"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/396 E., 2024/1036 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 31. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/195 E., 2021/48 K.
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davalı Hazine vekili ve davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sonucunda, İstanbul ili Ümraniye ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 842 ada 2 parsel taşınmaz, kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine, "6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın kargir bina ve bahçe olarak ... kullanımında olduğu" şerhleri yazılarak, bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacının İstanbul ili Ümraniye ilçesi mahallesi 842 ada 2 parsel sayılı tapusuz taşınmazın zilyedi olduğunu, 1977 yılından bu yana bu taşınmazı fiilen kullandığını, davacının söz konusu gayrimenkulu davalı ... 'dan 2000 yılında satın aldığını, devre ilişkin sözleşmenin de 02.09.2009 tarihinde taraflar arasında imzalanarak resmi kayıtlara geçtiğini, davalının 6292 sayılı Kanun gereği yapılacak satış işlemi neticesinde dava konusu gayrimenkulü 2/B Kanunundan faydalanarak satın almak için başvurduğunu öğrendiklerini, müvekkilinin dava konusu gayrimenkulü satın aldıktan sonra tüm vergilerini ilgili kurumlara ödediğini, ayrıca İstanbul Valiliği Defterdarlık Anadolu Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından 05.03.2010 yılında, 225594-2 sayı numarası ile 9 yıl, 6 ay, 29 günlük işgali olduğundan bahisle 5.988,21 TL ecrimisil tahakkuk ettirildiğini, davacının bahsi geçen ihbarnameye 5 yıllık süreye riayet edilmesi bedelin çok fahiş olması sebeplerine dayanarak itiraz ettiğini, ancak itirazın olumlu sonuçlanmadığını, davacının 6292 sayılı Kanun gereği yapılacak satış işlemine konu dairenin kendi adına yapılması için Milli Emlak Müdürlüğü'ne başvuru yaptığını, ancak müdürlük tarafından davacıya davalıdan bir muvafakatname getirmesi gerektiğinin söylendiğini, davacının davalıya durumu izah ettiğinde davalının muvafakat vermediğini bildirerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ettikten sonra, yargılama sırasında 11.02.2021 tarihli celsede, davanın terditli açıldığını, tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması halinde, zilyetliğin tespitine karar verilmesini talep ettiğini ifade etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... davanın, zilyetliğe dayalı taşınmaz tescilinin iptal ve tescili kabul görülmemesi halinde zilyetliğin tespiti talepli olduğu, 3402 sayılı Kanun' un Ek-4. maddesinin, '6831 sayılı Kanun'un 20.06.1973 tarihli Kanunla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanun'un 11 nci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir' hükmünü taşımakta olduğu, 'Kullanım kadastrosu' olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacının, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermek olduğu, bu maddeye göre kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişilerin, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen asli zilyet olarak kullanan kişiler oldukları, dava konusu Ümraniye ilçesi ... Mahallesi Şablonbayırı mevki 842 ada 2 parsel sayılı ve 328,57 m2 alanlı, bahçe niteliğindeki taşınmazın tam hisse ile 09.03.2020 tarih 0 yevmiye (tesis kadastrosu) edinme sebebi ile Hazine adına kayıtlı olduğu, beyanlar hanesinde; '6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarılmıştır.' şeklinde ve 'iş bu parsel ... oğlu ...'nın kargir bina ve bahçe olarak kullanımındadır.' şeklinde kayıtların mevcut olduğu, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlardan olduğu, ...'nın zilyetliğinde olduğunun tespitinin yapıldığı, tanık beyanları, vergi kayıtları, adi yazılı sözleşme ve ...'nın taşınmazı davacıya devrettiğine yönelik beyanları, tarafların Milli Emlak Müdürlüğü'ne ibraz etmiş oldukları beyan dilekçesleri birlikte değerlendirildiğinde, Ümraniye ilçesi ... Mahallesi Şablonbayırı mevki 842 ada 2 parsel üzerindeki 1 numaralı dairenin ... tarafından ...'a satılarak zilyetliğinin devredildiğinin, davacının daireyi yirmi yılı aşkın süredir ikamet ederek kullandığının anlaşıldığı, her ne kadar davacı dava dilekçesinde taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescil edilmesini talep etmiş ise de, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi kapsamında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve zilyetlik yolu ile mülkiyet tescilinin yapılamayacağı anlaşıldığından davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar vermek gerektiği, ancak dava konusu taşınmazın uzun yıllardır davacının kullanımında olduğu, bilirkişi raporu, tanık beyanları, vergi kayıtları ile sabit olduğu ..." gerekçesiyle, davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, terditli olarak sürdüğü zilyetliğin tespitine yönelik talebinin kabulü ile dava