Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2613 E. 2024/4114 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, 4721 sayılı TMK ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na dayanarak, zilyetliği yoluyla olağanüstü zamanaşımı ile taşınmazın mülkiyetinin kazanıldığının tespitini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların daha önce tapulama mahkemesi kararıyla orman sayılan yer olarak tescil dışı bırakıldığı ve bu kararın davacı için kesin hüküm teşkil ettiği gözetilerek, taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/206 E., 2024/243 K.

KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/18 E., 2023/106 K.

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713/1 inci maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 inci maddeleri gereğince zilyetlik yoluyla olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanıma ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede, 1966 yılında kesinleşmiş genel arazi kadastrosu, 2018 yılında başlanıp, 2020 yılında tamamlanan orman kadastro çalışmaları bulunmakta olup, dava konusu parseller 2018 yılında başlanan orman kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılmıştır.

2. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Bafra Yeşil Yazı ve ... Köylerinde çiftçilik yaptığını, kullanmış olduğu 364 ve 365 nolu parseller hakkında Bafra Tapulama mahkemesinin tapulama dışı bırakılmasına karar verildiğini, bu yerin mera orman vasfında olan bir yer yada hazine yeri olmadığını, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 2018 yılında yapılan kadastro çalışmasında da bu yerlerin Orman vasfına haiz olmayan yerler olarak kabul edildiğini, tapulama dışı bırakılan 364, 365 nolu parsellerin 18.000 m2 müvekkilin malik sıfatı ile zilyet olarak kullanıldığını, zilyetliği ve kullanımı da halen devam ettiğini, müvekkilinin bu yeri tarım arazisi olarak kullanarak bu yerde kavun, karpuz, sebze ve çeltik ektiğini, dava konusu yerin tapulama dışı bırakılalı 40 yıldan fazla olduğunu, müvekkilin 20 yıldan fazla bir süredir davasız ve aralıksız bu yeri malik sıfatıyla zilyet olduğunu, ... köyü Bafra yeşil yazı köyünden ayrılma olduğunu, dava konusu yerlerin öncesi Yeşil Yazı köyünün tapusunda gözüktüğünü, dava konusu Bafra Yeşil Yazı köyündeki tapulama dışı bırakılan 364, 365 nolu parselde 20 yıldan uzun zamandır davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyet olarak kullanmış olduğu 18.000 m2 yerin tapusunun müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 364 parselin Bafra Tapulama Mahkemesi'nin 10.4.1972 tarihli ve 1971/188 Esas, 1972/42 Karar sayılı kararıyla Orman Bakanlığı'nın 09.10.1970 tarihli belirtmesine karşı Danıştay'da dava açmayacaklarını beyan ettiklerinden ve Orman Bakanlığı belirtmelerinde dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun bildirildiğinden tapulama dışında bırakılmasına karar verildiğini, bu davada davacı ..., ... , ... , ... 'un davacı olduğunu davalı tarafın ise Bafra Orman İşletmesi olduğunu, söz konusu karar temyiz edilmediğinden 14.6.1972 tarihinde tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine kesinleştiğini, dava konusu 365 parsel Bafra Tapulama Mahkemesi'nin 9.2.1972 tarihli ve 1971/290 Esas, 1972/12 Karar sayılı kararıyla Orman Bakanlığı'nın 09.10.1970 tarihli ve 3054 sayılı karşılık yazısında orman sayılan alanlardan olduğu belirtildiğinden dava konusu taşınmazın tapulama dışında bırakılmasına karar verildiğini, bu davada davacının ... Duman, davalının ise Bafra Orman İşletmesi olduğunu, karar temyiz edilmediğinden 15.6.1972 tarihinde tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine kesinleştiğini, Tapulama Mahkemesi ilamının külli ya da cüzi halefiyet yolu ile davacı ile davalı ... İdaresi ve Hazine yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 235. maddesi bağlamında kesin hüküm ve güçlü delil niteliğinde olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine yönelik şartların hiçbirinin oluşmadığını, kazandırıcı zamanaşımına dayalı ekonomik amaca uygun zilyetlik şartları ve imar ihyaya ilişkin koşulların oluşmadığını, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla ve imar ihya yoluyla iktisaba elverişli olmadıklarını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... İdaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; orman olduğundan tespit dışı bırakılan bir yerin orman kadastrosu kesinleşinceye kadar orman sayıldığını, dava konusu taşınmaz yönünden denetime elverişli bir rapor alınması halinde taşınmazın öncesinin orman olduğu ve ormandan açılarak ziraate elverişli duruma dönüştürüldüğünün anlaşılacağını, dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek bir taşınmaz olmadığını, Tapulama Mahkemesi ilamının külli ya da cüzi halefiyet yolu ile davacı ile davalı ... İdaresi ve Hazine yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 235. maddesi bağlamında kesin hüküm niteliğinde olduğundan davanın kesin hükme dayanarak reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parsellere ilişkin eski tapu kayıtlarında maliye hazinesi adına tescilli bulunduklarını, tapu tescili bulunan taşınmazlar hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesi kapsamında olağanüstü kazandırıcı zaman aşımına dayanarak tescil talebinde bulunma imkanının olmadığını, bununla beraber Hazine adına tescilli taşınmazın kamu malı sayılarak özel hukuk hükümlerine göre kazanılamayacağını, taşınmazların orman ve orman sayılan yerlerden olduğu ile orman toprağı vasfı taşıdığına ilişkin kesinleşmiş Bafra Tapulama Mahkemesi kararının dikkate alınması gerektiğini, bu tür taşınmazların iktisap edilemeyeceği ve imar ihya konusu yapılamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

4. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça iddiasını ispatlar nitelikte hiçbir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığını, dava konusu edilen taşınmazın olağanüstü kazandırıcı zamanaşımına dayalı zilyetlik sebebiyle tescil edilebilecek taşınmazlardan olmaması halinde davanın reddedilmesi gerektiğini, müvekkili belediyeye husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu, davanın müvekkili belediye açısından husumet yokluğu sebebiyle de reddi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Dinlenen tanıklar ve mahalli bilirkişilerin davacının dava konusu taşınmazı ... 'dan satın aldığını beyan ettikleri, davacı ile ... arasında akdi halefiyet ilişkisi bulunduğu, keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarına göre eldeki bu davanın Bafra Tapulama Mahkemesinde görülen ve reddedilen bölüme yönelik olarak açıldığının anlaşıldığı, daha önce görülmüş Bafra Tapulama Mahkemesinin 1971/188 Esas, 1972/42 Karar ve Bafra Tapulama Mahkemesinin 1971/290 Esas, 1972/12 Karar sayılı ilamlarının dava açısından kesin hüküm niteliğinde olduğunu, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı ve aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanılmamış olmasının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-j gereği dava şartı olduğu gözetilerek yapılan yargılama sonucu davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, aynı bölgeye ilişkin Bafra Asliye Hukuk Mahkemelerinde devam eden davalardan verilen emsal mahiyetteki kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 06.12.2022 tarihli ve 2021/9137 Esas, 2022/9847 Karar sayılı ilamı ile; "Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya aykırıdır şöyle ki; 371 ve 372 parsel sayılı taşınmazlar Bafra Tapulama Mahkemesinin 1971/195 Esas ve 1973/82 Karar sayılı kararı ile orman oldukları gerekçesi ile tescil harici bırakılmış olup, işbu dosya davacısının çekişmeli taşınmazı, önceki malikinden satın aldığına ve akdi halefi olduğuna göre, Bafra Tapulama Mahkemesinin kararının davacıyı bağlayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edeceği hususu nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır." şeklinde karar verildiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; toplanan tüm deliller ve dinlenen tanıklar ile dava konusu yeri müvekkilin nizasız fasılasız 20 yıldan uzun zamandır malik sıfatıyla kullandığının açıkça belli olduğunu, Kanunun aramış olduğu bütün şartların gerçekleştiğini, daha önce yapılan kadastro çalışmasında olduğu gibi 2018 yılında da yapılan orman kadastrosu çalışması sonucunda dava konusu yerin orman sayılmayan yerlerden kabul edilerek tespit dışı bırakıldığını, daha önceden tapulama mahkemesi tarafından verilen kararın işbu dava açısından kesin hüküm teşkil edemeyeceğini, mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaları ile birebir emsalin diğer mahkeme kararına ilişkin olarak Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2022/5767 Esas, 2022/8432 Karar sayılı kararı ile “Mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de davacının dava dilekçesinde taşınmazın babasından kaldığını açıklamadığı ve eklemeli zilyetliğe dayanmadığı, sadece kendi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescil talebinde bulunduğu anlaşıldığında göre davacının babasının önceki tarihte açtığı ve reddedilen Bafra Tapulama