Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6064 E. 2024/4145 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacıların bazı parseller üzerindeki zilyetlik iddialarının kabul edilip tapu iptali ve tescili ile diğer parsellerin Hazine adına tespiti hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, önceki bozma kararındaki eksikliklerin giderilmemesi, Hazine ve köy tüzel kişiliğinin sıfatlarının hatalı belirtilmesi, bazı davacıların taleplerinin değerlendirilmemesi, kesinleşmiş kararlara rağmen aynı parseller hakkında yeniden yargılama yapılması, delillerin çelişkili olduğu halde yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesi, tapu kayıtlarının yeterince incelenmemesi, mera araştırması ve zilyetlik koşullarının tam olarak değerlendirilmemesi gibi nedenlerle bozma ilamına uyulmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2013/1 E., 2021/16 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı duruşmalı olarak davacılar ..., ... vekili, duruşmasız olarak davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.06.2024 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma için tayin edilen günde, davalı Hazine vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadı.

Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 12.06.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

Kadastro sırasında Bitlis ili Tatvan ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 169, 73, 214, 205, 181, 235, 172, 222, 241, 242, 149, 130, 102 ve 317 parsel sayılı, 15600, 228500, 174400, 58500, 1255100, 112900, 3009, 246600, 53000, 69300, 379600, 94700, 106400 ve 41200 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar mera vasfı ile köy orta malı olarak sınırlandırılmışlardır. İtirazları kadastro komisyonunca reddedilen davacı ..., tüm parseller hakkında tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, diğer davacı ... 214 parsel sayılı taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, ... ve ..., 317 parsel ile ilgili tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır.

İlk Derece Mahkemesince, dava dosyaları birleştirilerek, yapılan yargılama sonucunda, "davacı ...'nın 102,172,241,317,149,130 ve 222 nolu parseller ile ilgili davasından feragat ettiğinden feragat nedeni ile reddine, tespit gibi ... Köyü orta malı olarak sınırlandırılmasına, 235 ve 214 nolu parseller hakkındaki davasının reddine, tespit gibi ... Köyü orta malı olarak sınırlandırılmasına, 73,169,181 ve 205 nolu parseller hakkındaki davasının kabulüne, taşınmazın muris ...'nın veraset ilamına göre, mirasçıları adına tesciline, davacı ... ...'nun davasının kabulüne, 214 parselin (A) harfi ile işaretli 55.000 metrekarelik kısmın davacı adına tesciline, geri kalan kısmın tespit gibi ... Köyü orta malı olarak sınırlandırılmasına'' karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.10.1998 tarihli ve 1998/3488 Esas, 1998/3631 Karar sayılı ilamı ile, "davacının tapu kayıtlarının mahalline yeterli şekilde uygulanmadığı, belirtmelik tutanak ve eklerinin getirilmediği, komşu parsel dayanaklarının ve tutanaklarının getirilmediği, taşınmazın kime ait olduğu, yasalar gereğince Devlete ait olan yerlerden olup olmadığı hususlarının yeterince araştırılmadığı, mera araştırmasının usulüne uygun yapılmadığı, tespit bilirkişilerinin dinlenmediği, davacı tapu kaydına dayandığı halde talepten fazlaya hükmedildiği gerekçeleri ile kararın bozulmasına" karar verilmiştir.

