"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1439 E., 2023/1796 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/352 E., 2020/163 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde 2012-2015 yılları arasında boyacı olarak çalıştığını, son aylık ücretinin net 1.500,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin işverence haksız şekilde feshedildiğini, davalı işyerinde 07.00-20.00 saatleri arasında çalışma yapıldığını, iki haftada bir hafta tatili kullanıldığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmaya devam edildiğini, söz konusu çalışmaların karşılığının davalı tarafça ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının 14.07.2012-31.01.2014, 01.02.2014-06.12.2014, 10.11.2015-26.11.2015 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını, ikinci dönem çalışmasının devamsızlık sebebiyle müvekkili tarafından feshedildiğini, feshin haklı sebebe dayandığını, son dönem çalışmasının ise istifa ile sona erdiğini, davacının son ücretinin 1.350,00 TL olduğunu, davalı işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, davacının hem Türkiye'nin hem de Rusya'nın millî bayramlarında izin kullandığını, davacının ödenmeyen işçilik alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalıya ait işyerinde 2 yıl 5 ay 10 gün süreyle boyacı olarak çalıştığı, ikinci dönem çalışma yönünden iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği hususunun davalı tarafça ispatlanmadığı, son dönem çalışma yönünden ise tarih bulunmayan istifa dilekçesinin dikkate alınamasının mümkün olmadığı, bu sebeple davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı, dinî bayramların ilk günü ile yılbaşı dışındaki ulusal bayram ve genel tatiller ile iki haftada bir hafta tatillerinde çalıştığı, söz konusu çalışmalarının karşılığının ödendiğinin davalı tarafça ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacı asılın yemin beyanının dikkate alınmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin bildirmiş olduğu tanıkların istinabe yolu ile dinlenilmesine karar verilmesine rağmen talimat dönüşü beklenilmeksizin karar verildiğini, bu durumun savunma hakkının ihlali mahiyetinde olduğunu, davacının son dönem çalışmasının istifa ile sona ermesi nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının ücret miktarının hatalı tespit edildiğini, ıslaha karşı zamanaşımı def’i dikkate alınmaksızın karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tanıklarının istinabe yolu ile dinletilmek üzere konsolosluğa yazılan yazıya tanıkların Mahkemeye gelmemeleri nedeniyle dinlenemedikleri şeklinde cevap verildiği, bunun üzerine davalı vekilince 08.01.2019 tarihli celsede bir sonraki celse tanıklarını hazır edeceğini belirttiği, bir sonraki celsede ise "tanığımızı hazır edemiyoruz" şeklinde cevap vermiş olduğundan Mahkemece davalı tanıklarının dinlenmesinden bu beyan üzerine vazgeçilmesi yönünde ara karar kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, dosyaya bir istifa dilekçesi veya davacının iş sözleşmesini kendi isteğiyle sonlandırıldığına dair bir belge ya da işverenin haklı feshine ilişkin bir belge sunulmadığından İlk Derece Mahkemesince kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yapılan işin niteliği, tanık beyanları ve emsal ücret yazıları dikkate alındığında davacının kabul edilen ücret miktarının yerinde olduğu, davanın belirsiz alacak davası olması sebebiyle ıslah zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı tanıklarının beyanları ile davacı asılın yemin beyanının dikkate alınıp alınmadığı, iş sözleşmesinin sona erme şekli ve buna bağlı olarak davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, davacının ücretinin miktarı ile zamanaşımı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci maddesi, 137 ila 140 ve 225 ila 241 inci maddeleri, 243, 317 ve 319 uncu maddeleri ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
2. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36 ncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
3. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesi.
4. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 21 ve 32 nci maddeleri ile 120 nci maddesindeki atıf uyarınca hâlen yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
5. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Anayasa'nın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
2. 6100 sayılı Kanun'un "Hukuki dinlenilme hakkı" başlıklı 27 nci maddesi ile iddia ve savunma hakkı usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın açıklama ve ispat hakkını da içerdiği vurgulanmıştır.
3. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanır. Bu durum silahların eşitliği ilkesi olarak da ifade edilmektedir.
