"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1428 E., 2024/1210 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/505 E., 2022/29 K.
Taraflar arasındaki 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) gereğince yapılan satış sonucu oluşan tapu kaydının iptali ve tescil ve terditli olarak açılan tazminat davasından dolayı yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince, tapu iptal ve tescil davasının reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sonucunda, Sakarya ili ... ilçesi ... mahallesi çalışma alanında bulunan 101 ada 71 parsel sayılı ve 2.817,56 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan çalışma sonucunda 500 ada 8 parsel ve 2.921,78 metrekare yüzölçümüyle, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, "6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ... ve ... kullanımında bulunduğu" şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra, 17.11.2016 tarihinde 6292 sayılı Kanun gereğince yapılan satış işlemi ile eşit paylarla ... ve ... adlarına kayden intikal etmiştir.
Davacılar vekili ve birleşen dosya davacıları vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazı 31.01.2011 tarihinde zilyetliği devir sözleşmesi ile satın aldıklarını ve bedelini ödediklerini, ancak tapu kaydının adlarına devredilmediğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacıların payları oranında adlarına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde dava konusu taşınmazın güncel değerinin belirlenerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesini dava etmişlerdir.
İlk Derece Mahkemesinin 11.12.2019 tarihli ve 2018/184 Esas, 2019/264 Karar sayılı kararıyla, tapu iptal ve tescil davasının reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Bu kararın davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 tarihli ve 2020/457 Esas, 2021/372 Karar sayılı kararıyla; "davaya konu 31/01/2011 tarihli sözleşme; TKM. md 634 (TMK. md 706), BK. md 213 (TBK. md 237), Tapu Kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60 uyarınca resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, o nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmayacağı, bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilecekleri açıklanarak; somut olayda; davalılar, davaya konu satım sözleşmesinde ödendiği belirtilen 40.000.00 TL'yi aldıklarını kabul ettiklerini, hal böyle olunca, mahkemece; davaya konu 31.01.2011 tarihli sözleşmenin, dava konusu yerin Maliye Hazinesi tarafından davalılara satılıp davalılar adına tapuya tescil edildiği 17.11.2016 tarihinde ifasının imkansız hale geldiği gözetilerek, davacılar tarafından 31.01.2011 tarihinde ödenilen 40.000.000 TL'nın, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ifanın imkansız hale geldiği tarihte ulaşacağı alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs.) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi için konusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılması ve ondan sonra ortaya çıkacak sonuca göre terditli olarak ileri sürülen bedel talebi ve davalıların sorumluluk ve yükümlülükleri hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın çözümüne esas teşkil edecek tüm deliller toplanıp değerlendirilmeden, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, davacılar vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığı" gerekçesiyle, davacılar ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması suretiyle dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararı sonrası yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "tapu kayıtlarının incelenmesinde, adlarına kullanım şerhi verilen davalılar tarafından dava konusu taşınmazın Doğrudan Satış Hak Sahipliği belgesine dayanılarak tapuya tescil edildiği, davacıların kullanım iddiasından kaynaklanan şahsi hakkına dayanarak mülkiyet hakkı sahibi Hazine’den satın alma nedeniyle kayden malik olan davalılara karşı tapu iptal ve tescil davası açmasının mümkün olmadığı, yeni malike karşı zilyetlik iddiasının ileri sürülemeyeceği gibi 6292 Sayılı Kanun gereği satış işlemi nedeniyle tapu kaydı oluşturulduktan sonra tapu iptal ve tescil istemi ile açılan davanın dinlenme olanağı bulunmaması nedeniyle tapu iptal tescil talebinin reddine, tazminat talebi yönünden ise; her ne kadar taraflar arasında 31.01.2011 tarihli devir senedi düzenlenmiş ise de; davaya konu 31.01.2011 tarihli sözleşme; TMK md 634 ( TMK md 706 ), BK md 213 (TBK md 237), Tapu Kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60 uyarınca resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, bu nedenle taraflara hak ve borç doğurmadığı, ancak davalıların, davaya konu satım sözleşmesinde ödendiği belirtilen 40.000,00 TL'yi aldıklarını kabul ettikleri dikkate alındığında, davacının verdiği 40.000,00 TL'yi haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebileceğinden Mahkemece alınan 01.12.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının tazminat talebinin kabulüne, asıl dava yönünden davanın kabulü ile, davacıların terditli tazminat talebinin kabulüne; 35.973,88 TL tazminatın dava tarihi olan 24.10.2018 tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken (1/4) alınarak 17.896,94 TL’sinin dava tarihi olan 24.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı ...'e (1/4) pay olan 17.896,94 TL’sinin dava tarihi olan 24.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı ...'ye ödenmesine, terditli tapu iptal tescil talebinin reddine, birleşen dosya yönünden davanın kabulü ile, davacıların terditli tazminat talebinin kabulüne; 35.973,88 TL tazminatın birleşen dava tarihi olan 19.02.2019 tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken (1/4) alınarak 17.896,94 TL’sinin dava tarihi olan 19.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı ...'a, (1/4) pay olan 17.896,94 TL’sinin birleşen dava tarihi olan 19.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı ...'ya ödenmesine, terditli tapu iptal tescil talebinin reddine" karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş ve işbu karar, davacılar vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçelere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, davacılar vekili ve davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Ancak; 6100 sayılı Kanun'un 297. maddesi gereğince mahkemeler, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Ancak, bu husus gözardı edilerek karar verilmiştir.
Şöyle ki; asıl dava dosyası davacıları ... ve ..., birleşen dosya davacıları ise ... ve ...’dır. Hüküm fıkrasında, asıl dava ve birleşen dava davacıları yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmuş olmasına rağmen, hükümde pay oranları doğru biçimde 1/2 olarak yazılması gerekirken hatalı şekilde 1/4 oranında belirtilmiştir. Bu durum, hükmün isabetsizliğine ve bozulmasını gerektirmekte ise de; söz konusu maddi hata, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca düzeltilerek onanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
Davacılar vekili ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının 1-a bendinin 2. ve 4. satırındaki ile 2-a bendinin 2. ve 4. satırındaki "1/4" ifadelerinin ayrı ayrı hüküm yerinden çıkartılarak yerlerine ayrı ayrı "1/2" ifadesinin yazılmasına ve hükmün DÜZELTİLMİŞ BU HALİYLE ONANMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine,
26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.