Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4668 E. 2024/7911 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, taşınmazın kendisine satılması gerekirken usulsüz ihaleyle davalılara satıldığını iddia ederek tapu iptali ve tescil talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın satışına ilişkin açılan idari davada davanın reddine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, idarenin işleminin iptal edilmeden adli yargıda açılan tapu iptal ve tescil davasının görülemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3203 E., 2024/749 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2011/232 E., 2020/22 K.

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma talebinin değerden reddine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili Sancaktepe ilçesi Yenidoğan Mahallesi 1778 parsel sayılı 14.000,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın T.C. Başbakanlık ... tarafından usule ve yasaya aykırı yapılan ihale yoluyla diğer davalılar adına tescil edildiğini, müvekkili olan davacının taşınmazı harici satış sözleşmesi ile devraldığını, taşınmazın önceki zilyetlerle birlikte çekişmesiz ve kesintisiz kullanım süresinin 30 ila 50 yıl aralığında olduğunu, taşınmazın 05.06.1990 yılında kütüğe Hazine adına tescil edildiğini, 31.07.2002 tarihinde Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına bedelsiz devir ile tescil edilip daha sonrasında Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kapatılması ile TOKİ adına tahsis kaydı yapıldığını, taşınmazın TOKİ tarafından üçüncü kişilere ihale ile satıldığını, taşınmazın tapu işlem dosyasında evveliyatının 2/B olduğunu, 22.01.2002 tarihinde alınan Başbakanlık Konut Müsteşarlığı Konut Yüksek Kurul Kararı doğrultusunda konut amaçlı arsa üretim alanı olarak tespit edildiğini, işbu satışın kamu aleyhine mülkiyetin el değiştirmesi mahiyetinde olduğunu, 5831 sayılı ve 15.01.2009 tarihli Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanun'un ek madde ve diğer maddeleri gereği orman vasfını kaybetmiş arazilerin ilgililerine satışına ilişkin ön düzenlemeler yapan Kanun'un yürürlüğe girdiğini, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) belirtilen 2/B vasfında bulunan yerlerin öncelikli olarak kullanıcılarına satılması gerektiğinden eğer taşınmaz devredilmemiş olsa davacının 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (5831 sayılı Kanun) kapsamında taşınmazı kendi adına tespit ettirecekken bu yasal düzenlemeden faydalanamadığını, müvekkilinin dava konusu taşınmaz üzerinde nizasız ve fasılasız zilyet olduğunu, yıllardır emlak vergilerini ödediğini ve diğer mali yükümlülüklerini yerine getirdiğini, taşınmazın TOKİ tarafından tespit amacına ve de yasal düzenlemelere aykırı bir şekilde özel şahıslara ihale edildiğini, taşınmazın Maliye Hazinesi adına tescili durumunda hak sahipliği söz konusu olacağından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunu, TOKİ tarafından satış işlemi gerçekleştirilerek taşınmazın ..., ... ve ...'na satıldığını, satışın usulsüz olduğunu, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün taşınmazı tahsis amacına uygun kullanmadığını ileri sürerek, yasaya aykırı yapılan ihale yoluyla diğer davalılar adına oluşturulan tescilinin iptalini, taşınmazın Maliye adına ya da bu mümkün olmaz ise önceki malik TOKİ adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... dava konusu taşınmazın, davalı idare tarafından 4698 sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması Ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun (4698 sayılı Kanun) 3 üncü maddesi uyarınca konut amaçlı arsa üretim alanı olarak tespit edildiği, öncesinin Orman Kanunu'nun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğu, Hazine adına kayıtlı olan bu taşınmazın 17.12.2002 tarihinde Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'ne bu müdürlüğün lağvedilmesi