4. Hukuki dinlenilme hakkı ve silahların eşitliği ilkesi gereğince her iki tarafın eşit şekilde bilgi ve belge sunma, beyanda bulunma, açıklama yapma imkânının bulunması, tarafların yargılama süresince mahkeme nezdinde sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından eşitliğin gözetilmesi, taraflar arasındaki mücadelenin eşit silahlarla yürütülmesi ve iki tarafın delillerinin değerlendirilerek tartışılması adaletin görünür kılınmasını da sağlayacaktır.
5. Somut uyuşmazlıkta; davalı tarafça A.E. ve O.E. isimli tanıkların yurt dışında bulunmaları nedeniyle istinabe yöntemi ile dinlenmeleri talep edilmiş olup İlk Derece Mahkemesince uluslararası istinabeye ilişkin sürecin başlatıldığı görülmektedir. Ancak Mahkemece söz konusu tanıkların beyanları dosya kapsamına kazandırılmadan evvel dosya hesaplama yapılmak üzere bilirkişiye gönderilmiştir. Davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, salt davacı tanık beyanları ile hesaplama yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye gönderilmesinin hatalı olduğu, ayrıca işbu dosyaya bildirilen tanıkların beyanlarına ilişkin istinabe tutanaklarının Mahkemenin 2016/353 Esasına kayıtlı dava dosyasında bulunduğu, söz konusu evraklar da dikkate alınmak suretiyle dosyanın ek bilirkişi raporu aldırılmak üzere bilirkişiye yeniden gönderilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince 08.01.2019 tarihli ara karar ile bir kısım istinabe evrakları dosya kapsamına kazandırılmış ise de, söz konusu evrakların Mahkemenin 2016/350 Esas sayılı dosyasına kazandırılan istinabe evrakları olduğu, o dosyada dinlenilen davalı tanıklarının ise Ö.K. ve H.A. isimli farklı tanıklar oldukları anlaşılmaktadır. Hâl böyleyken Bölge Adliye Mahkemesince, "davalı tanıklarının istinabe yolu ile dinletilmek üzere konsolosluğa yazılan yazıya tanıkların mahkemeye gelmemeleri nedeniyle dinlenemedikleri şeklinde cevap verildiği, bunun üzerine davalı vekili 08.01.2019 tarihli celsede, bir sonraki celse tanıklarını hazır edeceğini belirttiği, bir sonraki celsede ise 'tanığımızı hazır edemiyoruz' şeklinde cevap vermiş olduğundan Mahkemece davalı tanıklarının dinlenmesinden bu beyan üzerine vazgeçilmesi yönünde ara karar kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebine itibar edilmediği görülmektedir. Hâlbuki, İlk Derece Mahkemesince davalı tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçilmesine dair herhangi bir ara karar verilmediği gibi davalı tanıklarının beyanları dikkate alınmaksızın hukuki dinlenilme (açıklama ve ispat hakkı) ihlal edilmek suretiyle eksik inceleme ile karar verildiği sabit olduğundan karar bozmayı gerektirmiştir.
6. Diğer yandan, talimat mahkemesi olan Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.01.2020 tarihli celsesinde davacı tarafça, "... Yapı San. Ve Tic. A.Ş.' de çalıştığıma, kendi rızam ile istifa etmediğime, işveren tarafından işten çıkarıldığıma, fazla mesai yaptığıma, fazla mesailerin ücreti ödenmediğine, hafta tatili ve genel tatillerde çalıştığıma, hafta tatili ve genel tatil çalışma ücretlerinin tarafıma ödenmediğine namusum, şerefim ve kutsal saydığım tüm değerler üzerine YEMİN EDERİM. Dedi. Devamla, ben kendi rızamla istifa etmedim, davalı şirket kendi rızam dışında ve benden habersiz beni işten çıkarmıştır, fazla mesai yaptığımız olurdu, fazla mesai ücretlerimizin yarısını verirlerdi kalan yarısını vermezlerdi, hafta tatili ve genel tatil günlerinde tam olarak mesai yapıyorduk, hafta tatili ücretimizi öderlerdi fakat genel tatil günleri ücretlerimizi ödemezlerdi. Ayrıca işten ayrılırken tarafıma kıdem tazminatı ödenmemiştir." şeklinde yemin beyanında bulunulduğu anlaşılmaktadır. İşçilik alacaklarının hesabında söz konusu beyan dikkate alınmaksızın karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.