Logo

8. Hukuk Dairesi2024/143 E. 2024/4898 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu orman parselleri içerisinde kalan dere ve yolların Hazine adına tescili talebiyle açılan davanın reddine ilişkin kararın temyizen incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılan yerler için Orman İdaresinin dava açma hakkı bulunduğu ve mahkemenin davanın esasını inceleyip karar vermesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Davanın reddine

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili

Taraflar arasında görülen orman parselleri arasında kalan dere ve yollar hakkında tescil istemine ilişkin yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 19.09.2023 tarihli ve 2021/12409 Esas, 2023/4485 Karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacı ... İdaresi vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... İdaresi vekili dava dilekçesinde; Kastamonu ili Abana ilçesine bağlı Merkez Bağlık, Çayırcık, Hacıveli ve ... Mahallelerinde 1990-1995 yıllarında 3402 sayılı Kadastro Kanununa (3402 sayılı Kanun) göre yapılan kadastro çalışmaları sonucunda kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kalan dere ve yolların devlet ormanı olarak Hazine adına tespitlerinin yapıldığını ancak kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kalan bu yerlerin hiçbir alan belirtilmeden orman sınırları dışında bırakılmış gibi tescile konu edilmediğini, bu şekilde arazi kadastro ekiplerinin orman kadastro sınırlarına aynen uyması gerekirken, buna uymayarak orman sınırlarını daralttıkları gerekçesiyle orman parselleri içinde kalan dere ve yolların orman vasfı ile tescillerini istemiştir.

Davalı Hazine cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince; "Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen dereler yollar ve çayların tabii sahibinin Hazine olup, bu yerlerin orman olduğu açıkça iddia ve ispat edilmedikçe Orman İdaresi adına tescilinin mümkün olmadığını, dere yol ve çayların ölçülmeyerek sadece kadastro paftasında gösterilmesinin mümkün olduğu, davacının talebinin hukuken ve fiilen uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine" dair karar verilmiş; hükme karşı, davacı ... İdaresi vekili tarafından eksik inceleme neticesinde verilen kararın bozulması talebiyle temyiz isteminde bulunulması üzerine, Dairemizin 19.09.2023 tarihli ve 2021/12409 Esas, 2023/4485 Karar ilamıyla onanmış olup, onama ilamına karşı davacı ... İdaresi vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

Dairemizce, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiş ise de, karar düzeltme aşamasında yapılan inceleme sonucu mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

3402 sayılı Kanun'un 5304 sayılı Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu (5304 sayılı Kanun) ile değişik 4 üncü maddesi gereğince yapılan orman kadastrosunda; aslında orman olan bir yer orman sayılmayarak (tespit tutanağı düzenlenmeyerek) orman parseli sınırlarının dışında bırakılmışsa, yapılan işlem 3402 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin 3 ve 5 inci fıkraları ile 6831 sayılı Kanun'un 15.01.2009 tarih ve 5831 sayılı Kanun ile değişik 7 nci maddesi gereğince orman kadastro işlemi olduğundan ve 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda bir kısım yerler orman kadastro harita ve tutanakları dışında bırakılarak orman sayılmaması halinde, Orman İdaresi aynı Kanun'un 11/1 inci maddesi gereğince altı aylık ilan süresi içinde o yerin orman sınırları içine alınması için kadastro mahkemesinde dava açma olanağı bulunduğu gibi, 3402 sayılı Kanun'un 4/3 üncü maddesi hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda da kısmi ilan süresi içinde, Orman İdaresi ya da Hazine tarafından kısmi ilanın yapıldığı tarihte kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyen yer hakkında orman kadastrosuna itiraz davası açılabilir. Sonradan kültür arazilerinin kadastrosu yapılırken bu yer ile ilgili malik hanesi açık bırakılarak tespit tutanağı düzenlenip kadastro mahkemesine gönderileceğinden mahkemece, tespit tutanağı, dava dosyası ile birleştirilerek davaya devam edilip orman kadastrosuna itiraz davasının karara bağlanması gerekir.

Yine, aslında orman olan bir yer, orman sayılmayarak orman parseli içine alınmamış ve tespit tutanağı düzenlenmemişse Orman İdaresi ve Hazine kısmi ilan tarihinden önce 3402 sayılı Kanun'un 7/4 üncü maddesi gereğince tespit tutanağı düzenlenmesini isteyebilir. Bu halde; kadastro ekibi o yer hakkında tespit tutanağı düzenlemek zorundadır. Kısmi ilan süresi içinde itiraz edilip tutanak düzenlettirilmemişse, daha sonra kültür arazilerinin kadastrosu yapılırken yine tutanak düzenlenebilir; herhangi bir nedenle tespit tutanağı düzenlenmemişse, yukarıda (a) bendinde açıklandığı gibi yapılan işlem orman kadastrosu olduğundan ve 6831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanun birlikte ve iç içe uygulandığından 6831 sayılı Kanun'un 11/1 inci maddesinde olduğu gibi, Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve Orman Genel Müdürlüğü, orman kadastro sınırları dışında (tespit harici) bırakılan taşınmazlar hakkında yine askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabilir. Bu durumda; mahkemece dava görev yönünden ret edilmeyip taraf delilleri toplanıp davanın esası ile ilgili hüküm kurulması gerekir.

Orman parsellerinin kısmi ilana çıkartıldığı tarihte, orman sınırları dışında bırakılan ancak daha sonra kültür arazisi olarak tespit tutanağı düzenlenip askı ilanına çıkartılan parseller hakkında, Orman Yönetimi ya da Hazine tarafından askı ilan süresi içinde yine orman savıyla kadastro mahkemesinde dava açılabileceği gibi başkaları tarafından açılmış davaya 3402 sayılı Kanun'un 26/D maddesi gereğince asli müdahil olarak katılıp orman iddiasında bulunabilir.

Aslında orman niteliğinde olan bir yer hakkında, kültür arazisi olarak tespit tutanağı düzenlenmiş ve askı ilan süresi içinde dava açılmayarak tespit tutanağı kesinleşmiş, tapu kaydı oluşmuşsa; yine aynı yönetimler tarafından genel mahkemelerde “devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer ya da orman” iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açılabilir ya da paftasında yol dere gibi vasıflarla tescil harici bırakılmışsa bu taşınmazların orman vasfı ile tescili istenebilir.

Somut olaya gelince; davacı ... İdaresi tarafından dava dilekçesi ekinde krokide taralı olarak gösterilen taşınmazların eski tarihli resmi belgelerde orman olarak gözüktüğü ve yörede 3402 sayılı Kanun gereğince orman kadastro çalışmaları yapılarak kesinleştiğini ve dava konusu taşınmazların tescil harici bırakıldığını ileri sürülerek dava açmıştır. Yörede 3402 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazlar orman sınırları dışında bırakıldığına ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından temyize konu orman kadastrosuna itiraz davası 3402 sayılı Kanun'un 11/1 ve 6831 sayılı Kanun'un 11/1 inci maddeleri uyarınca, asliye hukuk mahkemesinde 10 yıllık süre içerisinde açılıp taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescilini istendiğine göre, yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde bulundurularak Orman idaresi davasının esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Hal böyle olunca; Dairemizin onama kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Davacı ... İdaresi vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle, Dairemizin 19.09.2023 tarihli ve 2021/12409 Esas, 2023/4485 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

HUMK'un 442/1 maddesi gereğince aynı mahkeme ilamı ile ilgili bir defadan fazla karar düzeltme isteğinde bulunulamayacağından ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine,

16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.