 ada 48 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının iptaline, (B2) harfi ile gösterilen 3041,88 m² yüz ölçümündeki taşınmazın 118 ada 48 nolu parselden ifrazı ile aynı adaya son parsel numarası verilmek suretiyle eşit paylarla ... oğlu, ... ve ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın mera vasfıyla sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına, dava konusu 118 ada 55 parselin kadastro tespit tutanağının iptaline, (C1) harfi ile gösterilen 3592,32 m² yüzölçümündeki taşınmazın 118 ada 55 nolu parselden ifrazı ile aynı adaya son parsel numarası verilmek suretiyle eşit paylarla ... oğlu, ... ve ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kalan kısmın mera vasfıyla sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına, (C2) harfi ile gösterilen 10045,91 m² yüzölçümündeki taşınmazın 118 ada 48 nolu parselden ifrazı ile aynı adaya son parsel numarası verilmek suretiyle eşit paylarla ... oğlu, ... ve ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kalan kısmın mera vasfıyla sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına, 118 ada 55 parselin kadastro tespit tutanağının iptali ile, (C3) harfi ile gösterilen 816,90 m² yüzölçümündeki taşınmazın 118 ada 55 nolu parselden ifrazı ile aynı adaya son parsel numarası verilmek suretiyle eşit paylarla ... oğlu, ... ve ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kalan kısmın mera vasfıyla sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına, dava konusu 118 ada 55 parselin kadastro tespit tutanağının iptali ile, (A) harfi ile gösterilen 7117,30 m² yüzölçümündeki taşınmazın 118 ada 55 nolu parselden ifrazı ile aynı adaya son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kalan kısmın mera vasfıyla sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili, davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dava konusu 118 ada 55 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen bölümüne ilişkin hükme yönelin temyiz itirazlarının incelemesinde; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmaz bölümünün, davacı ...’ın dayanak tapu kaydı kapsamında bulunduğu, davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 13/B-b şartlarının oluştuğu, taşınmazın mera niteliğinde olmayıp, tarım arazisi olarak kullanıldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; davacının tutunduğu Ekim 1953 tarih, 29 nolu tapu kaydı hasımsız tescil ilamı ile oluşmuş olup, Hazine yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için, öncelikle taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17 nci maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.
Somut olayda; ziraatçi bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporda, taşınmaz üzerinde uzun zamandır kullanım olmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümü ile mera arasında ayırıcı unsurun bulunmadığı ve taşınmazın üzerinde geven gibi meraya özgü bitkilerinin bulunduğu belirtilmiş olup, rapora ekli fotoğraflardan da taşınmaz üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde, davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle kabul kararı verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
2. Dava konusu 118 ada 55 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (B1), (C1) ve (C3), 118 ada 48 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (B2) ve (C2) harfiyle gösterilen bölümlerine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmaz bölümlerinin, davacılar ... ve müştereklerinin dayanak tapu kaydı kapsamında bulunduğu, taşınmaz bölümlerinin mera niteliğinde olmayıp, tarım arazisi olarak kullanıldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; yerleşik yargısal içtihatlara göre, bir kaydın bir yere uyduğundan (aidiyetinden) söz edilebilmesi için, köy ve mevkisinin yanında en az üç sınırının uyduğunun kanıtlanması gerektiği gibi, miktar itibariyle uygulanacak tapu kayıtlarında tapudaki miktarın belirlenebilmesi için sabit addedilecek ve miktar ölçümü yapılabilecek bir sınırın mutlaka bulunması ve sabit sınırla bağlantı kesilmeden kayıttaki miktarın ölçülüp belirlenebilmesi de gerekmekte olup, buna göre, davacıların dayandığı tapu kaydının hudutları Kabaktepe, Özsuyu, Arslan Geri ve Mesud olup, mahallinde yapılan keşifte dinlenen tespit bilirkişisi ve mahalli bilirkişi beyanlarında, Kabaktepe sınırının taşınmazın batısında, Özsuyu sınırının güneyinde olduğunu, “Arslan Geri (Yeri) ve Mesud” sınırını bilmediklerini, iki mahalli bilirkişi ise Arslan Geri (Yeri) sınırının kuzeyde olduğunu, Mesud sınırını bilmediklerini beyan etmişler; fen bilirkişi raporunda ise Arslan Yeri ve Mesud sınırlarının tespit edilemediği bildirilmiştir.
Bu itibarla; dinlenen mahalli bilirkişiler tapu kayıtlarının hudutlarını net olarak gösterememiş olmaları nedeniyle, tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaz bölümlerine ait olduğunun kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için, öncelikle taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17 nci maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar - ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.
Somut olayda; ziraatçi bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporda, taşınmazlar üzerinde uzun zamandır kullanım olmadığı, dava konusu taşınmaz bölümleri ile taşınmazın diğer bölümleri arasında ayırıcı unsurun bulunmadığı ve taşınmazlar üzerinde geven gibi meraya özgü bitkilerinin bulunduğu belirtilmiş olup, rapora ekli fotoğraflardan da taşınmaz üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaz bölümlerine uymadığı ve taşınmaz bölümleri üzerinde, davacılar lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının da oluşmadığı dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle kabul kararı verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde temyiz eden Sarız Belediye Başkanlığına iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi