"İçtihat Metni"
I. BAŞVURU
Başvurucu vekili dilekçesinde; müvekkili ... ... ve diğer 39 müvekkili tarafından iş sözleşmelerinin feshi üzerine ... ve Satış Limited Şirketi (... Şirketi) aleyhine işe iade davası açıldığını, ilk derece mahkemelerinde görülen davalarda verilen kararların istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin bir kısım Daireleri tarafından verilen işe iade yönündeki hükümlerin kesinleştiğini, aynı dönemde başka çalışanlar tarafından açılan davalarda da işe iade kararlarının kesinleştiğini, ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinde istinaf incelemesi yapılan işe iade davasında Dairenin gerekçe belirtmeden işe iade talebinin reddine karar verdiğini, emsal kararlar da sunulmasına rağmen çelişkili karar verdiğini, İlk Derece Mahkemesinin işe iade gerekçesine neden katılmadığını açıklamadığını, yargılamada açık ve bariz takdir hatası olduğunu, kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle emsal kararlar da sunularak maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunulduğunu; ancak Dairece taleplerinin reddedildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 28.06.2024 tarihli ve 2024/25 Esas sayılı kararı ile; ... Şirketinde çalışan davacı işçilerin iş sözleşmelerinin, Çalışanlar İçin Satın Alma Planı'nda (...) yer alan kuralların ihlal edilerek kendilerine tanınan indirimli ürün alma hakkı sayısını aşacak şekilde işlem yaptıkları gerekçesiyle işverence 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 18 inci maddesi gereğince feshedildiği, açılan işe iade davaları sonucunda verilen kararların istinaf incelemesinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26, 27, 30, 31 ve 51. Hukuk Daireleri tarafından işe iade yönünde kesin olarak karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince ise feshin geçerli sebebe dayandığı belirtilerek işe iade talebinin reddine kesin olmak üzere karar verildiği ve bu şekilde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 08.02.2024 tarihli ve 2023/2024 Esas, 2024/176 Karar sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26, 27, 30, 31 ve 51. Hukuk Daireleri kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu, Başkanlar Kurulu tarafından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26, 27, 30, 31 ve 51. Hukuk Daireleri görüşünün benimsendiği belirtilerek uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 08.02.2024 Tarihli ve 2023/2024 Esas, 2024/176 Karar Sayılı Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ... Şirketinde çalışan davacı işçinin açtığı işe iade davasında İlk Derece Mahkemesince; davalı Şirket tarafından davacının iş sözleşmesinin, çalışanlarının kendilerine ürün almak istediklerinde ...'nin bulunduğu ve yapılan denetimlerde davacı işçi ve diğer çalışanlar tarafından bu hususun ihlal edilerek Şirketin büyük bir zarara uğratıldığı gerekçesi ile feshedildiği, davacının savunmasının da alındığı; ancak savunma alındıktan sonra herhangi bir süre verilerek davranışlarını tekrar edip etmediği takip edilmeden doğrudan fesih yoluna gidildiği, davranış nedeniyle feshin ancak sözleşmeyi sona erdirmeye oranla daha hafif bir çare söz konusu olmadığında gerekli olabileceği, ölçülülük ilkesi gereği sözleşmesinin feshi dışında başka diğer koşulların da değerlendirilmesi ve feshin en son çare olarak yapılması gerektiği, davacının çalıştığı süre zarfında başkaca bir olumsuz durumu nedeniyle uyarı aldığına dair dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı, davacının çalışma süresi, eğitim durumu, davalı Şirketteki hizmet süresi ve mevcut nitelikleri itibarıyla istihdamına yönelik bir çaba harcanmadığı; buna göre davaya konu iş sözleşmesinin feshinin ölçülülük ilkesine, feshin son çare olması ilkesine uygun olmadığı ve geçersiz olduğu gerekçesiyle davacının işe iadesine karar verildiği; kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde, her ne kadar davacı taraf savunmasında ürünleri arkadaşı için aldığını ve ne amaçla aldığını bilmediğini belirtse de davacının 11.01.2022-01.02.2022 tarihleri arasında davalıya ait toplam 8 adet cep telefonunu, arkadaş indirimi hakkından yararlanarak, tekrar satışı söz konusu olacak şekilde, telefon bayisine satışını yapması güven sarsıcı nitelikte olup iş ilişkisinin güven temelli olması karşısında işverenden davacı ile çalışmasının beklenemeyeceği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 12.12.2023 Tarihli ve 2023/2178 Esas, 2023/2302 Karar Sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ... Şirketinde çalışan davacı işçinin açtığı işe iade davasında İlk Derece Mahkemesince; ölçülülük ilkesi gereği sözleşmesinin feshi dışında başka diğer koşullarında değerlendirilmesi gerektiği, uyarı, kınama, aylıktan kesme gibi disiplin işlemlerinin uygulanabileceği ve feshin en son çare olarak yapılması gerektiği, davacının çalıştığı süre zarfında başkaca bir olumsuz durumu nedeniyle uyarı aldığına dair dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı, davacının çalışma süresi, eğitim durumu, davalı Şirketteki hizmet süresi ve mevcut nitelikleri itibariyle istihdamına yönelik bir çaba harcanmadığı buna göre davaya konu iş sözleşmesinin feshinin, ölçülülük ilkesine, feshin son çare olması ilkesine uygun olmadığı gerekçesiyle davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verildiği, kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde, davacının savunmasının alınması üzerine doğrudan fesih yoluna gidildiği, ölçülülük ilkesi gereği sözleşmesinin feshi dışında başka diğer koşullarında değerlendirilmesi uyarı, kınama, aylıktan kesme gibi disiplin işlemlerinin uygulanabileceği ve feshin en son çare olarak yapılması gerektiği, davacının çalıştığı süre boyunca başkaca bir olumsuz durumu nedeniyle uyarı aldığına dair dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı, davacının çalışma süresi, eğitim durumu, davalı şirketteki hizmet süresi ve mevcut nitelikleri itibariyle istihdamına yönelik bir çaba harcanmadığı, feshin ölçülülük ve son çare olması ilkesine uygun olmadığı ve geçersiz olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 2023/2179 Esas, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 2023/2113 Esas, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 2023/2105, 2106, 2107 Esas, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2023/2129 Esas, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 51. Hukuk Dairesinin 2023/1614, 1615, 1616, 1618, 1619, 1620 Esas Sayılı Kararları
Yukarıda esas numarası verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında; davacının iş sözleşmesinin feshine dayanak yapılan işçi davranışının ... talimatının ihlal edilmesi olarak belirtilmesine karşın söz konusu kurallara ilişkin davacı çalışan imzasına tebliğ edilmiş bir kayıt bulunmadığı, işverenin indirimli satış için sağladığı limitin aşılıp aşılmadığına yönelik bir denetim mekanizması, limitin üstünde satışı engelleyecek bir sistem oluşturmadığı, işveren feshinin ölçülü olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle işverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında, davalı ... Şirketi tarafından yapılan fesihlerin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı ve buna göre işe iade kararı verilip verilemeyeceği konularında içtihat aykırılığı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
B. İlgili Hukuk
1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan düzenlemeye göre; “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
3. 4857 sayılı Kanun'un 18, 19, 20 ve 21 inci maddeleri.
C. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine dayanan taleplerle ilgili olarak dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verdiği sırada, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda veya ne şekilde giderilmesi gerektiğine yönelik görüş bildirip bildiremeyeceği ele alınmalıdır. İlgili hükümde, uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak istenmesi üzerine bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun kendi aralarında toplanacakları ve kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini isteyecekleri düzenlenmiştir. Kanun'daki "kendi görüşleri" ifadesinden anlaşılması gereken husus, başkanlar kurulunun bölge adliye mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığı yönündeki görüşüdür. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir. Keza ilgili daire uyuşmazlığı, mutlaka uyuşmazlık konusu daire kararları çerçevesinde ele alıp gidermek zorunda değildir. Gerektiği takdirde uyuşmazlığı, bölge adliye mahkemesi kararlarında belirtilen gerekçelerden farklı gerekçe ile de giderebilir. Buna göre Başkanlar kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırı olduğu gibi yargısal bir faaliyette bulunulması anlamına geleceğinden yerinde de değildir. Somut olayda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca daire kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda giderilmesi gerektiğinin belirtilmesi isabetsiz olup eleştirilmiştir.
2. 5235 sayılı Kanun ile bu Kanun'da sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.
3. İlk bakışta, yukarıda özetlerine yer verilen başvuru konusu dosyalarda 5235 sayılı Kanun anlamında benzer olaylar bulunduğu sonucuna varılabilir. Şüphesiz benzer olaylardan söz edebilmek için davaların taraflarının aynı olması yahut olaylar arasında mutlak bir özdeşlik bulunması gerekmez. Ancak bazı dava dosyalarındaki maddi vakıaların fazlasıyla farklılık göstermesi farklı sonuçlara ulaşılmasına neden olabilir.
4. Başvuru konusu dosyalar incelendiğinde; ... Şirketinde çalışan işçilerin iş sözleşmelerinin ... talimatına aykırı davranmış olmaları sebebiyle 4857 sayılı Kanun'un 18 vd. maddeleri gereğince geçerli nedenle feshedildiği, fesihten önce savunmalarının aldığı, benzer sebeple iş sözleşmesi feshedilen işçilerin açıkları işe iade davalarında İlk Derece Mahkemelerince dosyadaki delil durumuna göre davanın reddine ya da kabulüne karar verildiği, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemelerince de yine dosyalardaki delillerin değerlendirilmesi ile sonuca gidildiği görülmektedir. Uyuşmazlığın giderilmesine konu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26, 27, 30, 31 ve 51. Hukuk Dairelerince verilen kararların işe iade yönünde olduğu, 28. Hukuk Dairesi kararının ise davanın reddi yönünde olduğu anlaşılmaktadır.
5. Her ne kadar iş sözleşmelerinin feshine konu sebep aynı gibi görünse de yukarıda özetlerine verilen kararlardan da anlaşılacağı üzere, her bir işçinin ... talimatını hangi sürede kaç kez ihlal ettiği, ihlalin şekli, talimata ilişkin bilgilendirilip bilgilendirilmediği, indirimli ürün satışı yapılan kişilerin ... ürün satıcısı olup olmadığı, bunun çalışan tarafından bilinip bilinmediği hususlarında dosyalardaki delillerin birbirinden farklı olduğu görülmektedir. Ayrıca feshin işçi davranışından kaynaklı geçerli sebeple yapılmış olması dolayısıyla daha önce benzer ya da farklı konularda olumsuz bir davranışları bulunup bulunmadığı da karar içeriklerinden denetlenememektedir. Bölge Adliye Mahkemelerince, dosyada yer alan işçi savunmaları ve tanık beyanları da ayrı ayrı değerlendirilmiş ve karara esas alınmıştır. Dosya içeriğindeki delil ve vakıaların farklılık göstermesi sebebiyle Bölge Adliye Mahkemelerince farklı sonuçlara gidilmesi mümkündür.
6. Bu açıklamalara göre başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu Bölge Adliye Mahkemesi Daireleri kararları arasında 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında bir uyuşmazlık söz konusu değildir.
7. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
V. KARAR
1. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 28.06.2024 tarihli ve 2024/25 Esas sayılı kararına istinaden iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,
2. Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.