neticesi yerine geçen TOKİ Başkanlığına 08/02/2005 tarihinde devredildiği ve usulüne uygun değer tespiti, ilan ve satış yoluyla 18.05.2009 tarihinde davalılara satılarak tapuda devir işlemlerinin yapıldığının anlaşılmakta olduğu, bu işlemlerin iptali için açılan dava İstanbul 8. İdare Mah. (öncesinde 2011/571 Esas) 2013/1019 Esas sırasında görüldüğü ve mahkemece verilen 11.05.2015 tarihli 2015/1195 sayılı karar ile davanın reddine karar verilerek bu kararın derecattan geçerek kesinleştiği, davacının, davasını bu taşınmazda zilyet olması ve taşınmazın öncesinin Orman Kanunu'nun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışarısına çıkartılan taşınmazın, öncelikle kendisine satışı yapılması gerektiği gerçekçesi ile TOKİ adına tescili talebi ile açmış olduğu, Orman Kanunu' nun 2/B maddesi uygulamasının, Hazine'nin fiilin orman niteliğini kaybettmiş taşınmazlar yönünden, kamu düzenini de gözeterek yaptığı bir işlem olduğu, Hazinenin dava konusu bu taşınmazda ise, diğer komşu parsellerle birlikte bir bütün olarak satış işlemine karar vermiş olduğu, satış işleminin usulünce ilan edilerek aleni - açık artırma yoluyla taşınmazın satıldığı, davacının bu işlemlere hiçbir aşamada müdahil olmadığı, taşınmazın satışından, meni müdahale davası açıldığında haberdar olduğu iddiasının, yapılan işlemlerin aleni olması nedeniyle kabul edilemeyeceği, kaldı ki, davacının, bu taşınmazda yalnızca işgalci konumunda olduğu, Hazinenin, bu özelliğe sahip arazilerin kadastrosu yapıldığında, zilyedi olarak kadastro tutanağının beyanlar hanesinde adı geçen kişilere bu taşınmazı satmak zorunda olmayıp, zaman zaman çıkan kanunlar çerçevesinde satış işlemi gerçekleşmekte olduğu, yoksa, öncesi orman olan ve orman niteliğini kaybettiği gerekçesi ile ancak Hazine adına orman sınırları çıkartılabilen bu taşınmaz, Hazineye ait bir taşınmaz olup, davacının zilyetlik iddiasını ancak, Hazine'ye karşı ileri sürebileceği, davalıların ise, usulüne uygun düzenlenmiş ihale sonucu bu taşınmazı satın almış oldukları, davacı, zilyetlik iddiasını ancak Hazine adına kayıtlı bir taşınmaz üzerinde ileri sürebilecek olup, taşınmazın, arsa üretimi amacıyla TOKİ'ye usulüne uygun bir şekilde devredilmiş, usulüne uygun ihale ile satılmşı olduğuş, bu nedenlerle, davacının zilyetlik iddiasına dayalı olarak açtığı bu davanın dinlenilemeyeceği ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "Davanın, zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dosya içerisinde mevcut tapu kaydına göre dava konusu İstanbul ili Sancaktepe ilçesi Yenidoğan mahallesi 1778 parsel sayılı 14.000,00 m2 mesahalı tarla vasıflı taşınmazın 18/05/2009 tarihli satış sonucu 1/4'er hisse ile ... ve ..., 1/2 hisse ile de ... adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, davaya konu taşınmazın ihale ile gerçek kişi davalılara satıldığı, ihalenin iptali için açılan davanın İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 2013/1019 Esas, 2015/1195 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği, kararın Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiği, keza İstanbul 8. İdare Mahkemesi nezdinde yapılan yargılamanın yenilenmesi talebi ile ilgili olarak İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 28/02/2023 tarih, 2022/3057 Esas 2023/481 Karar sayılı ilamı ile davacılar tarafından ileri sürülen gerekçelerin 2577 sayılı kanunun 53. maddesi hükmünde yer verilen istisnai haller arasında yer almaması karşısında yargılanmanın yenilenmesi isteminin reddine karar verildiği, verilen kararın Danıştay 13. Dairesinin 20/11/2023 tarih 2023/2488 Esas 2023/4897 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmakta olduğu, bu halde idarenin işlemi iptal edilmeden adli yargı yerinde açılan bu davanın görülmesi mümkün olmadığından yerel mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ..." gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.