"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2180 E., 2024/1227 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2021/27 E., 2021/101 K.
Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Mersin ili Çamlıyayla ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2-(a) maddesi uyarınca 2021 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda davacı adına kayıtlı bulunan eski 3624 parsel sayılı 600 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 425 ada 162 parsel numarasıyla 568,39 m2 yüzölçümlü olarak, davalı adına kayıtlı bulunan eski 3147 parsel sayılı 3500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 425 ada 161 parsel numarasıyla 3.552,54 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı adına kayıtlı taşınmazın yüzölçümünün uygulama kadastrosu sonucu azaltıldığını ileri sürerek tespite itiraz davası açmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "...Dosyamız arasına alınan tüm bilgi ve belgeler birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde sonuç olarak; davacı ... hazinesinin 3402 sayılı yasanın 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz mahiyetindeki iş bu dosyası yönünden dava konusu taşınmazların dosyamız arasına alınan ilk tesis pafta haritası ve tapulama tutanaklarında sınırlarında sabit sınır yada sabit nokta kabul edilebilecek türden bir işaret bulunmadığı, yine taşınmazlar mahallinde yapılan keşifte de mülkiyeti davacı ... hazinesine ait 425 ada 162 parselinde tüm sınırları gezilip gözlemlendiğinde, gerek husumet yöneltilen ve gerekse civar parsellerle birlikte bütün vaziyette olduğu, iş bu 425 ada 162 parsel sayılı taşınmazı diğer komşu parsellerden ayıran zeminde kadimden beri mevcut doğal-yapay-fiziki bir sınırın bulunmadığı, taşınmazın civar parsellerle birlikte kadimden beri atıl vaziyette doğal vasfını koruduğu anlaşılmakla ilk tesis paftasına itibar olunarak yapılan bilirkişi inceleme ve değerlendirmesinde dava konusu ... Mahallesinde 1983 yılında 766 sayılı tapulama kanununa göre ilk tesis tapulama çalışmalarının yapıldığı, parsel kırık köşe noktalarının ölçümünün takeometrik ölçü yöntemi ile yapılarak 1/2.000 ölçeğinde ölçü değerlerine göre tersim edildiği, ilk tesis kadastrosunda düzenlenen 28 nolu tapulama paftasındaki parsel sınırını oluşturan çizgilerinin belirgin düzeyde olduğu ve dava konusu parsellerin tamamının parsel kırık köşe noktalarının takeometrik ölçülerinin mevcut olduğu, tapulama çalışmalarında dava konusu 3147 parsele komşu 3145 ila 3149 parsellerin ilk tesis tapulama tutanaklarında 756 nolu vergi kaydı tatbik olunmak suretiyle tespit olunduğu, dava konusu 3147 parsel sayılı taşınmazın ise iş bu vergi kaydının miktar fazlası olarak tespit olunarak planimetrik yöntemle yüzölçümlerinin hesaplandığı teknik bilirkişi raporlarından anlaşılmıştır. Bu itibarla 22/2-a güncelleme kadastrosu sonrası oluşan alanların ilk tesis kadastrosundan farklı olmasının sebebinin ilk tesis kadastrosunda yapılan takeometrik ölçü ve bu ölçülerin elle paftasına aktarılması ve bu aktarım işleminde alan hesabının pafta üzerine kaba bir hesap yöntemi olan planimetrik hesap yönteminin kullanılmasından kaynaklandığı, 22/2-a güncelleme kadastrosu ile kayıt miktar fazlasının dengeleme pilanına göre hesaplandığı, yapılan 22/2-a çalışmalarında bu hususun düzeltilerek yapılan tespitin doğru olduğu yönündeki teknik bilirkişi raporuna itibar olunarak.." gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu Mersin İli, Çamlıyayla İlçesi, ... Mahallesi, 425 ada 161 ve 162 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya aktarılmasına karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince; "...İlk derece mahkemesince tapu kayıtları, ilk tesis kadastro paftası, 22/a paftası ve ortofotolar getirtilerek mahallinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporu ile Mersin Kadastro Müdürlüğünce yapılan 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22-a çalışması sonucu oluşan parselin fiili kullanımı ve Mersin Kadastro Müdürlüğünce tanzim edilen İfraz beyannamesinin çakıştırılması sonucunda; Bilirkişiler tarafından hazırlanan 23/06/2021 tarihli raporda takometrik ölçü ve bu ölçülerin elle paftasına aktarılması, alan hesabının pafta üzerinden planimetrik hesap yöntemi kullanılarak elle hesaplanması ve bu ölçü ve hesap yöntemlerinin çok kaba olmasından kaynaklandığı, ayrıca taşınmazlar arasında sabit sınır olmaması, kayıt miktar fazlasının hesaplanması ile hesap yöntemi ile oluşturulan sınır olduğu, bu nedenlerle Kadastro Kanunu 22/A maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmasının doğru olduğu kanaatine varılarak, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan sebeplerle sonuç olarak ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda vicdani kanaatin oluştuğu, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, kararın dayandığı deliller ile kanuni sebepler ve gerekçe içeriğine göre, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı..." gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 inci maddesi gereği esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belge incelendiğinde varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, delillerin yanılgılı değerlendirilmesiyle hatalı karar verildiği anlaşılmaktadır. Uygulama kadastrosu tutanak evrakları ve ada raporunda çekişmeli taşınmazların arasındaki sınır sabit sınır olarak kabul edilmiş ve buna göre yüzölçüm hesaplanmıştır. Oysaki sabit sınır, 26361 sayılı Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde ".. Sabit sınır: Zeminde mevcut olup kadastro, tapulama, değişiklik belgeleri veya bilirkişi beyanlarına göre değişmediği belirlenen çekişmesiz sınırı,.." olarak tarif edilmiştir. Somut olayda davacı ... davalı taşınmaz arasında tesis kadastrosu tarihi itibariyle sabit kabul edilebilecek bir sınırın mevcut olmadığının anlaşılmış olması karşısında, teknik belgelerde de her hangi bir hatanın bulunmaması nedeniyle tesisteki sınırın geçerli sınır olarak kabul edilmesi suretiyle tesis sınırlarına dönülmesi gerekmektedir. Davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin istinaf isteminin esastan reddine dair kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.