Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6631 E. 2025/2627 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaz üzerinde uzun yıllardır tarımsal faaliyet yapılmadığı, davalının zilyetlik iradesini ispatlayamadığı, taşınmazın imar planına alınmasından sonraki zilyetliğin geçerli olmadığı ve olağanüstü zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2527 E., 2023/2188 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/232 E., 2021/133 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede, 1972 yılında yapılan arazi kadastrosu, 21.02.1989 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B çalışması, 2010 yılında 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi ve Ek 4 üncü maddesi gereğince yapılan kadastro çalışması, 24.08.2016 tarihinde ilan edilen 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 9 uncu maddesi kapsamında yapılan fenni hataları düzeltme çalışması ve 07.02.2018 tarihinde ilan edilen 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışması bulunmakta olup, 07.02.2018 tarihinde ilan edilen kadastro çalışmasında dava konusu 147 ada 4 parsel, 2.696,60 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla davalı ... adına tespit edilmiş ve itirazsız kesinleşmiştir.

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... köyü 147 ada 4 parsel sayılı taşınmazın, son arazi kadastro çalışmasında senetsizden, imar - ihya ve zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak kesinleşen tespitini takiben davalı adına tapuya tescil edildiğini, yörede yapılan daha önceki arazi kadastrosunda orman olduğunu, özel mülkiyete konu olacak yerlerden olmadığını, kullanılmadığını, yasanın aradığı zilyetlik şartlarını taşımadığını, imar - ihya edilmediği gibi gerekçelerle tescil harici bırakıldığını, taşınmazların bu nitelikleriyle tespit ve tescil harici bırakılmasının ardından tespit öncesi hukuki sebeplere dayalı olarak hak düşürücü süreler içinde, zilyetlik, mülkiyet vd. iddialarla dava açılmamasının üzerinden 20 yıldan fazla süre geçtiğini, taşınmazın orman olma, özel mülkiyete konu edilmeyen yer olma, ihya edilmemiş olma ve kullanılmayan yer olma statüsünün hukuken kesinleştiğini, taşınmazların ilk arazi kadastro paftasında orman olan yerlerden olup zilyetliğe dayalı kazandırıcı zamanaşımıyla iktisap edilemeyeceğini, taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un aradığı zilyetlik şartlarını taşımadığı ve uzun yıllardır kullanılmadığı gibi yörede ekim dikim suretiyle ziraat ve kullanımın yaklaşık 30 yıldır terk edildiğini, fındıklıkların da terki halinde yabanileştiğini ve 5 yıl süresinde fındık verme özelliğini kaybettiğinin bilinen bir durum olup özel mülkiyete konu olmayan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek, orman muhafaza karakteri taşıdığından tapularının iptaline, belirlenecek niteliğiyle Hazine adına tesciline, vaki müdahalenin menine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kadastro çalışmalarına askı ilanından sonra 30 gün içinde itiraz edilmediğini, sonrasında da Asliye Hukuk Mahkemesinde de dava açılmadığını, taşınmazın kadimden beri tarım arazisi olarak kullanıldığını, yapılan kadastro çalışmalarının doğru olduğunu, taşınmazın kadimden beri satın alınan ... ...'in kullanımında iken sonrasında zilyetliğin devir alınmak suretiyle davalıya geçtiğini, taşınmazı davalının 10.07.2007 tarihinde haricen gayrimenkul satış ve zilyetlik devir sözleşmesi ile 150.000 TL'ye satın aldığını ve o tarihten beri zilyet olarak kullandığını, taşınmazın en az 50 yıldır ekme, biçme ve imar ihya ile kullanıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın %15'lik kısmı keşif esnasında ekili ise de bilirkişi raporunda belirtildiği üzere taşınmazın toprak yapısının bozulduğu, taşınmazda memleket haritaları ve hava fotoğrafları incelendiğinde en az 28 yıldır tarımsal faaliyet yapılmadığının belirtildiği, bu hali ile dava konusu taşınmazın uzun yıllardır tarımsal faaliyet gösterildiğine dair bir emareye rastlanılmadığı, taşınmazı komşularından ayıran fiili sınırların bulunmadığı, davalıların zilyetlik iradelerini ispat edemediği, 1972 tarihinde arazi kadastrosu yapılan taşınmazın tapulama harici bırakıldığı ve tapulamadan sonraki zilyetliğe taşınmazın imar planına alındığı tarihe kadar değer verilebileceği, ... mahallesi sınırlarının 29.07.1980 tasdikli ve 1/50.000 ölçekli istanbul metropoliten nazım imar planı kapsamında kaldığı, bu hali ile 1980 tarihli imar planına alınan taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 17/2. maddesi uyarınca Hukuk Genel Kurulunun 25.04.2001 tarihli ve 2001/20-390 Esas, 2001/396 Karar sayılı kararı uyarınca imar-ihya yoluyla zilyetlikle kazanılamayacağı, davalı adına yapılan kadastro tespitinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne; İstanbul ili ... ilçesi, ... mahallesi 147 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile kadastro tespitindeki diğer kayıt ve vasıflarla davacı Hazine adına tesciline, davalının taşınmaza vaki müdahalesinin men'ine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; mahallinde yapılan keşif ve sunulan bilirkişi raporuna göre taşınmazın 1990 yılından beri kullanılmadığının anlaşıldığı, taşınmazın büyük çoğunluğunun kısmen çalılık, ağaçlık ile kaplı olduğu bildirildiği, ... mahallesinde ilk arazi kadastrosu çalışmalarının 1972 yılında kesinleştiği ve taşınmazın 29.07.1980 tasdikli ve 1/50.000 ölçekli istanbul metropoliten nazım imar planı kapsamında kaldığı, bu halde 3402 sayılı Kanunu'nun 17/son maddesi gereğince olağanüstü zilyetlikle kazanım için süre koşulunun da gerçekleşmediği, yerel mahkemece taşınmazın niteliği nazara alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından; eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak karar verildiği, mahkemece müvekkilinin zilyetliğinin kazanımı hususunda karar verilmediği, taşınmazın 1989 da yapılıp 1991 de kesinleşen 2/B orman kadastrosunda da orman vasfında olmadığı, 1990 yılından bu güne kadar Hazine tarafından itiraz edilmediği, taşınmazın öncesinde ziraat arazisi olduğu, hiç bir zaman orman olmadığı, taşınmaz üzerinde 1940 yılından beri zilyetlik bulunduğu, zilyetliğin terk edilmediği ileri sürülerek temyiz yoluna başvurulmuştur.

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 345,55 TL'nin temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.