"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2023/7 E., 2023/79 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı ve temyiz dilekçesinin reddine dair ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ilçesi çalışma alanında bulunan temyize konu 166 ada 199 parsel sayılı 3.176,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/2’şer hisseyle ... ve ... adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazın, paydaşı olduğu 166 ada 203 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğu iddiasıyla dava açmış; yargılama sırasında, çekişmeli taşınmazın müşterek muris ... ...’e aitken sağlığında paylaştırdığını ve kendi murisi ...’e verdiğini açıklamıştır.
Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi'nin bozma kararından sonra, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 166 ada 199 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 1/3’er hisseyle ..., ... ve ... adına tesciline karar verilmiş; hükmün, bir kısım davalı vekili tarafından temyiz edilmesi sonucunda, Daire'nin 07.02.2022 tarihli ve 2021/12977 Esas, 2022/797 Karar sayılı ilamı ile; "...Mahkemece, dava konusu taşınmazların öncesinde tarafların kök murisi ... ...'e ait olduğu, muris ... ... hayatta iken dava konusu Ordu ili Akkuş ilçesi ... Köyünde bulunan 166 ada 199 parsel sayılı taşınmazı oğlu ...'e temlik ederek zilyetliğini devrettiği, muris ... ... hayatta iken dahi bu parseli oğlu ...'ün kullandığı, bu parselin malikinin ... olarak köylülerce bilindiği, bu parselde ...'ün babasından gelen hakkının bulunmadığı gerekçesiyla taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmamıştır. Şöyle ki; kural olarak keşif esnasında yer göstermek suretiyle bilgi ve görgüsüne başvurulması gereken davacı tanıkları usule aykırı olarak 02.07.2014 tarihli yargılama oturumunda dinlenilmiş ve tanıkların beyanları arasında taşınmazların mevkileri hususunda çelişki oluştuğundan yeniden beyanları alınmış ise de anılan husus açıklığa kavuşturulamamıştır. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, mahallinde yeniden keşif icra edilerek, mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının taşınmaz başında dinlenilmesi suretiyle, çekişme ve temyiz konusu 166 ada 199 parselin davacıların yakın murisi ...'e sağlığında kök muris ... ... tarafından temliken verilip verilmediği hususu şüpheden uzak bir biçimde belirlenmeli; anılan taşınmaz davacıların yakın murisine temliken verilmemiş ise kök muris ... mirasçıları arasında geçerli bir taksim yapılıp yapılmadığı; taşınmazın, davacıların yakın murisi ...'ya temliken verildiği hususunun kanıtlanması durumunda ise, ... mirasçıları arasında geçerli bir taksimin bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmalı ve bundan sonra; davanın, elbirliği malikleri arasında görüldüğü, davacının dışında harcını yatırmak sureti ile usulüne uygun dava açmayan diğer mirasçılar adına pay verilmesinin doğru olmadığı da gözetilerek hüküm kurulmalıdır..." gereğine değinilmiştir. İlama karşı, davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine, Daire'nin 26.10.2022 tarihli ve 2022/4892 Esas, 2022/8519 Karar sayılı ilamı ile, davacının sair karar düzeltme düzeltme nedenleri reddedilerek, ''...davanın, elbirliği malikleri arasında görüldüğü, davacının dışında harcını yatırmak sureti ile usulüne uygun dava açmayan diğer mirasçılar adına pay verilmesinin doğru olmadığı ifadesine yer verilmesinin hatalı olduğu, dava konusu taşınmazın evveliyatında tarafların müşterek murisi ... ...’e ait olduğunun tarafların kabulünde olduğu, davacı ...'ün, müşterek muris ... ...’ün taşınmazı sağlığında kendi murisi ...’e verdiğini iddia ettiği ve taşınmazın adlarına tescilini istediği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 29/2. maddesine göre, bir mirasçının diğerlerinin muvafakati olmadan dava açabileceği ve yalnız başına davaya devam edebileceği, yine aynı Kanun’un 30/2. maddesine göre, dava açan mirasçının dışında başka mirasçıların da bulunduğu anlaşıldığı takdirde, hakim resen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmaz malın kimin adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlü olduğu, Ayrıca, mirasçılar arası pay devrinin mümkün olup, yargılama sırasında ...’