"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/927 E., 2024/1393 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında Çanakkale İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2013 yılında davalı İdareye bağlı işyerinde alt işveren nezdinde vasıfsız temizlik personeli olarak çalışmaya başladığını, ancak 2015 yılı itibarıyla evrak kayıt genel sağlık sigortası, Bağ-Kur işlemleri, işyeri tescili, evrak tarama ile ilgili işlemleri yaptığını, davalı Kuruma vasıflı işçi statüsüne geçmek ve ilgili haklardan yaralanmak için talepte bulunduğunu; ancak davalı İdarece hatalı değerlendirme yapılarak bu talebinin reddedildiğini, üyesi olduğu Türkiye Ticaret Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (Tez-Koop İş Sendikası) ile davalı Kurumun üyesi olduğu Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) arasında karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin 9 uncu maddesinin (c) bendinde ''Her işçi kendi kadro görevinde çalıştırılır. Ancak, hizmetin zorunlu kıldığı hallerde işveren veya vekili tarafından vasıflı bir kadroda görev verilenlere, bu görevleri devam ettiği sürece yaptıkları işin karşılığı haklar verilir.'' hükmünün, (d) bendinde ''Vasıfsız işçi kadrosunda bulunmakla beraber, bir yıl süreyle vasıflı işçiler tarafından yapılması gereken bir işte çalışmış olanlar bu sürenin sonunda vasıfsız bir işte çalıştırılamazlar.'' hükmünün, 27 nci maddesininde ise ''Bu sözleşme ile kabul edilmiş, kaldırılmış veya değiştirilmiş olan konuların dışında bu toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce işyerinde süreklilik gösterecek biçimde iş sözleşmesi olarak uygulanmış olan ve bu sözleşmede bulunmayan hak ve menfaatler mükerrer olmamak ve emredici kurallarla bağdaşmak şartıyla aynı şekil ve oranlarla uygulanır.'' hükümlerinin yer aldığını, belirtilen düzenlemeler gereği davacının davalı nezdinde vasıflı işçi statüsünde çalıştığının kabulu gerektiğini ileri sürerek davalı İdarenin 03.11.2021 tarihli işleminin iptali ile vasıflı işçi statüsünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin mevzuat gereği ünvan değişikliği taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, zira müvekkili Kurumun vasıfsız sürekli işçi pozisyonunda görev yapan personelin toplu iş sözleşmesinin 9 uncu maddesinin (d) bendine dayalı taleplerinin, mevcut görevi ve işçiye yaptırılan görevler ve süresi dikkate alınarak değerlendirildiğini, davacının çalıştığı Ezine Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından düzenlenen 18.10.2021 tarihli cevabi yazıda talimata aykırı nitelikte çalışan olmadığının bildirildiğini, toplu iş sözleşmesi kapsamına alınma tarihi olan 01.11.2020 tarihinden sonra bir yıl süre ile yapılmış vasıflı çalışması olmadığını, davacının 01.11.2020 tarihinden evvel yapılmış olan vasıflı çalışmalarının da toplu iş sözleşmesi kapsamında yer almadığını, davacının vasıflı çalışma dönemi varsa dahi yazı kapsamında yer almadığından davacı lehine hak doğmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çanakkale İş Mahkemesinin 13.04.2023 tarihli kararıyla; davacı tanıklarının, iddia konusu dönemde davacının emeklilik hesaplama, sigortalılık tescil, işyeri açılış, ihbar hattına gelen gelen ihbarların inceleme birimine iletilmesi ile borçlanma ve yapılandırma işlemlerinde çalıştığını, kendisine ait masa ve bilgisayarının olduğunu beyan ettikleri, Ezine Sosyal Güvenlik Merkezinin cevabi yazısı ekinde davacının sigortalılara ilişkin hazırladığı evrak ve yaptığı iş ve işlemlere ilişkin belgelerin gönderilmiş olduğu, bu belgelerin davacı iddiası ve tanık beyanları ile uyumlu olduğu, davacının 2013-2022 yılları arasında davalı Kuruma ait işyerlerine ilişkin bildirimlerinin, beden işçisi ve temizlik görevlisi meslek koduyla yapılmış olduğu, her ne kadar 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesinin beşinci fıkrasında "... sürekli işçi kadrolarına geçirilenlerin, geçiş işlemi yapılmadan önceki ihale sözleşmesi kapsamındaki hizmetleri