konusu İstanbul ili Ümraniye ilçesi ... Dudullu ... Mahallesi Şablon ... mahallesi 842 ada 2 parsel sayılı bahçe vasıflı taşınmaz üzerindeki binanın 1. katındaki 1 nolu dairenin zilyedinin (kullanıcısının) davacı ... olduğunun tespitine karar verilmiş; hükme karşı, davalı Hazine vekili ve davalı ... tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince; "... Davanın, kullanıcı tespitine itiraza ilişkin olduğu, dosyadaki mevcut kayıtlara göre, dava konusu İstanbul İli Ümraniye İlçesi ... Mahallesi 842 ada 2 parsel sayılı 328,57 m2 yüzölçümlü 'bahçe' vasıflı taşınmazın 09.03.2000 tarihli tesis kadastrosu ile Hazine adına kayıtlı olduğu, beyanlar hanesinde '6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılmıştır ve iş bu parsel ... oğlu ... kargir bina ve bahçe olarak kullanımındadır' şerhlerinin bulunduğu, 5831 sayılı Kanun'un 8 nci maddesi ile 3402 sayılı Kanun'a eklenen ek 4 üncü maddesine göre güncelleme çalışması yapıldığı ve 'iş bu parsel ... oğlu ... kargir bina ve bahçe olarak kullanımındadır' şerhinin mevcut olduğu, dosyada mevcut 02.09.2009 tarihli zilyetlik devir sözleşmesinin Ihlamurkuyu mah. 1 nolu dairenin zilyetliğinin ... tarafından ...'a devrini içerdiğinin anlaşılmakta olduğu, taşınmaz hukukunda kullanıma ilişkin olarak 'zilyetlik' kavramı kullanılmakta iken 3402 sayılı Kanun'un Ek-4 üncü maddesinde 'fiili kullanım' kavramının kullanılmış olduğu, ancak bundan ne anlaşılması gerektiğinin açıklanmadığı ve herhangi bir kullanım süresinin de öngörülmediği, bu nedenle fiili kullanım kavramının tanımlanması ve içeriğinin açıklığa kavuşturulması, bunun için de 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesinde kullanılan kavramlardan faydalanılması gerektiği, kişisel kullanım bakımından, tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (Antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları ibaresi nazara alınarak fiili kullanım kavramının açıklanması gerektiği, kullanmanın, kullanmaya konu taşınmazdan yarar sağlayan eylemler olduğu, eylemlerin amacının yarar sağlamak, kazanım elde etmek olduğu, fiili kullanımın bu manada taşınmazda zirai amaçlı ürünler yetiştirmek, taşınmazın üzerine ev, ahır, depo ve benzeri yapılar yapmak, taşınmazda kendiliğinden yetişen bitkilerden yararlanmak, taşınmazdan toprak, maden ve benzeri ürün çıkarmak biçiminde olacağı, ayrıca fiili kullanımın, ekonomik amaca uygun bir kullanım olması ve zilyetliğin en azından taşınmaz üzerinde fiili hakimiyet sağlamaya yetecek bir süreyi içermesi, örneğin zaman zaman gelip ağaçların altında piknik yapmak, arı kovanlarını geçici olarak bırakmak gibi eylemlerin ve kullanım kadastrosu tespitinden çok kısa bir süre önce taşınmazın kullanılmaya başlanmasının da fiili kullanım kabul edilemeyeceğinin kuşkusuz olduğu, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi kapsamında Hazine adına orman dışına çıkarılan yerlerin fiili kullanım durumlarının belirlenmesinde fiili kullanımı gösteren belirtilerin nazara alınmasının gerektiği, taşınmazın etrafının tel çit, ağıl, taş duvar ve benzeri yapılarla dış alemden soyutlanması, taşınmazın zeminin kullanmaktan mütevellit yapısal olarak değişmesi, doğal unsurların, çalı, ağaç ve benzerlerinin temizlenmesi, taşlarının ayıklanması, seki duvarı ve benzerlerinin yapılması, insan eliyle yetiştirilen meyve ağaçları ile ağaçlandırılması, tarla bitkilerinin yetiştirilmesi, düzenli işlenmekten ve imardan dolayı toprak ve zemin yapısının değişmesi, üzerine ev, ahır, kümes ve benzeri yapı yapılması eylemlerinin fiili kullanımın göstergesi olduğu, taşınmazın yanından veya yakınından geçen orta halli makul bir kişinin taşınmazın sahipli olduğu, kullanıldığı hükmüne varmasına vesile olacak emarelerin fiili kullanım işareti olduğu ve bu emarelerin yukarıda belirtilen fayda unsuru ile birleşmesi gerektiği, başka bir anlatımla, kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişilerin, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen zilyet olarak kullanan kişiler olduğu, somut olayda, davacı tarafından, dava konusu 842 ada 2 parsel üzerinde bulunan taşınmazdaki 1 nolu dairenin davalı ... tarafından davacıya senetle devredildiği iddiasına dayalı olarak tapu iptal tescil talebinde bulunulduğu, yargılama sırasında terditli talep olarak zilyetlik şerhi verilmesinin de istenildiği, davalı Hazinenin davanın reddini savunduğu, davalı ...'in ise satış ve devri inkar etmediği, ilk derece mahkemesince tapu iptal talebinin reddine, zilyetlik şerhi verilmesi talebinin ise kabulüne karar verildiği, hükmün davalılar tarafından az yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf edildiğinin anlaşılmakta olduğu, dosya kapsamına ve toplanan delillere göre İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve Kanun'a aykırı bir yön tespit edilemediği ..." gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.