Yine, aynı yerde bulunan, 62,68,80,66,167,210,213,219,236,237,240,246,263,265,286,290,324 ve 334 parsel sayılı 24.300, 33.600, 39.500, 13.000, 5000, 17800, 9500, 3000, 15.000, 30.000, 25.500, 6.000, 13.000, 5000, 59.500, 30.000, 40.000 ve 26.200 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmişlerdir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parseller tutanakları ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 68 ve 167 parsellerin Hazine adına, 62, 80, 166, 236, 237, 263, 265, 324, 334, 240, 246, 210, 213, 219, 286 ve 290 parsellerin ... miras şirketi adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı Hazineyi temsilen Mal Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (Kapatılan ) 16. Hukuk Dairesinin 20.05.1999 tarihli ve 1999/1923 Esas, 1999/1891 Karar sayılı ilamı ile; "davanın sınırının kesin olarak saptanıp belirlenmediği, toprak tevzi çalışmasından önce davacılar tarafından açılan davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/6 Esasına kaydedildiğinin anlaşıldığı, bu dosyanın usulüne uygun olarak Kadastro Mahkemesine devrinin sağlanması gerektiği halde bu yönde bir araştırma yapılmadığı, 240 numaralı parsele ilişkin 05.06.1973 tarihli ve 1973/143 Esas sayılı 240 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dosyanın kesin hüküm olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, Köy Tüzel Kişiliğinin davaya ilişkin beyanlarının alınması gerektiği ve karar başlığından gösterilmesi gerektiği halde gösterilmediği, davacı tarafın tapu ve vergi kaydına dayanmasına rağmen mahallinde yeterli şekilde uygulanmadığı, teknik bilirkişiye, kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmediği belirtilerek, eksik araştırma ve inceleme nedeni ile kararın bozulmasına" karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, yukarıda bahsi geçen dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda; "keşif sonucu bilirkişi tarafından sunulan rapor, dinlenen mahalli bilirkişi beyanları dikkate alındığında; dava konusu Bitlis ili Ahlat ilçesi ... Köyü 166, 169, 181, 219, 237, 286, 290 parsel sayılı taşınmazların mirasçılar tarafından 20 yılı aşkın süredir kullanılıp imar ve ve ihya edildiği, söz konusu parselleri belirtilen taşınmazların imar ve ihyasına ilişkin bu zamana kadar herhangi bir itirazın olmadığı, 214 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise her ne kadar mahalli bilirkişiler beyanlarında; taşınmazın bir kısmının 20 yılı aşkın süredir ... Koca tarafından ekilip biçildiğini, taşınmazın kullanımına herhangi bir itirazın olmadığı belirtilmiş ise de; mirasçıların kullandığını iddia ettiği ve bilirkişilere göstermiş olduğu fiili kullanım alanını, çevresinden ayıran herhangi bir doğal sınır bulunmadığı, bu nedenle söz konusu ... Koca'nın fiili kullanım alanı tam olarak belirlenemediği dolasıyla taşınmazın mirasçılar tarafından kullanımına ilişkin tereddüt oluştuğu, taşınmazın mirasçılar tarafından kullanımı ispat edilemediği, 73, 80, 246, 263, 265, 324 parsel sayılı taşınmazlar her ne kadar özel mülkiyete konu tarım arazisi ise de; söz konusu taşınmazların mirasçılar tarafından kullanımı bilirkişi raporu, mahalli bilirkişi beyanı ve dosya kapsamı dikkate alındığında tespit edilemediği, ayrıca dava konusu 2, 205, 210, 213, 235, 236, 240, 334, 214 nolu parseller bakımından ise dava konusu taşınmazlara ilişkin tutanaklar, bilirkişi raporu, mahalli bilirkişi beyanları dikkate alındığında; devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğu anlaşıldığı gerekçeleri ile, davacı tarafından açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, Bitlis ili, Ahlat ilçesi ... Köyü, 73, 80, 246, 263, 265, 324 parsellerin tespit gibi aynı miktar ve vasıflarla tespit gibi tesciline, 62, 205, 210, 213, 235, 236, 240, 334, 214 nolu parsellerin tespit gibi aynı miktar ve vasıflarla Hazine adına tespit gibi tesciline, 166,169, 181, 219, 237, 286, 290 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açtığı davanın kabulüne, bu taşınmazların tapulama tutanakları ve komisyon kararlarının iptali ile muris ... 'nın, 17.10.1945 tarihinde ölümü ile miras meselesi 10752000 pay kabul edilerek, hüküm yerinde gösterilen payları oranında tapuya tesciline" karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili ile davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Somut olayda; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Oysa ki, bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.

1) Şöyle ki; öncelikle, Mahkemece, her ne kadar, karar başlığında Hazine ''davacı'' sıfatı gösterilerek yazılmış ise de, tüm dosya kapsamına göre, Hazine ''davalı'' sıfatında, davalı olarak karar başlığında yazılı olan şahıslar ise ''davacı'' sıfatındadır. Yine, yargılama sırasında ... Köyü Tüzel Kişiliği adına köy muhtarlığı davaya katılmış ise de, önceki bozma ilamında da belirtilmesine rağmen, Köy Tüzel Kişiliği karar başlığında gösterilmemiştir.

Ayrıca, birleşen davacı, ... ... 214 parsel sayılı taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dava açmış olmasına ve bozma ilamından önceki hükümde bu kişinin davası hakkında kısmen kabul kararı verilmiş olmasına rağmen, eldeki davada bu kişinin davası hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.

