Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4872 E. 2024/7319 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, 6292 sayılı Kanun gereğince yapılan taşınmaz satışının muvazaalı olduğunu iddia ederek tapu kaydının iptalini ve Hazine adına tescilini talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar ve konu aynı olan önceki davada kesin hüküm bulunduğu ve davalı Hazine'nin taşınmazın maliki olmadığı gözetilerek, davanın kesin hüküm ve pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/762 E., 2024/1051 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/313 E., 2021/63 K.

Taraflar arasındaki 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) gereğince yapılan satış sonucu oluşan tapu kaydının iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalılar ... ve ... yönünden kesin hüküm dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden, davalı Hazine yönünden ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi Battalgazi Mahallesi çalışma alanında bulunan 333 ada 8 parsel sayılı 228,36 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra, hükmen beyanlar hanesine taşınmazın 02.06.2001 tarihinden beri ...'nun fiili kullanımında olduğu şerhi yazılarak, Hazine adına tapuya tescil edilmiş, bilahare ise 04.11.2014 tarihinde davalı ... adına 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 Sayılı Kanun) sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) gereğince satış işleminden dolayı tapuda kayden intikal ettirilmiştir.

Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın müvekkillerinin fiili kullanımında bulunduğunu, davalı ... tarafından Sultanbeyli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kullanım kadastrosuna itiraz davası sonucunda davanın kabulüne karar verilerek, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verildiğini, ...'nun dava konusu taşınmazın müvekkillerine ait olduğunu bildiğinden, kötü niyetli olarak mal kaçırma kastıyla 2/B maddesi uyarınca kendisine verilen hakkı, yeğeni olan davalı ...'ya noterde muvazaalı olarak devrettiğini, ...'nın da taşınmazı 6292 sayılı Kanun uyarınca satın aldığını, zilyetlik şerhinin kaldırılması için açtıkları davanın reddedildiğini ileri sürerek, davalılar arasındaki devir sözleşmesinin muvazaalı olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine, ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın Hazine adına tesciline, taşınmazın beyanlar hanesine müvekkilleri lehine zilyetlik şerhi verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile diğer davalı arasında muvazaa anlamına gelebilecek bir ilişkinin bulunmadığını, iddianın dayanaksız olduğunu, tarafları ve konusu aynı olan davanın reddedildiğini ve kesin hüküm oluştuğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/115 Esas ve 2017/311 karar sayılı ilamında; davacının dosyamız davacıları olduğu, davalıların dosyamız davalıları ... ve ... olduğu, istemin davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin olduğu, davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği ve eldeki dava dosyası yönünden kesin hüküm teşkil ettiği; davalı Hazine yönünden ise dava konusu taşınmazda Hazinenin malik olmadığı ve taşınmazın davalıya 6292 sayılı Kanun kapsamında satıldığı" gerekçesiyle davanın davalılar ... ve ... yönünden kesin hüküm dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden, davalı Hazine yönünden ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "dava konusu taşınmazın verilen muvafakatnameye istinaden 04.11.2014 tarihinde 6292 sayılı Kanun kapsamında satışı yapılarak davalılardan ... adına tescil edildiği, davacılar ... ve ... tarafından 19.03.2015 tarihinde davalılar ... ve ... aleyhine kötü niyetli olduklarından bahisle İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2015/115 Esasına kayden davanın açıldığı, yargılama sonucu davanın reddine dair verilen kararın Dairemiz ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek 11.06.2019 tarihinde kesinleştiği, bu kez yine davacılar tarafından satış işleminin muvazaalı olduğundan bahisle işbu davanın açıldığı, buna göre inceleme konusu dava ile kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen davanın tarafları, konusu ve dava sebebinin aynı olduğunun anlaşıldığı, davalılar ... ve ... aleyhine açılan davada yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, davalı Hazineye karşı açılan davada ise kullanım şerhine yönelik davaların kayıt malikine karşı açılması gerekeceğinden Hazine'ye karşı açılan davada da pasif husumeti bulunmayacağından, yerel mahkemece pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmediği" belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL davacılar tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.