ün diğer mirasçıları taşınmazın ... mirasçılarından ..., ... ve ... adlarına tesciline muvafakat ettikleri, hal böyle olunca, bozma kararında yer verilen 'davanın, elbirliği malikleri arasında görüldüğü, davacının dışında harcını yatırmak sureti ile usulüne uygun dava açmayan diğer mirasçılar adına pay verilmesinin doğru olmadığı' yönündeki ifadenin bozma gerekçesinden çıkartılması...'' gerektiğine değinilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde, keşifte uygulanan tapu kaydının 166 ada 199 parseli kapsamadığı anlaşıldığından zilyetlik ve taksim araştırması yapıldığı, alınan beyanlardan tarafların, dava konusu taşınmazın kök muris ... ...'den geldiği hususunda ihtilaflarının bulunmadığı, bununla birlikte dava konusu parseli kapsayan geçerli bir taksim olduğu hususunda da dinlenen tanık, mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişilerinin herhangi bir bilgilerinin olmadığı anlaşıldığından, taşınmazın kök muris ... ...'den kalan bir parsel olup, geçerli bir taksim görmediği anlaşıldığı gerekçeleri ile, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davacıların kök muris ... ...'den gelen hisseleri oranında davalarının kabulü ile buna göre 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 Sayılı Kanun) 30/2. maddesi gereği dava konusu Ordu ili Akkuş ilçesi ... mahallesinde kain 166 ada 199 parselin kadastro tespitinin iptali ile, parselin tamamı 60.480 hisse kabul edilerek; kök muris ... ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince, temyiz posta ve tebligat giderlerinin verilen kesin sürede yatırılmadığı gerekçesi ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, ek karar ve asıl karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin anlaşılması halinde muhtıra gönderilerek kararı veren mahkeme tarafından bir haftalık kesin süre içinde harç ve giderin tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Muhtırada gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı yatırılma merci, süresi ve ilgili giderler kalem kalem belirtilmelidir.
Kadastro Mahkemesince, davacı vekiline gönderilen muhtırada, gider avansı miktarı belirlenmesine rağmen, belirlenen miktar kalem kalem belirtilmediğinden, muhtıranın usulüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Bu itibarla; 10.01.2024 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve davacı vekilinin temyiz talebinin incelenmesine karar verilmiştir.
Esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyulduktan sonra, alınan beyanlardan tarafların, dava konusu taşınmazın kök muris ... ...'den geldiği hususunda ihtilaflarının bulunmadığı, bununla birlikte dava konusu parseli kapsayan geçerli bir taksim olduğu hususunda da dinlenen tanık, mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişilerinin herhangi bir bilgilerinin olmadığı anlaşıldığından, taşınmazın kök muris ... ...'den kalan bir parsel olduğu ve geçerli bir taksim görmediğinin anlaşıldığı gerekçeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi hükmü gereği kök muris ... ... verasetine göre taşınmazın tamamı kök muris ... ... mirasçıları adına hisseleri oranında tespit edilmesine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır.
Şöyle ki, Mahkemece, uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme sonrasında, dosya kapsamında yapılan tüm keşifler ve alınan beyanlara göre, mahkemenin ve tarafların da kabulünde olduğu üzere, dava konusu taşınmazın kök muris ... ...'den kaldığı sabit ise de, yine, alınan beyanlardan, taşınmazın, muris ... tarafından sağlığında herhangi bir şekilde davacı murisi ...'e temlik edilmediği gibi, gerek sağlığında gerekse, ölümünden sonra tüm mirasçılar arasında usulüne uygun şekilde taksim yapılmadığı ortadadır. O halde, bozma ilamı, karar düzeltme ilamı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi uyarınca, taşınmazın muris ...'nin tüm mirasçıları adına değil, kök muris ... ... mirasçısı ...'nın miras payı olan 1/3 payın ...'ün tüm mirasçıları adına, kalan payların da talepte bulunmayan mirasçılar adına pay verilemeyeceği göz önünde bulundurularak, tespit maliki olan davalılar adına eşit olacak şekilde tesciline karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tüm ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, HMK'nin Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
24.04.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.