2) Davacıların temyiz istemi 73, 80, 246, 263, 265, 214 ve 324 parsel sayılı taşınmazlara yöneliktir.

a-Davacıların 214 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, İlk Derece Mahkemesinin 1987/58 Esas, 1998/9 Karar sayılı kararı ile, davacıların 214 parsel sayılı taşınmaza ilişkin açılan davasının reddine karar verilmiş, ilgili kararı davacılar temyiz etmemiştir. O halde, 214 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili ret kararı davacılar yönünden kesinleştiğinden ve davacıların bu parseli temyiz etme ... bulunmadığından, davaların bu taşınmaz yönünden temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

b-Davacıların, 73, 80, 246, 263, 265 ve 324 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, İlk Derece Mahkemesince, 73, 80, 246, 263, 265, 324 parsel sayılı taşınmazların özel mülkiyete konu tarım arazisi olduğu, ancak, söz konusu taşınmazların mirasçılar tarafından kullanımının bilirkişi raporu, mahalli bilirkişi beyanı ve dosya kapsamı dikkate alındığında tespit edilemediği gerekçesi ile davanın bu taşınmazlar yönünden reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, dava konusu taşınmazlara ilişkin 1976 ve 2002 tarihlerinde yapılan keşiflerde, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar, dava konusu taşınmazların davacıların murisi ve ölümü ile davacıların kullanımında olduğundan bahsetmiş, Mahkemece hükme esas alınan beyanların yer aldığı 2017 tarihli keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ise, dava konusu taşınmazların davacının murisine ait olmadığını beyan etmişlerdir. Bu durumda, dava konusu parsellerin kullanımı hususunda beyanlar arasında çelişkiler olmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesince, uzun süren yargılama boyunca çeşitli tarihlerde yapılan keşifler ve keşiflerde alınan beyanlar dikkate alınmadan, sadece 2017 yılında yapılan keşifte alınan beyanların neden hükme esas alındığı kararın gerekçesinde açıklanmadan, taşınmazların kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği hususları her türlü tereddütten uzak olacak şekilde tespit edilmeden, Yargıtay denetimine imkan vermeyecek şekilde, kullanım olmadığından yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacılar, 25.03.1999 tarihli dilekçelerinde ve keşif sırasında alınan beyanlarında tapu kayıtlarına dayandıkları halde, 2017 tarihinde yapılan keşifte kayıtlar mahalline hiç uygulanmamış, neden uygulanamadığı konusunda açıklama yapılmamış, 1976 ve 2002 tarihlerinde yapılan keşiflerde ise denetime elverişli ve yeterli bir uygulama yapılmamıştır. Açıklanan tüm bu hususlar düşünülmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3) Davalı Hazine vekilinin temyiz istemi, İlk Derece Mahkemesince, kabul kararı verilen, 166, 169, 181, 219, 237, 286, 290 parsel sayılı taşınmazlara ilişkindir. Bahse konu taşınmazlar hakkında, Mahkemece, taşınmazların mirasçılar tarafından 20 yılı aşkın süredir kullanılıp imar ve ve ihya edildiği, imar ve ihyaya ilişkin bu zamana kadar herhangi bir itirazın olmadığı gerekçeleri ile kabul kararı verilmiş ise de, bozma ilamı gerekleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmeden karar verilmiştir. Şöyle ki; önceki tarihli bozma ilamında dava konusu taşınmazlara revizyon gören Hazine tapuları ve haritaları ile komşu taşınmazlara uygulanan kayıtların getirtilerek zeminde uygulanması gereğine değinilmesine ve ilgili belgeler dosya arasına alınmasına rağmen, dava konusu taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtlarının dayanağını oluşturan belirtmelik tutanakları ve belirtmelik haritaları, dağıtım cetvelleri ile komşu taşınmazlara kadastro tespiti sırasında uygulanan kayıtlar, önceki tarihlerde yapılan keşiflerde yetersiz uygulanmış, hükme esas alınan 2017 tarihli keşifte ise hiç uygulama yapılmamış, fen bilirkişisi tarafından tapu kayıtlarının haritaları ile kadastro paftaları çakıştırılmak suretiyle tapu kayıtlarının kapsamları belirlenmemiş, ayrıca bozma ilamında yöntemine uygun bir şekilde mera araştırması yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen bu hususta da yeterli araştırma yapılmamıştır.

Yine, Mahkemece, gerekçede, sadece davacıların kullanıma değer verilerek 166, 169, 181, 219, 237, 286, 290 parsel sayılı taşınmazların davacılar adına tesciline karar verilirken, söz konusu taşınmazların, sırası ile 13.000, 15.600, 1251100, 3000, 30.000, 59.500 ve 30.000 metrekare yüzölçümlerinde olduğu, 3402 sayılı Kanun' un 14 üncü maddesi uyarınca, aynı çalışma alanında, zilyetlik yoluyla belgesizden, sulu arazide 40, kuru arazide ise 100 dönüm taşınmaz edinilebileceği hususu da dikkate alınmamıştır. Ayrıca, önceki bozma ilamında da değinilen husus olan, davacıların, tapu kaydına dayandığı, davalı parsellerin tapu kapsamında kalan bölümlerinin adlarına tescilini talep ettiği ancak talepten fazlaya hükmedildiği hususu da, İlk Derece Mahkemesince, değerlendirilmeden aynı şekilde karar verilmiştir.

Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak ve bozma gerekleri yerine getirilmeden hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, temyize konu olan taşınmazların hep birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden, İlk Derece Mahkemesince öncelikle, temyize konu olan tüm taşınmazların, tespitlerine esas olan tapu kayıtlarının dayanağını oluşturan belirtmelik tutanakları ve belirtmelik haritaları, dağıtım cetvelleri, belirtmelik tutanaklarında uygulanan kayıtların bulunması halinde söz konusu kayıtların tesislerinden itibaren tüm tedavülleri getirtilmeli, taşınmazlara komşu tüm parsellere uygulanan kayıtlar, taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli memleket haritaları ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, elde edilen verilere göre taşınmazlara ilişkin toprak tevzi tapularının oluşum tarihinden ve (aktarılan dosyaya konu olan taşınmazlar için dava tarihinden) kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, yine, toprak tevzi tarihinde mera tahsisinin yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, yapılmış ise, mera tahsis kararı dosya arasına konulmalı, varsa tahsis edilen meranın kadim meradan karşılanıp karşılanmadığı üzerinde durulmalıdır.

Dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları, hayatta olmaları halinde belirtmelikte imzaları bulunan bilirkişiler, önceki keşiflere katılan ziraatçi bilirkişiler dışında üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden yapılacak keşifte, her bir taşınmaz başında dava konusu taşınmazlara revizyon gören Hazine tapuları tek tek yerel bilirkişi yardımı ve fen bilirkişisi eli ile uygulanmalı, fen bilirkişisinden, tapu kayıtlarının haritaları ile kadastro paftalarının haritalarının ölçekleri eşitlenerek ve zemine çakıştırılarak uygulanması istenmeli ve buna göre tapu kayıtlarının kapsamlarını gösterir krokili rapor alınmalı, tapu kayıtlarının haritalarının fenni sıhhatte uygun olmaması halinde sınırları itibariyle uygulanarak, tek tek kapsamları kroki de gösterilmeli, belirtmelik tutanağında uygulanan kayıtlar varsa bu kayıtlarda zemine uygulanarak aynı yöntemle kapsamları belirlenmeli; yerel bilirkişiler, tanıklar, tespit bilirkişileri ve hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinden, taşınmazların öncesinin ne olduğunu, kimden kime kaldığını, zilyetliğin ne zaman başladığını, kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığını, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanları komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazların tamamının veya bir kısmının zilyetlikle iktisap edinilebilecek yerlerden olup olmadıklarını, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliklerinin ne olduğunu, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadıklarını, meradan açılıp açılmadıklarını, meranın devamı niteliğinde olup olmadıklarını, mera ile tarafların zilyetliği altında bulunan bölümler arasında doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığını açıklayan, zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini somut verilerle ortaya koyan, taşınmazların birbirleriyle ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini açıklayan, önceki keşiflerde alınan ziraatçi bilirkişi raporlarının da değerlendirildiği, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ve yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye, hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi suretiyle, taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlettirilmeli; belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda taşınmazların Hazine'ye ait tapu kayıtları kapsamında kalmaları halinde tapu kayıtlarının oluştuğu tarihe kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği, tapu kayıtları kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümlerinin bulunması halinde davacı yararına tespit tarihinden geriye 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, özellikle, aynı çalışma alanında, zilyetlik yoluyla belgesizden, sulu arazide 40, kuru arazide ise 100 dönüm taşınmaz edinilebileceği dikkat alınmalı ve bu kapsamda lehine tescil hükmü kurulanların, çekişmeli taşınmazların bulundukları çalışma alanında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla belgesizden taşınmaz edinip edinmedikleri ve edinmişlerse miktarları ilgili yerlerden sorularak açıklığa kavuşturulmalı; bundan sonra gerektiğinde taraflara tercih hakları da hatırlatılmalı, tüm bunlardan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak ve hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden karar verilmesi usul ve kanuna uygun bulunmadığı gibi, kabule göre de; malik haneleri açık olan taşınmazlar hakkında da tespit gibi tescile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (2-a) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin 214 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz inceleme isteminin REDDİNE, yukarıda (1, 2-b, 3 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin 73, 80, 246, 263, 265 ve 324 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları ile davalı Hazine vekilinin 166, 169, 181, 219, 237, 286, 290 parsel sayılı taşınmazlara temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.