Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1805 E. 2024/2866 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman tahdidinden kaynaklı tapu iptali ve tescil davasında verilen hükmün uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle istenen tavzih talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kesinleşen hükmün tavzih yoluyla değil, ancak yeni bir dava ile düzeltilebileceği ve tavzih talebinin hükmün sınırlarını değiştirmeyeceği gözetilerek, İlk Derece Mahkemesinin tavzih talebini reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Tavzih talebinin reddine

Taraflar arasındaki kesinleşen orman tahdidinden kaynaklı tapu iptali ve tescil davasında verilen ve kesinleşen hükmün tavzih edilmesinin istenilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesinin 03.11.2023 tarihli ek kararıyla, tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... İdaresi vekili dava dilekçesinde; Bursa ili ...ilçesi ... Köyü, Solucak mevkiinde bulunan 3832 nolu parselin tarla vasfı ile davalılar adına kayıtlı olduğunu, halbuki yerin bir kısmının kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığını, devlet ormanlarının kamu mülkü olup mülk edinilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle dava konusu taşınmazın orman olan kısmına davalıların müdahalesinin meni ile davalılar adına olan tapusunun iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda bilirkişisi krokisinde; (D) harfi ile gösterilen 33.748,40 m2, (E) harfi ile gösterilen 23.314,69 m2, (F) harfi ile gösterilen 24.127,85 m2 lik bölümlerin ifraz edilerek son parsel numaraları ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, (C) harfi ile gösterilen ve kırmızı ile taralı 12.120,78 m2 lik alanın 3302 sayılı 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (3302 sayılı Kanun)

gereği (2B) niteliği ile bu parselden ifraz edilerek aynı adanın son parsel numarası verilmek sureti ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümlerin (A) harfi ile gösterilen 152.124,45 m2 lik kısmı ile (B) harfi ile gösterilen 10.563,83 m2 lik kısımları) davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 04.02.2013 tarihli 2012/14978 Esas, 2013/740 Karar sayılı ilamı ile; yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak, taşınmazın (C) harfi ile işaretli bölümü (2/B) sahasında kaldığı ve Hazinenin de bir davası bulunmadığı halde, bu bölümünde tapu kaydının iptal edilmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 36/A maddesi gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı ancak bu hususların hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gerekçesiyle hükmün 2, 4, 5 ve 6 bentlerinin çıkartılarak, bunun yerine “6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik (6099 sayılı Kanun) ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7 inci maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar verilmiştir.

Davacı ... İdaresi vekili 03.06.2016 tarihli ve 01.07.2022 tarihli tavzih dilekçeleri ile; kesinleşen kararın uygulanmasının talep edildiği, Bursa Valiliği Kadastro Müdürlüğü tarafından hem Gemlik Tapu Müdürlüğüne verilen cevapta; 2006/265 Esas ve 2007/336 Karar nolu mahkeme kararında hükme esas teşkil eden 19.02.2007 tarihli bilirkişi raporunun yenileme parsel sınırları ile uyumsuz olduğu, bilirkişi raporunun bu şekli ile uygulanmasının mümkün olmadığı, 22.11.2012 tarihli ek bilirkişi raporunun ise yenileme koordinat ve sınırları ile uyumlu olduğu, 22.11.2012 tarihli ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması durumunda uygulanabileceğinin belirtildiği gerekçesiyle 22.11.2012 tarihli ek bilirkişi raporu doğrultusunda hükmün tavzih edilmesine karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2022 tarihli tavzih kararı ile; davacı vekilinin tavzih talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı temyiz yoluna gidilmemiş olduğundan 20.02.2023 tarihinde kararın 13.02.2023 tarihinde kesinleşmiş olduğuna dair şerhi verilmiştir.

Davacı ... İdaresi vekili 08.06.2023 tarihli tavzih dilekçesi ile; kesinleşen tavzihe ilişkin karar ile beraber karar ilamının Bursa Valiliği Kadastro Müdürlüğüne gönderildiğini, bu kez 8754613 sayılı Kadastro Müdürlüğü yazısı gereğince; hükme esas 22.11.2012 tarihli bilirkişi ek raporunun 4 nolu paragrafında 19.02.2007 tarihli rapora ekli kroki de (B) harfi ile belirtilen parselin kök 3832 parselin hudutları dışında tescilsiz alanda kaldığının ifade edilidği ve tescil dışında kalan (B) kısmının teknik olarak infazının yapılamadığı, bu konu hakkında ilgili Mahkemesinden yeniden tavzih kararına ihtiyaç duyulduğunun belirtildiğini, anılan yazı ile hükmün infazı açısından ilgili kısma ilişkin yeniden tavzih karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesi 03.11.2023 tarihli tavzih talebinin reddi kararı ile; 17.10.2023 tarihli harita mühendisi raporunda, davaya konu taşınmazın bulunduğu Bursa ili ...ilçesi ...Mahallesi 400 ada 3 parselin (eski 3832) yenileme sınırları dikkate alındığında (B) harfi ile gösterilen 10563,83 m²lik kısmın yenileme değerlendirmesi sonucunda taşınmazın sınırlarının dışında kaldığından karar vermeye yer olmadığının anlaşıldığı, 19.07.2022 tarihli tavzih kararında diğer hususların 22.11.2012 tarihli bilirkişi rapor ve krokisi ile örtüştüğü, sadece (B) kısmının taşınmazın sınırları dışında kaldığından bahsedilmesine rağmen bu kısımla ilgili alınan kararın örtüşmediği, (B) kısmı için ayrıca tescilsiz alanın tescili davası açılabileceği kanaatinin oluştuğu, 400 ada 3 parselin yenileme kadastrosu sonucu koordinatlara göre yüzölçümünün 212216,60 m² olduğu, yukarıdaki A+D+E+F kısımları alanları ile toplamda örtüştüğü yönünde görüş bildirildiği, harita mühendisi bilirkişisinden alınan raporda, 19.07.2022 tarihli tavzih kararında diğer hususların 22.11.2012 tarihli bilirkişi rapor ve krokisi ile örtüştüğü sadece (B) kısmının taşınmazın sınırları dışında kaldığından bahsedilmesine rağmen bu kısımla ilgili alınan kararın örtüşmediği, (B) kısmı için ayrıca tescilsiz alanın tescili davası açılabileceği kanaati oluştuğu yönünde görüş bildirildiği, "tavzihle hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." hükmü gereğince davacı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

Davacı ... İdaresi vekili temyiz dilekçesinde özetle; 08.11.2023 tarihinde mahkemece tavzih taleplerinin usul ve kanuna aykırı olarak reddine karar verildiğini, hükmün infazı açısından tavzih ile beraber düzeltilebilecek bir durum söz konusu iken, taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tavzih talebinin reddine dair kararın bozulmasını istemiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve Kanuna uygun olan 03.11.2023 tarihli tavzih talebinin reddine dair ek kararın ONANMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

7139 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,

24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.