"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2216 E., 2023/2262 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 29. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/138 E., 2023/414 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 03.02.2011-15.12.2014 tarihleri arasında davalılara ait Türkmenistan'da bulunan işyerinde ince işler kalfası olarak çalıştığını, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz feshedildiğini, davacının fazla çalışma yaptığını, dinî bayramların ilk günü hariç tüm ulusal bayram ve genel tatil günleri ile ayda iki hafta tatilinde çalıştığını, nitekim davalı tarafından Türkiye İş Kurumuna resmî olarak sunulan "çalışma şartları" başlıklı belgede de davacı işçinin pazartesi ve cumartesi dâhil haftanın 6 günü ve ayda iki pazar günü de ayrıca hem Türkiye hem de Türkmenistan dinî ve millî bayram ve tatillerinde çalışacağının kararlaştırıldığını, iş sözleşmesinin feshi üzerine davalı işveren tarafından içeriği okutulmadan bazı belgelerin imzalatıldığını, ödenmeyen iki aylık ücretini ve pasaportunu alabilmek için belgeleri imzalamak zorunda kaldığını, son ücretinin 2.500,00 USD olduğunu, barınma ve yemek yardımı yapıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı işçinin müvekkili Şirket bünyesinde yurt dışında çalıştığını, müvekkili Şirketin Türkmenistan kanunlarına tâbi olarak kurulduğunu ve Türkmenistan menşeili olduğunu, bu nedenle iş sözleşmesinden kaynaklanan talep konularının Türkmenistan hukukuna göre değerlendirilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen belgelerin taraflarına gönderilmediğini, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacının iş sözleşmesinin projenin sona ermesi sebebiyle sona erdiğini, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, hayatın olağan akışına uyarlı olmayan çalışma iddialarında bulunulduğunu, davacının son aylık ücretinin 2.500,00 USD olduğu iddiasının ve hizmet süresine ilişkin beyanının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkili Şirket nezdinde tahsil edilmemiş herhangi bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda Türkmenistan iş mevzuatının olaya uygulandığı, buna ilişkin bilirkişi raporu aldırıldığı, uyuşmazlığa uygulanan ilgili mevzuat hükmü uyarınca bir aylık ücreti üzerinden işten çıkış tazminatının hesaplandığı, yine Türkmenistan İş Kanunu'nun ilgili hükmünde öngörülen fesih bildirim süresinin tam kullandırılmadığı anlaşılmakla bilirkişi raporu ile hesaplanan iki aylık ücreti tutarında ihbar tazminatının ve usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca 18.07.2014-15.12.2014 dönemi için hesaplanan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alındığı, her ne kadar davalı tarafça zamanaşımı def'inde bulunulmuş ise de Türkmenistan iş hukukunda zamanaşımı müessesesinin bulunmadığı, dava tarihi itibarıyla Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinde düzenlenen bireysel iş anlaşmazlıklarının çözümü bakımından mahkemeye veya iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonuna başvurulması için öngörülen 3 aylık sürenin geçirildiğinin tespiti ile davacının iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren Türkiye'ye dönmesi nedeniyle bu haklarını nasıl kullanması gerektiğini ve yabancı hukukun uygulanmasına ilişkin şartları bilmesi beklenemeyeceğinden bu sürenin kendisine tanınmasının uygun görüldüğü gerekçesiyle bilirkişi raporu ve davacı vekilinin talebi doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; Türkmenistan İş Kanunu'nda dava açımı için 3 aylık hak düşürücü süre öngörüldüğünü, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının müvekkili Şirket nezdinde çalışmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, fesih olgusunun davacı tarafça ispat edilemediğini, alacak hesabına esas ücret tespitinde brütleştirmenin hatalı yapıldığını, davacının ücretinin ve hizmet süresinin hatalı tespit edildiğini, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edildiği hususu göz önünde bulundurulmaksızın kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu, kıdem tazminatının USD üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğunu, müvekkili Şirket aleyhine dava açan tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, işçilik alacaklarına %30 oranında uygulanan indirim oranının az olduğunu, davacının talep konusu alacaklara hak kazanamadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Dairenin kaldırma kararı sonrasında Türkmenistan İş Kanunu dosya arasına alınarak davacının talebine konu alacaklar yönünden tek tek değerlendirme yapılarak Türkmenistan İş Kanunu'na, usuli kazanılmış haklar ve yine davacı tarafın ıslahı ile bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, Mahkemece talebe konu işçilik alacaklarının Türkmenistan İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesinin yerinde olduğu, dosyada mevcut Türkmenistan İş Kanunu'nun iş anlaşmazlığının çözülmesi için başvuru sürelerini düzenleyen 382 nci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü bendinde, mahkemeye başvuru süresinin "...diğer anlaşmazlıklarında çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle 3 ay..." olarak belirlendiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davacının iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren Türkiye'ye dönmesi nedeniyle bu haklarını nasıl kullanması gerektiğini ve yabancı hukukun uygulanmasına ilişkin şartları bilmesi beklenemeyeceğinden bu sürenin geçmiş olmasının sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu maddede düzenlenen sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu ve dava tarihi itibarıyla da 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle ret kararı verilmesinin kanuna açıkça aykırı olduğunu, kaldı ki davalıların ilk istinaf başvurularında dava açma süresi, başvuru süresi veya zamanaşımı yönünden herhangi bir talepleri olmadığını, Türkmenistan İş Kanunu'nda zamanaşımı kavramının bulunmadığını, hak düşürücü süre yönünden dar ve hukuka aykırı yorum yapıldığını, işveren tarafından çalışma dönemi ve sonrasında hiçbir şekilde Türkmenistan hukuku hükümlerinin uygulanmadığını, işverenin imtiyazlı hukuk uygulama çabası içerisinde olduğunu, müvekkili aleyhine vekâlet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.
..."
3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
4. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 40 ve 44 üncü maddeleri.
5. Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıda yer alan (4) ve (5) numaralı paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin, davalılar nezdinde yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya içeriğine göre davalılar süresinde verdikleri cevap dilekçelerinde, uyuşmazlığa çalışılan ülke iş mevzuatının uygulanması gerektiğini beyan etmişlerdir.
3. Kararın İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında yer verilen 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrası Dairemizce, davanın esasına girilinceye kadar tarafların hukuk seçimi yapmasının ya da değiştirmesinin mümkün olduğu şeklinde değerlendirilmiştir. Davanın esasına girilinceye kadar ifadesinden anlaşılması gereken ise cevap dilekçesinde bu konuda bir itiraz ileri sürülmemiş ya da en geç ön inceleme aşamasında uygulanacak hukuk konusunda anlaşılmış olmasıdır. Bu bağlamda davacı tarafın, davalılarca istinaf dilekçesinde hukuk seçiminin değiştirildiği yönündeki temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
4. Diğer taraftan yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın reddine karar verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
5. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece davanın Türkmenistan İş Kanunu'nun ilgili hükmü uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli ise de dava tarihinin 18.07.2019 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi hakkaniyete aykırıdır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B) bendinin üçüncü alt bendinde yer alan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 56.825,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine, "Davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına," ibaresinin yazılması,
Hüküm fıkrasının (B) bendinin beşinci alt bendindeki "Davalı tarafından yapılan 590,05 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine, "Davalı tarafından yapılan 590,05 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.