Logo

8. Hukuk Dairesi2023/5709 E. 2024/2430 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mülhak vakfa ait taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğüne tahsis işleminin iptali davasında, vakıf evlatlarının dava açma ehliyetinin olup olmadığı ve tahsis işleminin vakfiye amacına uygunluğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Vakıf evlatlarının dava açma ehliyetleri bulunmakla birlikte, tahsis işleminin vakfiye amacına ve kanuna aykırı olmadığı, vakfın yönetim yetkisinin mütevelliye ait olduğu ve mütevellinin vakfın amacına uygun hareket ettiği gözetilerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1471 E., 2022/721 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen mülhak vakfa ait taşınmazın tahsis işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların davalı mülhak Sadrazam Amcazade Köprülü ... Paşa Bin Ağa Vakfının evlatları olduğunu, vakfa ait 1061 ada 76 parsel sayılı taşınmazın 1984 yılında mütevelli tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğüne bazı şartlar dahilinde müze olarak kullanılmak üzere tahsis edildiğini, ne var ki bu zamana kadar amacına uygun kullanılmadığını belirterek, tahsis edilen taşınmazın amacına uygun kullanılmadığının tespiti ile tahsis işleminin iptalini talep etmiştir.

Davalı mülhak vakıf vekili cevap dilekçesinde, mülhak vakfın idaresinin mütevelliye ait olduğunu, davacıların dava açma hakkının olmadığını, inşai dava açılabilecekken tespit davası açmakta hukuki yarar olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın restorasyonu yapıldıktan sonra tahsis amacına uygun olarak Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi olarak kullanıldığını, çeşitli projelere ev sahipliği yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davacı vakıf evlatlarının, vakfın amaçlarına uygun faaliyet göstermediğinden bahisle vakıf mütevellisi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğüne yapılan tahsisin iptalini talep edemeyeceği, davacının denetim makamı olan Vakıflar Genel Müdürlüğünü başvurması gerektiği, Vakıflar Genel Müdürlüğünün davacının iddiasına göre vakıf yöneticilerinin görevlerinden alınmaları veya zarar varsa tazminat davaları açabileceği anlaşıldığından davacının sıfat yokluğu nedeniyle HMK 114/1 - d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.

Davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; mülhak vakıflarda Vakıflar Kanunu'nun 6 ncı maddesine göre; vakıflar meclisi tarafından atanan yöneticiler eliyle yönetim ve temsilin gerçekleştirildiği, vakıf evladının vakıflar meclisince usulüne uygun atanmış yönetici (mütevelli) tarafından idare edilen vakıf adına böyle bir tespit ve iptal davası açma sıfatının bulunmadığı, ayrıca davacının galleye müstehak vakıf evladı olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı olmadığı gibi davaya konu medresenin de vakfın "akar" taşınmazı değil "hayrat" taşınmazı olduğu, bu nedenle davacının vakıf evladı olarak bu taşınmazın tahsisinin iptali sonrası kiraya verilmesinden elde edilecek gelirden intifa hakkı alma durumu söz konusu olamayacağından bu yönden de dava açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.04.2021 tarih ve 2019/176 Esas, 2021/3377 Karar sayılı ilamı; vakıf evladı olan davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğu, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiğine göre esas hakkında hüküm kurulması gerekirken istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Bozma sonrası Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama sonucu, "Davacı vakıf evladının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, dava konusu taşınmazın üst seviyede hadis eğitim ve öğretimi yapılmak/yaptırılmak üzere vakfedilmiş bir ihtisas medresesi olan Dar-ül Hadis (Hadis Medresesi) olduğu, 1984 yılında mütevelli tarafından Genel Müdürlüğe tahsisin yenilendiği, vakfediliş amacına uygun, kullanılma şartlarının bulunmadığı, taşınmazın hali hazırda çağdaş anlamda müze olarak kullanılmadığı, bununla beraber Genel Müdürlük tarafından benzer amaç ve ilmi çalışmalar için kullanıldığı, Vakıf mütevellisinin Genel Müdürlüğün hali hazır kullanım tarzına icazet verildiği, gerek vakıf mütevellisinin bu icazetinde ve gerekse Vakıflar Genel Müdürlüğünün kullanım tarzında vakıf amacına ve vakıflar kanununun 14,15,16. maddelerine aykırı bir yön bulunmadığı, Kanun uyarınca yönetim hak ve yetkisinin vakıf mütevellisinde bulunduğu, vakıf mütevellisinin vakfın amacına yahut kanuna aykırı bir tasarrufunun söz konusu olmadığı, nitekim yargılama aşamasında ... ve Vakıf tarafından dosyaya sunulan 02.03.2022 tarihli dilekçede Vakıf Mütevellisinin dava konusu taşınmazla ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğünün görüşü alınarak İstanbul Valiliği ve İstanbul Üniversitesiyle müşterek protokol yapılarak taşınmazın vakfiye amacına göre kullanılması için mütevelli ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün tasarrufta bulunduğu dolayısı ile vakıf taşınmazının yönetiminde vakfiyeye yahut kanuna aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf talebinin usulen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 uyarınca yeniden esas hakkında davanın reddine" karar verilmiştir.

Davacılar vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı verdiği temyiz dilekçesinde; dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler tekrar edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

Dava, mülhak vakıf taşınmazının tahsis işleminin iptaline ilişkindir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371'inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ:Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 346,90 TL'nin temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.