"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/287 Esas, 2017/141 Karar
DAVA TARİHİ : 09.07.2002
KARAR : Ret
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş olup, kararın davacı ... ve katılma yoluyla davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu Muğla ili Bodrum ilçesi Mazı köyünün orman kadastrosunun kısmen Gelinöldü, kısmen de Mazı serisi bazında yapıldığı, Gelinöldü Serisinin 01.12.1965 tarihinde, Mazı Serisinin 27.08.1966 tarihinde ilan edilerek kesinleştiği, devamında Mazı köyünde 17.07.1985 tarihinde 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2896 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulamasının başladığı, 3302 sayılı Kanun yürürlüğe girince çalışmanın bu kanun uyarınca devam ettiği ve 19.08.1987 tarihinde sonuçlandırılarak 30.10.1987 tarihinde ilan edilerek kesinleştiği, son olarak 6831 sayılı Kanun'un 4999 sayılı Kanunla değişik 9 uncu maddesine göre yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi işleminin 09.12.2011 tarihinde ilan edildiği, ayrıca Muğla ili Bodrum ilçesi Mazı köyü (Mahallesi) 167 ada 74 parsel sayılı 9.499,59 metrekarenin taşlık ve çalılık olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi sonrasında; 23.08.1992 tarihinde kesinleştiği, Muğla ili Bodrum ilçesi Mazı köyü (Mahallesi) 171 ada 60 parsel sayılı 2.645,22 metrekare taşınmazın 10.10.1991 tarihinde, senetsizden çamlık, taşlık ve delicelik olarak Hazine adına tespit edildiği, itiraz olmaması üzerine 23.07.1992 tarihinde kesinleştiği, Muğla ili Bodrum ilçesi Mazı köyü (Mahallesi) 171 ada 107 parsel sayılı 5.853,16 metrekare taşınmazın 10.10.1991 tarihinde, senetsizden çamlık, taşlık ve delicelik olarak Hazine adına tespit edildiği, itiraz olmaması üzerine 23.07.1992 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, Muğla ili Bodrum ilçesi Mazı köyü Yalı mevkii 167 ada 74 parselin eklemeli zilyetlikle 60 yılı aşkın bir zamandan beri davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufu altında olduğunu, dava konusu 171 ada 60 ve 107 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı 58, 59, 69 nolu parsellerin 1937 yılına ait 644 ve 645 tahrir nolu vergi kaydı ile ... kızı ... ... adına ve 642 tahrir nolu vergi kaydı ile İbrahim kızı ... ... adlarına kayıtlı olup, ... ...’ın soyadının tahrir yazımı sırasında kızlık soy ismi olan ... ... olarak yazıldığını, 642 tahrir nolu vergi kayıt maliki ... ...’ın vergi kayıt kapsamında kalan yerini 1940 yılında müvekkillerinin maliki evveli olan ... kızı ... ...’a bedeli mukabilinde satarak hak ve alakasını kestiğini, 60 ve 107 parsellerin çamlık, taşlık ve delicelik olduğu gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil gördüğünü, bu taşınmazların ormanla, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle hiçbir ilişiği olmayıp kültür arazisi vasfında bulunduğundan taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tescilini istemiş, davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, zilyetlik araştırması yapılması için ilamın bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince ilk kez bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına payları oranında tesciline karar verilmiş, kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli olmadığından usulüne göre hava fotoğrafları da incelenerek zilyetlik araştırması yapılması için İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince ikinci kez bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına payları oranında tesciline karar verilmiş, kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesince, bozma ilamında işaret edilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadığından zilyetlik araştırması yapılması için İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince üçüncü kez bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusu 167 ada 74 parsel açısından imar ihya işlemlerinin keşif tarihinden 35, 40 yıl öncesinde başlanıldığı ve dava tarihi itibariyle 5, 10 yıl kadar öncesinde kültür arazisne dönüştüğü, 171 ada 60 parsel açısından imar ihya işlemlerinin keşif tarihi itibariyle 20, 30 yıl öncesinde başlanıldığı ve halen devam edildiği, 171 ada 107 parsel açısından ise 25, 30 yıl öncesinde orman vasfını yitirdiği halen imar ihya işleminin devam ettiğinin beyan edildiği, dava konusu taşınmazların kadastro tespit tarihi olan 1975 yılından en az yıl yıl öncesinde emek ve masraf sarfı suretiyle imar ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirlmesi halinde iktisap koşullarının oluşacağı, ancak dosyaya sunulan bilirkişi raporları doğrultusunda taşınmazların belirtilen koşulları taşımadığı bu haliyle iktisabının mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı ... ve katılma yoluyla davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ... ve katılma yoluyla temyiz talebinde bulunan davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler ayrı ayrı kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
03.03.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.