Logo

9. Hukuk Dairesi2024/10661 E. 2024/11526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arabuluculuk tutanağının iptali ile birlikte işe iade talebinin de aynı davada yer alması halinde, Yargıtay'ın kesinlik denetimi kapsamında bulunmayan arabuluculuk tutanağının iptali talebinin, işe iade davası ile birlikte değerlendirilerek temyiz incelemesinin reddinin doğru olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İşe iade davalarına ilişkin bölge adliye mahkemesi kararlarının kesin olması nedeniyle, arabuluculuk tutanağının iptali talebinin işe iade davasından bağımsız olarak değerlendirilmesi ve temyiz incelemesinin bu husus gözetilerek yapılması gerektiği değerlendirilerek davalı vekilinin temyiz isteminin reddine ilişkin karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/129 E., 2024/837 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/986 E., 2023/930 K.

Taraflar arasındaki işe iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2022 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi gereğince ortadan kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

25.10.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 20 nci maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamaz. Aynı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin dördüncü fıkrasında da ilk derece mahkemeleri tarafından bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararların karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tâbi olduğu hususu düzenlenmiştir. Belirtilen düzenlemeler uyarınca ilk derece mahkemelerinden 25.10.2017 tarihinden sonra verilen işe iade davalarındaki kararlar hakkında bölge adliye mahkemesi kararları kesindir, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz.

Somut uyuşmazlıkta, iş sözleşmesi feshedilen davacı 06.10.2021 tarihli ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali ile feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiş; Mahkemece davacının iptalini istediği 06.10.2021 tarihli ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin geçerli olup olmadığı hususu, işe iade davasında ön sorun olarak incelendikten sonra davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bu durumda kararın kesin olup olmadığının tespiti bakımından, dava konusu asıl talep hakkında verilecek kararın temyizi kabil olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir.

Dosya içeriğine göre işe iade talepli somut davada, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi 25.10.2017 tarihinden sonra olduğundan, karara yönelik temyiz isteminin 7036 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve geçici 1 inci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince reddine karar verilmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Peşin alının temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Uyuşmazlık; arabuluculuk tutanağının iptali ile feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iadesine karar verilmesine ilişkindir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na (6325 sayılı Kanun) 7036 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile eklenip, 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un (7445 sayılı Kanun) 35 inci maddesi ile değişen 18 inci maddenin dördüncü fıkrası ile 7036 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi ile eklenen 18 inci maddenin beşinci fıkrası,

“(4)Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kıldığı haller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ve arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilâm niteliğinde belge sayılır.

(5)Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” şeklindeki düzenleme ile anlaşma tutanağına konu hususların, arabuluculuk anlaşma tutanağı hukuken geçerliliğini yitirmeden hiçbir şartla dava konusu edilemeyeceği açıktır.

Ancak, anlaşma tutanağındaki imzanın sahteliği, taraflardan birinin iradesinin fesada uğratıldığı veya arabuluculuk görüşmesinin kanunda belirtilen usullere uygun olarak yapılmaması hâlinde anlaşma tutanağının iptali gündeme gelecek ve bu durumda iptali hâlinde de tüm alacak kalemleri ayrıca dava konusu edilebilecektir.

7036 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde “4857 sayılı Kanun'un 20 inci maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar,” temyiz edilemeyen kararlar içinde yer aldığından, dava konusu edilen işe iade talebinin istinaf incelemesi sonucu temyizi mümkün olmayacaktır.

Bu durumda arabuluculuk tutanağının iptali talebine ilişkin dava tek başına dava konusu edildiğinde temyizi mümkün iken, işe iade talepli dava ile birlikte görülmesinde ön sorun kabulü ile verilen kararın temyizinde, temyiz yolu açık olmadığı için ret kararı verilmesinin hukuka uygun olmadığı görüşündeyim.

Sonuç olarak, arabuluculuk tutanağının iptali ve işe iade talepli işbu davada öncelikle yukarıda belirttiğim şeklide kanun yolları farklı olan bu iki talebe ilişkin davaların tefriki ile ayrı bir esasa kaydı yapılarak işe iadeye ilişkin davada, arabuluculuğun iptali talebine ilişkin dava bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

K A R Ş I O Y

Dava dosyasındaki uyuşmazlık konusu arabuluculuk anlaşma tutanağına bağlanmış işe iade ve işçilik alacaklarını anlaşma tutanağına rağmen dava konusu edilip edilemeyeceği, edilebilecekse bunun koşulları ayrıca arabuluculuk anlaşma tutanağının iptali isteminin davada ön sorun olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve buna bağlı olarak kesinlik sınırının neye göre tespit edileceği hususlarında toplanmaktadır.

İhtiyari arabuluculuğa ilişkin 6325 sayılı Kanun, 7036 sayılı Kanun'un arabuluculuğa ilişkin düzenlemeleri ve 7445 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyuşmazlığa uygulanacak kanun maddelerimizdir.

6325 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin dördüncü fıkrası “Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilâm niteliğinde belge sayılır.” Aynı Kanun'un 18 inci maddesinin beşinci fıkrası ise “arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” şeklindedir.

