Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6676 E. 2024/2306 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu belirlenen parsellerin sınırlarına itiraz davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, uygulama kadastrosuna itiraz davalarında gerekli olan detaylı incelemeyi yapmadığı, yeterli teknik bilirkişi raporu almadığı, tesis ve uygulama kadastrosu arasındaki farklılıkların nedenlerini somut olarak ortaya koymadığı ve eksik araştırma ile denetime elverişli olmayan raporlara dayalı olarak karar verdiği gözetilerek, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1073 E., 2023/1393 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Nevşehir Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/32 E., 2023/15 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında, Nevşehir ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski 527 ada 20 parsel sayılı 320,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 877 ada 51 parsel numarasıyla 281,68 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski 527 ada 14 parsel sayılı 60,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, 877 ada 55 parsel numarasıyla 110,71 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında müvekkili olan davacıya ait Nevşehir ili ... ilçesi ...Mahallesi eski 527 ada 20 yeni 877 ada 51 parsel taşınmazın sınırının yanlış belirlendiğini ve yanlışlığın davalıya ait eski 527 ada 14 yeni 877 ada 55 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını, bu kapsamda taşınmazının yaklaşık 40,00 metrekare yüzölçümündeki kısmının davalıya ait taşınmaza dahil edildiğini ileri sürerek, taşınmazların uygulama kadastro tespitlerinin iptali ile iddialarına konu kısmın davacıya ait taşınmaza eklenmesini istemiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; " ...ihtilaflı taşınmazların birbirine komşu taşınmazlar olup her ikisinin üzerinde de yapılar bulunduğu, davalıya ait 877 ada 55 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki yapının bahçesiyle birlikte bir bütün olarak davalının mirasçıları tarafından kullanıldığının ve yine bu binanın tesis kadastrosundan önce de zeminde aynı yerinde durmakta olduğunun mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşıldığı, harita mühendisi bilirkişilerin 07.04.2023 tarihli bilirkişi raporunda da, dava konusu taşınmazların 1974 yılında yapılan tesis kadastrosunda üretilen 77 numaralı paftada yer aldıkları ve kadastro tespitinde geometrik durumlarının prizmatik yöntemle belirlendiği, taşınmazların yola cephesi olan sınırlarının prizmatik yöntemle ölçüldüğü ve buna göre ölçü krokisinde gösterildiği, yola cephesi bulunmayan sınırlarının ise ölçü değerinin bulunmadığı, ölçü değeri bulunmayan bu sınırların, ölçü değeri bulunan sınırlara göre ve bu sınırların mesafelerine göre birleştirildiği, dava konusu 527 ada 14 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün planimetre karnesinde planimetre okumalarına göre yapılan alan hesabının 87,50 metrekare olarak hesaplanmış olup hesap işleminin doğru olduğu, ancak tespit tutanağına bu miktarın hatalı olarak 60,00 metrekare olarak yazıldığı, bu taşınmazın ölçü krokisi ile paftası incelendiğinde planimetre ile ölçülen yüzölçümü ile sözü edilen yüz ölçümünün uyumlu olduğu, dava konusu 527 ada 20 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün hesap cetvelinde planimetre okumalarına göre yapılan alan hesabının 320,00 metrekare olarak hesaplanmış olup hesap işleminin doğru olduğu, 527 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu sırasında sınırlarının belirlenmesinde dava dosyasında mevcut olan rızaen taksim ve ifraz dilekçesinin dikkate alınmadığı ve buna göre sınırlarının kısmen hatalı olarak belirlendiği ve tesis kadastrosu sırasında taşınmaz üzerinde mevcut bulunan yapının parsel dışında bırakıldığı, 877 ada 51 (eski 527 ada 20) parsel sayılı taşınmazın, 877 ada 55 (eski 527 ada 14) parsel sayılı taşınmazın uygulama kadastrosu sonucu belirlenen ara sınırının tesis kadastrosu sınırlarıyla büyük ölçüde uyumlu olduğu ve zemindeki sabit sınırlarla tamamen örtüştüğü hususlarının belirtildiği, dolayısı ile uygulama kadastrosunda bir hata bulunmadığı... " gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli 877 ada 51 ve 51 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, "...İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve Kanuna uygun olduğu..." gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkindir.

Uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.

Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.

İlk Derece Mahkemesince amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin "Hgm-Geoportal" sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğraflarının Harita Genel Müdürlüğünden getirtilmeli, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgeler toplanmalı, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılmalıdır.

Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir.

Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişilerine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir.

Teknik bilirkişilerden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır.

Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişileri haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir.

Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı gözönünde bulundurulmalıdır.

Somut olaya gelince; İlk Derece Mahkemesince, yukarıda ayrıntıları ile açıklanan gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki; İlk Derece Mahkemesince, teknik bilirkişiden yukarıda açıklandığı şekilde denetime ve uyuşmazlığı çözmeye elverişli rapor alınmamış, bu kapsamda, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar tarafından, taşınmazların bildiklerinden beri sınırlarının değişmediği ve taşınmazların birbirlerinden "duvar" sınırı ile ayrıldıkları belirtildiği halde, teknik bilirkişi raporunda bu sınırın neresi olduğu harita üzerinde gösterilmediği gibi, tesis kadastrosu sırasında bu sınırın esas alınıp alınmadığı ölçü krokisi, tesis paftası gibi belgeler ile hava fotoğraflarından yararlanılmak sureti denetime elverişli şekilde tartışılıp değerlendirilmemiş; 07.04.2023 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, 1967, 1974 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesine göre, belirtilen tarihlerde uygulama kadastrosu sırasında belirtilen sınırın mevcut olduğu, tesis kadastrosu sırasında belirtilen sınırın ise mevcut olmadığı belirtilmekle birlikte, bu hususun ne şekilde belirlendiği, bir diğer ifade ile mevcut olduğu belirtilen sınırın hangi doğal ya da yapay unsurlar dikkate alınarak belirlendiği rapor içeriğinde açıklanmamış; yine taşınmazların uygulama ve tesis kadastro paftalarının çakıştırılması neticesinde elde edilen haritada, sınırların çakışmadığı ve önemli derecede farklılık arzettiği anlaşıldığı halde, sınır farklılıkların nedeni somut olarak ortaya konulmamış, tesis kadastrosu sırasında ne gibi bir hata yapıldığı, bu kapsamda sınırlandırma ya da tersimat gibi bir hata söz konusu ise bu hataların hangi verilerle tespit edildiğinin kesin olarak ortaya konulması gerektiği de düşünülmemiştir. Bu şekilde, eksik araştırma ve incelemeye ve ayrıca denetime elverişli bulunmayan raporlara dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, öncelikle çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosuna ait pafta haritası, ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokisi, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları ve temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları eksiksiz olarak getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip bilirkişilerin de dahil olduğu üç kişilik uzman bilirkişi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı, özellikle önceki keşiflere göre taşınmazların üzerinde ayrı yapılar bulunduğunun anlaşılmasına göre, ortak sınırın neresi olduğu, hangi yapının ne zaman ve kim tarafından yapıldığı ve ne zamandan beri kim tarafından kullanıldığı hususları sorularak varsa yerleri teknik bilirkişilere işaretlettirilmeli, ortak sınır olarak gösterilen kısım haritasında gösterilmeli, bu kısmın renkli fotoğrafları çekilerek rapora eklenmeli, uygulama kadastro tespitine aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri de dinlenerek aykırıkların giderilmesine çalışılmalı, uzman bilirkişi kurulundan ise yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı, taşınmazların tesis ve uygulama kadastrosu sınırlarının örtüşmemesi halinde sınır farklılıklarının nedeninin somut şekilde ortaya konulması istenilmeli, ayrıca çekişmeli taşınmazların ara sınırının hangi sınır tipinde belirlenmesi gerektiği, bu kapsamda tesis kadastrosu sırasında sınırlandırma ya da tersimat hatası gibi bir hata yapılıp yapılmadığı hususu üzerinde önemle durulmalı, hata mevcut ise bu hatanın hangi verilerle tespit edildiği denetime elverişli şekilde açıklanmalı, öte yandan uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı da gözönünde tutulmak suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.