Mahkemesinin 20.02.1976 tarihli ve 1975/38 Esas, 1976/14 Karar sayılı kararının davacı açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceğinin anlaşıldığını, bu nedenle mahkemece usulünce orman ve zilyetlik araştırması yapılarak ve davacının çekişmeli taşınmazda müstakil zilyetliğinin araştırılması gerektiğini ortaya koyduğunu," ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin Bafra Tapulama Mahkemesinin 1971/188 Esas, 1972/42 Karar ve Bafra Tapulama Mahkemesinin 1971/290 Esas, 1972/12 Karar sayılı kararları ile hükmen tescil harici bırakılmalarına karar verildiği, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerdeki başka bir tescil harici taşınmazın tescili talebiyle açılan ve eldeki davaya emsal nitelikteki Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.07.2023 tarihli ve 2023/692 Esas, 2023/4092 Karar sayılı sayılı kararında da belirtildiği üzere hükmen orman olarak tescil harici bırakılan taşınmazların zilyetlikle kazanılamayacak olmasına göre sonuç itibariyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nin 353/(1)-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; işbu dava ile birebir aynı konulu açmış olduğumuz pek çok davada birbirinden farklı pek çok Yargıtay kararı ortaya çıktığını, yıllardır hiçbir orman vasfı olmayan, tapu kayıtlarında ormana dair hiçbir kayıt bulunmayan tespit dışı bırakılmış taşınmazları zilyet olarak kullanan, buralarda imar- ihya yapan müvekkilleri için aynı konu ve yerde farklı Yargıtay kararlarının ortaya çıkmış olmasının hukuk sistemine olan güveni zedelediğini, Tapulama Mahkemesi'nin 1976 tarihli kararından sonra ormana ilişkin ilgili kurum tarafından işlem yapılmadığını, müvekkillerinin buraları imar-ihya ettiklerini, tapulama Mahkemesinde açılan davanın daha önce yapılan kadastro çalışmalarına karşı itiraz davası olduğunu, bu davanın ise fevkalade zamanaşımı ile İktisap davası olduğunu, dava konusu yeri müvekkilinin ... ’dan aldığını, Tapulama mahkemesine konu yer ile alınan bu yerin aynı yer olmadığını, müvekkilinin bu yeri Tapulama mahkemesi kararından sonraki bir dönemde ... ’dan alarak son 25-30 yıldır kullandığını, daha önceki davanın kesin hüküm teşkil etmemesi gerektiğini, her iki mahkemede açılan davaların talep sonuçlarının farklı olduğunu, konusu ve mahkemesi faklı olan bir davanın kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davalarının reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, mahkemenin dava konusu talebe ilişkin şartların oluşup oluşmadığına dair bilirkişi raporları ışığında karar vermesi gerekirken eksik ve hatalı inceleme sonucu red kararı vermesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, dosyada toplanan tüm deliller ve dinlenen tanıklar ile dava konusu yeri müvekkilinin nizasız fasılasız 20 yıldan uzun zamandır malik sıfatıyla kullandığının açıkça belli olduğunu, kanunun aramış olduğu bütün şartların gerçekleştiğini açıklayarak, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713/1 inci maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 inci maddeleri gereğince zilyetlik yoluyla olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanıma ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713/1 maddesi. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14, 17. maddeleri, 6831 Sayılı Orman Kanunu.

3. Değerlendirme

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.