Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5758 E. 2024/7360 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacılar tarafından zilyetlik iddia edilen taşınmazların mera vasfında olup olmadığı ve davacıların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyet iddiasında bulunup bulunamayacakları hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, eksik inceleme ve araştırmayla, davacıların zilyetlik iddiasında bulundukları alanların mera bütünlüğünü bozduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; ancak Yargıtay, hava fotoğrafları, mera komisyonu kayıtları ve yerel bilirkişi incelemeleri gibi delillerin toplanmadan ve değerlendirilmeden hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu, ayrıca davacılar adına tespit edilen parsellerin durumu ve zilyetliğin niteliği konusunda yeterli araştırma yapılmadığını gözeterek direnme kararını bozmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2012/9 E., 2018/25 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar ..., M.... ..., ... ve ... ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 20.03.2024 tarihli ve 2023/4161 Esas, 2024/1891 karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacılar ..., M.... ..., ... ve ... ... vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında 107 ada 53 parsel sayılı 7.276.754,84 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadim kullanım ve mera komisyon kararı nedeniyle mera olarak sınırlandırılmışıtır. Davacı ... ve müşterekleri vekili, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.

Mahkemece önceki tarihli hükümle, davanın süresinde keşif avansının yatırılmaması nedeniyle reddine ve çekişmeli 107 ada 53 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (Kapatılan ) 16. Hukuk Dairesinin 10.04.2012 tarihli ve 2012/2743 Esas, 2012/3362 Karar sayılı ilamı ile ''...Mahkemece verilen süre içerisinde davacının keşif avansının tamamını yatırmadığı bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 36 ncı maddesinin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, tanık, teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları, tanıklara davetiye tebliğ edilip, arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına azami özen gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece, hükme esas alınan 08.04.2010 tarihli ara kararı; taraf tanıklarına, mahalli bilirkişilere ve tespit bilirkişilerine tebligat yapılmasının hüküm altına alınmaması ve söz konusu tebligatlarla ilgili masrafların gösterilmemesi nedeniyle kanuna uygun bulunmamaktadır. Kanunda öngörülen şekle uygun olmayan ara kararına dayanılarak davacının keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilemez...'' gereğine değinilerek bozulmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacılardan ..., ... ve müdahil ...'ın keşif esnasında davalarından feragat ettikleri anlaşılmakla bu davacılar bakımından feragat nedeniyle davanın reddine, diğer davacılar bakımından ise Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.05.2018 tarihli ve 2015/17064 Esas, 2018/3129 Karar sayılı ilamı ile mahkemece bir başka dosya hakkında verilen hüküm ışığında, davacıların zilyetlik iddiasında bulunduğu alanların mera bütünlüğünü bozması nedeniyle davalarının reddine, dava konusu 107 ada 53 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar ..., M.... ..., ... ve ... ... vekili tarafından temyiz edilmiş, dairenin 20.03.2024 tarihli ve 2023/4161 Esas, 2024/1891 Karar sayılı ilamı ile mahkeme kararı onanmış, onama ilamına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Dosya kapsamına göre; taşınmazın bulunduğu kadastro çalışma alanında öncesinde 4342 sayılı Mer'a Kanunu (4342 sayılı Kanun) uyarınca mera tahdit çalışmalarına başlanıldığı, ancak 4 aylık süre içinde bitirilemediği için 3402 sayılı Kadastro Kanun'un (3402 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin 2 inci fıkrası gereğince bir ziraat mühendisi de dahil edilerek kadastro komisyonunca mera tahdit çalışmasının sonuçlandırıldığı, dava konusu taşınmaz bölümlerinin de içinde bulunduğu geniş bir alanın 107 ada 53 parsel numarasıyla ve 7.276.754,84 metrekare yüzölçümlü olarak sınırlandırıldığı, ancak bu mera parseli içinde ve dağınık şekilde bulunan 69 adet kişiler adına zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmazların bulunduğu ve haklarında dava açılmaksızın kesinleştileri dosya içerisinde bir kısmına ait tutanak suretlerinin incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Ne var ki; mahkemece mera komisyonunca mera parselinin sınırların içinde bırakılan ve mera parselinin geneline yayılan bu şahıs parsellerinin hangi nedenlerle/gerekçelerle mera olarak sınırlandırılmadığına dair mera komisyon çalışmalarına ait kayıt ve belgeler getirtilmek suretiyle belirlenmeksizin, Erzurum ilinin bir kısım köylerinde benzer şekilde mera tahdit çalışmalarının yapıldığı, belirlenen mera parsellerinin içerisinde yine aynı şekilde çok sayıda kişiler adına çayır/tarla niteliğiyle tespit edilen benzer davaların açıldığı, Dairece yapılan bir kısım dosyaların temyiz incelemesi nedeniyle bilindiği (örn; 2023/6107 E. Sayılı dosya) gözetildiğinde eldeki davada, dava konusu taşınmaz bölümleri yönüyle sırf mera parselinde kaldığına dair soyut gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

