Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5297 E. 2024/6370 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerindeki kullanım şerhinin güncellenmesi talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve kullanım şerhinin güncellenmesi için gerekli akdi veya irsi halefiyet delillerinin sunulmaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/812 E., 2024/957 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/138 E., 2021/303 K.

Taraflar arasındaki güncelleme tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

1987 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında Karabük ili Merkez içesi Kartaltepe Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişme konusu 918 ada 4 parsel numaralı 168 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine üzerindeki ahşap ev ile birlikte ...'nun zilyetliğinde olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiş; 2010 yılında yapılan güncelleme işlemi esnasında da yine aynı kişi adına şerh korunmuştur.

Davacı vekili; nizalı taşınmazın 1965 yılından müvekkilinin babası tarafından kullanılıp zilyetliğin müvekkili tarafından devam ettirildiği iddiası ile zilyetliğinin tespitini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince muhdesatın tespiti davası açılması hukuki yararın eldeki davada mevcut bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin istinaf istemi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; Mahkemece her ne kadar dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti davası olarak nitelendirilmiş ve iş bu davalarda bazı şartlar söz konusu olup bu yönden de eldeki davanın dinlenmesinde davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de somut olayda dava konusu taşınmazın 1987 yılında yapılan kadastro tespitinde davalı Hazine adına tespitinin yapılarak beyanlar hanesine ...'nun zilyetliğinde olduğu yönünde kullanıcı şerhi verildiği, 2010 yılında da 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan ve daha önce kullanıcı belirlemesi yapılan taşınmazlarda kullanıcı güncelleme çalışması yapılarak kullanıcı değişikliği yapılmadan yine ...'nun kullanıcı olarak yazıldığı, adı geçenin 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunu (6292 sayılı Kanun) kapsamında taşınmazı satın almak üzere idareye başvurduğu, ancak satış işlemlerinin henüz tamamlanmadığı ve taşınmazın halen Hazine adına kayıtlı olduğu, davacının taşınmazda fiili kullanımın kendisine ait olduğu iddiaları birlikte değerlendirildiğinde davanın muhdesatın aidiyetinin tespiti davası olmayıp kullanım kadastrosuna itiraz davası olduğu; somut olayda, davacı çekişmeli taşınmazın uzun yıllardır kendi kullanımında bulunduğu iddiasıyla dava açmış ise de kadastro tespitinin kesinleştiği 1987 tarihi ile dava tarihi olan 2012 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği için davacının kadastro tespitinden önceki nedenlere dayalı hak iddiası dinlenemeyeceği gibi, güncelleme işlemleriyle fiili kullanım şerhi sahiplerinde değişiklik yapılması, başka bir ifade ile beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin değiştirilebilmesi için davacı tarafından lehine kullanım şerhi verilmiş bulunan kişilerden taşınmazın kullanımının akdi ya da irsi halefiyet yoluyla devralındığının ispat edilmesi gerekmekte olup; davacı tarafından güncelleme listesinde ismi bulunan davalıdan satın aldığı ve irsi halefleri olduğu yönünde iddiada bulunulmadığı gibi, yargılama sırasında da böyle bir husus iddia ve ispat edilmediğinden davacının şerhe yönelik açılan davasının reddine karar verilmesi gerekmekte olup kararın sonucu itibari ile doğru olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davacı vekilince bu kez temyiz yoluna başvurulmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Davacının yatırmış olduğu 427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.