Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5631 E. 2025/1218 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın kendi mülkiyetinde olduğunu ileri sürerek açtığı tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/16 E., 2024/773 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çayıralan Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/86 E., 2023/23 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde, Yozgat ili Çayıralan ilçesi ... köyü 104 ada 52 parsel sayılı, 1.543.288,84 m²'lik taşınmazın kuzey kısmından 128 metre ilerisinde bulunan 7000 m² alan içerisinde kalan kavaklık olarak nitelendirilen arazinin 40 yılı aşkın süredir davasız, nizasız ve fasılasız olarak müvekkiline ait olmasına rağmen 1999 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonrasında 18.03.2002 tarihinde hükmen tescil ile orman arazisi olarak kaldığını, belirtilen tarihlerde müvekkilinin yurt dışında olması, kadastro çalışmalarında bulunamaması nedeniyle 7000 m²'lik alanda müvekkili adına tapu tescilinin sağlanamadığını, dava konusu taşınmaz içerisinde müvekkiline ait kavak ağaçları, su deposu ve çeşme bulunduğunu belirterek, 7000 m²'lik alanın tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi, davacının mülkiyet iddiasının kadastro tespitinden önceki hukuki sebebe dayalı olduğu ve huzurdaki davanın yasanın öngördüğü 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, tapu kaydı ve kadastro tutanaklarının incelenmesinde 104 ada 52 parsel sayılı taşınmazın 1998 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 1.543.288,84 m² orman vasfı ile Hazine adına tespit gördüğü, tespite ... tarafından taşınmaz içerisinde bulunan 4.800 m² ve 10.000 m²'lik yerlerin atalarından kalma yerler olduğu ve ormanla ilgisinin bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilmekle Çayıralan Kadastro Mahkemesinin 11.04.2001 tarih ve 1990/10 Esas, 2001/11 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi'nin 15.10.2001 tarih ve 2001/6922 Esas, 7535 Karar sayılı ilamı ile onanmasına, aynı Dairenin 18.02.2002 tarih ve 2002/588 Esas, 1270 Karar sayılı ilamı ile de karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği, hükmün 18.02.2002 tarihinde kesinleşerek taşınmazın tapuya tescilinin yapıldığı, somut olayda dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşme tarihi olan 18.02.2002 tarihi ile 27.09.2022 dava tarihi arasında 10 yıllık sürenin geçtiği, bu nedenle davacının mülkiyete yönelik talebinin mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin davaların tapu malikine husumet yöneltilerek açılması ve bu doğrultuda eldeki davada Hazinenin davaya dahili, yine Çayıralan Kadastro Mahkemesi'nin 1990/10 Esas sayılı dosyasının eldeki davada kesin hüküm teşkil edip etmediğinin araştırılması gerekli ise de; anılan hususlar yönünden yapılacak bir kaldırmanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeni ile sonucu değiştirmeyeceği, ancak bu davalarda harcı tamamlanan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2 nci maddesi gereğince davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi halinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağının belirlenmesi karşısında mahkemece davalı lehine harcı tamamlanan 1.000,00 TL üzerinden hesaplanan 160,00 TL vekalet ücreti takdiri gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve esas yönünden hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın müvekkiline ait olmasına rağmen 1999 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonrasında 18.03.2002 tarihinde hükmen tescil ile orman arazisi olarak kaldığını, belirtilen tarihlerde müvekkilinin yurtdışında olması, kadastro çalışmalarında bulunamamasından dolayı 7000 m2'lik alanda tarafına tapu tescilinin sağlanamadığını, dava konusu alanın 40 yıldan fazladır müvekkilinin kullanımında olduğunu, iş bu alanda müvekkilinin dikmiş olduğu kavaklar, yaptırmış olduğu su deposu ve çeşmenin bulunduğunu, müvekkilinin arazinin maliki olduğu hususuna kardeşleri ve tüm köylülerin şahit olduğunu, hukuki açıdan bir yerin orman olup olmadığının Orman Kanunu'na göre belirleneceğini, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan rapor alınması gerektiğini, dava konusu taşınmaz içerisinde orman ağaçlarının bulunmadığını, müvekkilinin diktiği kavak ağaçlarının olduğunu, arazinin olduğu bölgede daha önce Orman Kadastrosu yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, daha önce bu bölgede Orman Kadastrosu yapılıp yapılmadığının bilinmediğini, dava konusu işlemde zaman aşımı uygulanmasının hak kaybına neden olacağını, kaldı ki müvekkilinin kadastro çalışmalarında bulunmadığını ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

Davalı ... İdaresi vekili, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı idare lehine taktir edilen maktu vekalet ücretinin istinaf kararı ile kaldırılarak harcı yatırılan dava değeri üzerinden hesaplanan 160,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve Kanuna aykırı olduğunu, aynı şekilde istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin müvekkili idare üzerinde bırakılmasının da hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve davalı ... İdaresi vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

7139 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.