Logo

8. Hukuk Dairesi2024/6767 E. 2025/575 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, 2/B arazisi olduğunu iddia ettiği taşınmazın tapu kaydına bu hususun şerh edilmesi istemiyle açılan tapu kaydı düzeltimi davasında, taşınmazın 2/B kapsamında olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 1942 yılında yapılan orman tahdidi, 1976 yılındaki 2. madde uygulaması ve 1989 yılındaki 2/B çalışmaları birlikte değerlendirilerek, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesi kapsamında olmadığı, bu nedenle tapu kaydına 2/B şerhi verilemeyeceği gözetilerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2087 E., 2024/1114 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/212 E., 2022/236 K.

Taraflar arasındaki tapu kaydı düzeltimi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Antalya ili Kepez ilçesi ... mahallesi 28133 ada 114 parsel sayılı taşınmazın zilyedi ve kullanıcısı olduğunu, önceki kullanıcıdan zilyetlik hakkını devralmak suretiyle kullanımını sürdürdüğünü, dava konusu yerde yapılan kadastro tespitine karşı açılan Hazinenin taraf olduğu dava sonunda Antalya Kadastro Mahkemesinin hükmen tescil kararı ile dava konusu taşınmazın 1942 yılında orman tahdidi sırasında Devlet ormanı kapsamı içerisine alındığını ve 1976 yılında yapılan 2/B maddesi uygulaması ve aplikasyon çalışmaları sonucu orman dışına çıkarıldığı gerekçesiyle Hazine adına tesciline karar verildiğini, kararın kesinleşmesiyle tapuya tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın 2/B alanı olduğunu, davacının kullanımında bulunan yeri 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) hükümlerine göre doğrudan satın almak istediklerini, tapu kaydında 2/B belirtmesi olmadığı için Kadastro Müdürlüğünün kullanım tespiti ve deftardarlığın satış işlemi yapmadığını açıklayarak, dava konusu taşınmazın Orman Kanunu'nun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yer olduğunun tespiti ile bu hususun tapuya şerh verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Dosya kapsamında toplanan deliller, keşif, tanık anlatımları ve alınan bilirkişi raporlarından; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın 4 nolu orman kadastro ekibi tarafından 1744 Sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda orman niteliğini kaybettiği gerekçesiyle orman sınırları dışına çıkartıldığı, bir aylık ilan süresi içerisinde 7 nolu orman kadastro komisyonuna yapılan itirazların incelendiği ve 2 nci madde ile orman niteliğini kaybettiği gerekçesiyle orman sınırları dışına çıkartılan alanların, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 1/J maddesine göre “Orman Sayılmayan Yerlerden” olduğuna karar verildiği, komisyon kararlarının 09.12.1976 tarihinde ilan edilip 10.12.1977 tarihinde kesinleşmiş olduğu, netice itibariyle 10.12.1977 tarihinde kesinleşen orman kadastrosuna göre dava konusu taşınmazın da içerisinde bulunduğu alanın “Orman Sayılmayan Yerlerden” olduğu görüldüğünden, davacının davasında haklı olduğu" gerekçesiyle davanın kabulüne, Antalya ili, Kepez ilçesi, ... mahallesi, 28133 ada 114 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun tespiti ile bu hususun tapunun beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, "Dava; çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine taşınmazın 2/B ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğunun şerhi istemine ilişkin olup, her ne kadar ilk derece mahkemesince önceki tarihli içtihatlar uyarınca davanın kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, sonrasında Dairemizin aynı yerde bulunan aynı durumdaki taşınmazlar hakkında aynı istemle açılan davalar sonucunda "Çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 sayılı Kanun) hükümlerine göre ilk kez 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırları içinde bulunduğu, Vakıflar İdaresinin Muratpaşa Vakfına ait tapu kaydına dayanarak 1942 tahdidine itiraz etmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarihli ve 208 sayılı iptal kararının sadece vakfın tapulu taşınmazlarına ilişkin olduğu, bu itibarla vakıf tapusu kapsamı dışında kalan taşınmazlar yönünden tahdidin kesinleştiği ve geçerliliğini sürdürdüğü, 1952 yılında makiye tefrik çalışmalarına konu edildiği, makiye tefrik işleminin bir tespit niteliğinde olup orman sınırları dışına çıkarma işlemi olmadığı, bu hususa 30.04.2010 tarihli ve 2004/1 Esas, 2010/1 Karar sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında “3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp orman tahdidi içinde kaldığı kesinleşen, ancak, tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddelerin Eklenmesine Dair Kanun (5653 sayılı Kanun )