Dava konusu 107 ada 53 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının edinme sebebinde; mera parselinin haritasında (A), (E), (F), (G), (I), (İ), (J) harfleriyle gösterilen bölümlerin bitişiğinde bulunan ve şahıslar adına tespit edilen (yine mera parseli içinde bulunan) taşınmazların miktar fazlası olarak kesilerek, (B) ve (D) ile gösterilen taşınmazların ise ...'ın, (C) ve (H) ile gösterilen taşınmazların da ...'ın zilyetliğinde iken tamamının bu parselin içine terk edildiğinin (gerekçesi belirtilmeksizin) yazıldığı görülmektedir.

Mahkemece yapılan keşif sonucunda hükme esas alınan 16.08.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen (parselin edinme sebebinde (B) harfiyle belirtilen) kısmın davacı ... tarafından adına tescili istenen bölüm olduğu, fen bilirkişi raporunda (B) ile gösterilen (parselin edinme sebebinde (C) harfiyle belirtilen) ... tarafından adına tescili istenilen bölüm olduğu ve fen bilirkişi raporunda (C) ile gösterilen (edinme sebebinde (D) harfiyle belirtilen) bölümün ise ... tarafından istenilen bölüm olduğu anlaşılmakta ise de davacı ... tarafından adına tescili istenilen kısım olup olmadığı, var ise haritasında nereye tekabül ettiği keşifte belirlenmemiş, fen bilirkişi raporunda da gösterilmemiştir.

Diğer yandan; fen bilirkişi tarafından düzenlenen 01.10.2017 tarihli ek raporda davacılar adına tescili istenen ve asıl raporda (A)-(B)-(C) ile gösterilen alanların yine davacılar adına hisseleri oranında dağıtımı yapıldığında davacılardan ... ve ...'ın belgesizden 100 dönümü geçtiği belirtilmiş ise de; davacılar tarafından zeminde müstakilen kendi zilyetliklerinde olan taşınmazlar ayrı ayrı gösterilmesine rağmen ek raporda neden hisselendirme yapıldığının anlaşılamadığı gibi davalarından feragat etmeyen davacılar adına belgesizden tespit gören taşınmazların bir kısmı dosyada mevcut ise de tamamına ait tutanak suretleri ve kesinleşmiş ise tapu kayıtları getirtilip, belgeye dayalı olarak tespit görüp görmedikleri teyit edilmeden ve bu taşınmazlar hakkında dava açılıp açılmadığı belirlenmeksizin Kadastro Müdürlüğünden gönderilen listenin esas alınması da doğru bulunmamıştır.

Bundan ayrı; olarak taşınmaz başında yapılan keşifte komşu köyden dinlenen 1943 ve 1448 doğumlu iki bilirkişi; dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin bildiklerinden beri davacıların dedeleri ... ...'ın çayırı iken sağlığında paylaştırdığını ve davacılara kaldığını beyan ettiği, keşif sonucunda ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda davacılar tarafından adlarına tescili istenen bölümlerin çayır niteliğinde olduğu bildirilmesine rağmen hava fotoğraflarından yararlanmak suretiyle tespitten geriye doğru en az 20 yıldır davacılar tarafından çayır olarak kullanılıp kullanılmadığı, sınırlarının belli olup olmadığı, hava fotoğraflarında bitki örtüsü yoğunluğu açısından komşularıyla arasında fark olup olmadığının belirlenmesi gerektiği düşünülmemiştir.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/ Mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre tespitten geriye doğru tüm hava fotoğrafı getirtilerek) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, 3402 sayılı Kanun Uyarınca tespitten önce yapılan mera tahdit çalışmalarıyla ilgili kayıt ve belgelerin İl Özel İdaresinden getirtilerek dosya arasına konulmalıdır.

Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan taşınmazlara komşu köylerde ve taşınmazların bulunduğu köyde yaşayan şahıslar arasından ayrı ayrı seçilecek üçer kişilik mahalli bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulunun katılımıyla dava konusu taşınmazlar başında, taşınmazlar tek tek gezilmek ve her bir parselle ilgili mahkeme hakiminin gözlemi tutanağa geçirilmek suretiyle yeniden keşif yapılmalı; davacı ...'ın dava konusu taşınmaz içinde adına tescilini talep ettiği bölüm olup olmadığı, var ise zeminde sınırları belirlenerek fen bilirkişi raporunda gösterilmeli, mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazların sınırlarında geçmişten bugüne kadar herhangi bir değişiklik olup olmadığı, taşınmazların kullanımlarına ara verilip verilmediği, önceki niteliklerinin ne olduğu, evveliyatları itibariyle kadim mera vasfında olup olmadıkları, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmaları halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmedikleri, edilmişlerse ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı, dava konusu taşınmazların sınırlarında mera varsa zaman içinde sınırlarında mera yönünde genişleme olup olmadığı ve mera ile taşınmazlar arasında doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanları komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli; zilyetlik araştırmasında önceki keşiflerde alınan beyanlarından da yararlanılmalı; komşu parsellerin başka davanın konusu olduklarının anlaşılması halinde, ilgili dava dosyaları getirtilerek dava konusu taşınmazların niteliklerinin ve zilyetlik durumlarının değerlendirilmesi sırasında bu dosyalarda alınan beyan ve raporlar dikkate alınmalı; fen bilirkişisinden, taşınmazlar üzerinde tarafların kullanımındaki bölümler ile mera alanları arasında doğal yada yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığının belirtildiği ve dava konusu taşınmazların geçmişteki ve kadastro sınırlarındaki değişmelerini irdeleyen, taşınmazların sınırlarında ve üzerinde kalan dere, yol, mera vs. sınırlarını gösteren, somut bulgulara ve bilimsel esaslara dayanan, keşfi izlemeye elverişli ayrıntılı rapor ve harita / kroki hazırlaması istenilmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazların tamamının veya bir kısmının zilyetlikle iktisap edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliklerinin ne olduğunu, kamu orta malı mera vasfı taşıyıp taşımadıklarını, meradan açılıp açılmadıklarını, meranın devamı niteliğinde olup olmadıklarını, mera ile tarafların zilyetliği altında bulunan bölümler arasında doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığı, zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini somut verilerle ortaya koyan, taşınmazların birbirleriyle ve yakın komşusu olarak kişiler adına tespit edilen (aynı zamanda dava konusu mera parseli içinde de kalan ve mera parselinde yaygın bir vaziyette bulunan) parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini açıklayan, önceki keşiflerde alınan ziraatçi bilirkişi raporunun da değerlendirildiği ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor hazırlanırken, dava konusu taşınmazların birbirleriyle ve komşu parsellerle arasındaki sınırları gösterir şekilde, mümkün olduğunca farklı yön, açı ve yükseklikten fotoğrafları çektirilerek, fotoğrafların hangi taşınmaza ait olduğunun açıklanması ve fen bilirkişisinin yardımı ile çekişmeli taşınmazlarla komşu parsellerin sınırlarının fotoğraflar üzerinde gösterilmesi istenmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye, hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi suretiyle, tespitten geriye doğru çekilmiş tüm hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, eğer çayır olarak kullanıldığının anlaşılması halinde bu bölümler üzerindeki bitki yoğunluğunun sınırında bulunan mera parselindeki bitki yoğunlu arasında fark olup olmadığı belirtilmeli, yine bu bölümlerin öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlenlettirilmeli, Erzurum ilinin bir kısım köylerinde benzer şekilde mera tahdit çalışmalarının yapıldığı, belirlenen mera parsellerinin içerisinde yine aynı şekilde çok sayıda kişiler adına çayır/tarla niteliğiyle tespit edilen benzer davaların açıldığı, Dairece yapılan bir kısım dosyaların temyiz incelemesi nedeniyle bilindiği (örn; 2023/6107 E. Sayılı dosya) gözetilerek, bundan sonra, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte tartışılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.

Mahkemece, tüm bu hususlar yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu hükmün bu nedenle bozulması gerekirken maddi hataya dayalı olarak onandığının, bu kez karar düzeltme incelemesi sırasında anlaşıldığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, Dairenin 20.03.2024 tarihli ve 2023/4161 Esas, 2024/1891 Karar sayılı ONAMA ilamının ortadan kaldırılmasına ve usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.