6325 sayılı Kanun'un 18 inci maddesine eklenen beşinci fıkra ile arabulucu huzurunda anlaşılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı hüküm altına alınmaktadır. Ancak burada anlaşılan hususların bir daha dava açılmayacak şekilde sonuçlanması için arabulucu tarafından düzenlenecek tutanağın taraflarca arabulucu huzurunda imzalanmış olması, ayrıca anlaşılan ve anlaşılamayan hususların açık ve net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.

6325 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra görülen lüzum üzerine çıkarılan 7036 sayılı Kanun'da, kanun koyucunun açık iradesinin arabulucu önünde konuşulup anlaşma tutanağına bağlanan hususların arabulucuk anlaşma tutanağı hukuken geçerliliğini yitirmeden, hiçbir şartla dava konusu edilmesine izin vermemek olduğu da açıktır.

Tüm bu düzenlemeler karşısında tartışmasız anlaşma tutanağındaki imzanın sahteliği ya da taraflardan birinin iradesinin fesada uğratılmış olması ya da arabuluculuk görüşmesinin kanunda belirtilen usullere uygun olarak yapılmaması hâlinde anlaşma tutanağının iptali gündeme gelecek ve anlaşma tutanağının iptali hâlinde de dava açma yasağı ortadan kalkacağından, anlaşma tutanağında belirlenen tüm alacak kalemleri ya da işe iadeye ilişkin talepler dava konusu edilebilecektir.

7036 sayılı Kanun ile 01.01.2018 tarihinden itibaren işçi-işveren uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce “arabuluculuğa” başvuru ön şartı getirilmiştir. Arabuluculuğa başvuru dava şartı olup, taraflar dava açılmadan önce ihtiyari arabulucuya ya da zorunlu arabulucuya başvurmak zorundadır.

7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinde “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Bu alacak ve tazminatla ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları hakkında birinci cümle hükmü uygulanır.” denilmiştir. Görüldüğü üzere iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları açısından dava şartı arabuluculuk hükümleri uygulanmayacaktır. Belirtilen düzenleme salt 4857 sayılı Kanun kapsamında bulunan işçi ve işverenler arasındaki uyuşmazlıkları değil 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 5953 sayılı Basın İş Kanunu ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu kapsamında bulunan işçi ve işverenler arasındaki uyuşmazlıkları da içermektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 163 ve 164 üncü maddelerinde “ön sorun” düzenlenmiştir. Öğreti de Prof. Dr. ... Kuru tarafından “bir davadaki asıl (ana) sorun (talep sonucu) hakkında karar verilebilmesi için önce çözümlenmesi gereken sorunlara ön sorun denir” şeklinde açıklanmıştır. Müstakil bir niteliği bulunmayan ön sorun asıl dava konusu içerisinde ve asıl dava konusuna bağlı bir özellik gösterir.

Tüm bu düzenlemeler karşısında anlaşma tutanağının sahteliği veya irade fesadı ile sakatlığı veya arabuluculuk görüşmesinin usulüne uygun olarak yapılmadığı iddiası, doğrudan doğruya bir alacak veya işe iade davasında görülmesi mümkün bir ön sorun mudur yoksa bu talebin alacak davasından önce bağımsız bir dava olarak değerlendirilerek karara bağlanması zorunlu mudur sorusu önem arzetmektedir.

Her ne kadar işe iade davasında zorunlu arabuluculuk, 7036 sayılı Kanun ile getirilip dava şartı olarak değerlendirilmiş ise de problem biraz önce de belirtildiği üzere iptal davası ile birlikte işe iade davasının birlikte açılmış olması hâlinde ortaya çıkmaktadır. Arabuluculuk tutanağının iptali ile birlikte işe iade davasının birlikte açılması hâlinde, arabuluculuk tutanağının iptaline ilişkin davanın dosya içerisinde ön sorun olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Öncelikle dava şartı olan arabuluculuk tutanağının iptaline ilişkin bir karar verildikten sonra ancak işe iade davasının incelenmesi gerekmektedir. Ön sorun olarak değerlendirildiği takdirde işe iadeye ilişkin 25.10.20217 tarihinden itibaren Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararlar kesin olup Yargıtay tarafından incelenip değerlendirilmesi mümkün olmadığından kesinlik nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekecektir.

Tüm bu değerlendirmeler karşısında 6325 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki açık hüküm ve 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi birlikte değerlendirildiğinde arabuluculuk anlaşma tutanağına bağlanan konularda sahtecilik, irade fesadı veya arabuluculuk sürecinde usulsüzlük iddiasında bulunarak dava açmak isteyen kişilerin arabuluculuk tutanağının iptalini talep edebilecekleri, arabuluculuk anlaşma tutanağının iptali ile buna bağlı olarak işe iade veya alacak talepli iki davanın usül ekonomisi gözetilerek birlikte açılabileceği ancak her iki talebin ayrı ayrı dava niteliğinde görülmesi gerektiği açıktır. Bu nedenle arabuluculuk tutanağının iptaline ilişkin dava tek başına dava konusu edildiğinde temyizi mümkün iken işe iade talepli dava ile birlikte görülmesinde ön sorun kabulü ile verilen kararın temyizinde temyiz yolu açık olmadığı için red kararı verilmesinin hukuka uygun olmadığı, kanun yolları farklı olan bu iki talebe ilişkin davaların tefriki ile ayrı bir esasa kaydı yapılarak işe iadeye ilişkin davada arabuluculuğun iptaline ilişkin davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.