ile değişik 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tespit niteliği taşıdığına, teknik ve hukuki anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığına” şeklinde de işaret edildiği, 1976 yılında orman kadastro komisyonunca “Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının 19.12.1947 tarihli ve 208 nolu hakem kararı gereğince eski tahdit hattı iptal edilen Devlet ormanının tekrar kadastrosu yapılmak üzere” nitelendirilmesiyle 03.06.1976 tarihli işe başlama tutanağı ile orman kadastrosuna başlanıldığı, bu çalışma kapsamında 1942 yılında yapılan orman tahdidinin tamamen iptal edildiği kabul edildiğinden, önce çekişmeli taşınmazın orman olarak sınırlandırıldığı, daha sonra 14.07.1976 tarihinde II nolu parsel sahası olarak 1744 sayılı 6831 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna 3 Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun (1744 sayılı Kanun) ile değişik 6831 sayılı Kanun'un 2 inci maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, tahdit ve 2 nci madde uygulamasının 15.07.1976 tarihinde ilan edildiği, süresi içinde itiraz edilmesi üzerine itirazları inceleme komisyonunca 09.11.1976 tarihli itirazları inceleme tutanağında belirtildiği üzere “2 nolu parselin 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1 inci maddesinin istisna fıkraları hükmüne giren yerlerden olduğu tespit edildiğinden, 2 nolu parsel ile içerisinde mevcut itirazlı sahanın 6831 sayılı Kanun'un orman saymadığı yerlerden olarak orman sınırları dışında bırakılmasına ve ekip tarafından yapılan işlemin bu şekilde düzeltilmesine” karar verilmek suretiyle orman sınırları dışında orman sayılmayan yerde bırakıldığı, söz konusu komisyon tutanağının 09.12.1976 tarihinde ilan edildiği, daha sonra 1989 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarına konu edilmediği, yapılan işlemlerin ilanından sonra ilan tarihlerinde yürürlükte bulunan kanunlardaki hak düşürücü sürelerin de geçmesiyle kesinleştiğinin anlaşıldığı; Açıklanan orman kadastro çalışmaları ışığında dava konusu parselin içinde bulunduğu anlaşılan II nolu parselin, itirazları inceleme komisyonunca önceki ekip çalışmasının düzeltilmesine karar verilmiş olması nedeniyle 2 nci madde ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olmadığı ve daha sonra 1989 yılında yapılan çalışmalarda 2/B uygulamasına da konu edilmediği anlaşılmakta olup, çekişmeli taşınmazın hükmen tesciline ilişkin mahkeme kararının hüküm fıkrasında belirtilmeyen, ancak gerekçe kısmında yer verilen taşınmazın 2 nci madde ya da 2/B alanında olduğu yönündeki belirlemenin kesin hüküm olarak değerlendirilmesinin de hukuken mümkün bulunmadığı, zira, kesin hükmün varlığı için, her iki davanın taraflarının dava sebeplerinin ve ilk davadaki hüküm fıkrası ile diğer davadaki talep sonucunun aynı olması gerektiği gibi; kesin hükümle bağlılığın, kural olarak hüküm fıkrasına münhasır olduğu ve gerekçeye sirayet etmediği; Hal böyle olunca; dava, tapu kaydının beyanlar hanesine 2/B şerhi verilmesine yönelik olduğuna ve taşınmazın 2 nci madde kapsamında veya 2/B alanında kalmadığı anlaşıldığına göre Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar dikkate alınarak taşınmazın 2/B ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğuna ilişkin şerh verilmesi yönündeki talebin de reddine karar verilmesi gerekirken" gerekçesiyle bölgeye ilişkin aynı nitelikteki ilamlarında davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin içtihat edildiği, her ne kadar Dairemizce bu nitelikteki dosyalara ilişkin direnme kararları verilmiş ise de, direnme kararlarının da Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulduğu, hal böyle olunca içtihatla açıklanan bölgenin hukuki durumuna göre, davaya konu taşınmazın 1942 yılında yapılan tahditte orman olduğu ve halen bu niteliğini koruduğu, hükmen tescile ilişkin mahkeme kararının kesin hüküm niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla Hukuk Genel Kurulu'nun ve Dairemizin bozma ilamları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL nin temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.