yürütmek üzere istihdam edilebileceği" düzenlenmiş ise de davacının 2015 yılı itibarıyla fiilen evrak kayıt, genel sağlık sigortası, Bağ-Kur işlemleri, işyeri tescil işlemleri, evrak tarama ve sair iş ve işlemleri yaptığı ve bu kapsamda çalışmasının hâlen devam ettiği, bütün normatif hükümleri emredici nitelikte olan toplu iş sözleşmesi hükümleri karşısında, davacının fiilen evrak kayıt, genel sağlık sigortası, Bağ-Kur işlemleri, işyeri tescil işlemleri, evrak tarama ve sair iş ve işlemleri yaptığı ve bu kapsamda çalışmasının hâlen devam ettiği, toplu iş sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında davacının vasıfsız işçi kadrosunda bulunmakla beraber, bir yıl süreyle vasıflı işçiler tarafından yapılması gereken işlerde çalışmış olduğu ve bu sürenin sonunda vasıfsız bir işte çalıştırılamayacağı gerekçeleriyle, davalı işveren Kurumun işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile davacının davalı Kuruma ait işyerini kapsayan 01.01.2019-31.12.2020 ve 01.01.2021-31.12.2022 tarihleri arasında yürürlükte olan toplu iş sözleşmelerinin 9 uncu maddesinin (c) ve (d) bentlerinde yer alan düzenlemelerin vasıflı işçi durumunda olan davacı yönünden uygulanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.10.2023 tarihli ve 2023/1686 Esas, 2023/2341 Karar sayılı kararıyla; davacının sürekli işçi kadrosunda temizlik görevlisi olarak işe alındığı ve bildirimlerinin beden işçisi (temizlik görevlisi) kodu ile bildirilmekle birlikte 2015 yılından itibaren fiilen evrak kayıt, genel sağlık sigortası, Bağ-Kur işlemleri, işyeri tescil işlemleri, evrak tarama ve sair iş ve işlemleri yaptığı, buna göre davacının çalışmalarının büro işçisi olarak geçtiğini kabul etmek gerektiği, nitekim Danıştayın vekâlet görevlerine ilişkin kararlarında da asılın yararlanması gerektiği haklardan vekilin yararlandırılmasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 18 inci maddesinde düzenlenen angarya yasağına dayandırıldığı, Anayasa'nın 18 inci maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 4 üncü maddesi uyarınca, davacının üstlendiği sorumluluk gereği büro işçilerine ödenen ve toplu iş sözleşmesinde öngörülen ek menfaat hükümlerinden 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesine göre sendikaya üye olduğu tarihten itibaren yararlandırılması gerektiği, hüküm kısmında buna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesinin de infazda tereddüt yaşanmasına yol açacağı belirtilerek davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile davalı işveren Kurumun 03.11.2021 tarihli işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile davacının davalı Kuruma ait işyerini kapsayan 01.01.2019-31.12.2020 ve 01.01.2021-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmeleri kapsamında büro işinde vasıflı işçi olduğunun ve Tez-Koop İş Sendikasına üye olduğu 04.11.2020 tarihinden itibaren büro işinde vasıflı işçi sıfatıyla toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 14.02.2024 tarihli ve 2023/20388 Esas, 2024/2184 Karar sayılı kararıyla; dava konusu uyuşmazlığa uygulanması istenen ve 01.01.2019-31.12.2020 ve 01.01.2021-31.12.2022 tarihleri arasında geçerli olmak üzere imzalanan işletme toplu iş sözleşmelerinin 9 uncu maddelerinin (d) bentlerinde "Vasıfsız işçi kadrosunda bulunmakla beraber, bir yıl süreyle vasıflı işçiler tarafından yapılması gereken bir işte çalışmış olanlar bu sürenin sonunda vasıfsız işte çalıştırılamazlar." düzenlemesine yer verilmiş olup 27 nci maddelerinde de "Bu sözleşme ile kabul edilmiş, kaldırılmış veya değiştirilmiş olan konuların dışında bu toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce işyerinde süreklilik gösterecek biçimde iş sözleşmesi olarak uygulanmış olan ve bu sözleşmede bulunmayan hak ve menfaatler mükerrer olmamak ve emredici kurallarla bağdaşmak şartıyla aynı şekil ve oranlarla uygulanır.'' hükmünün yer aldığı, 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü maddeye göre ise "... Sürekli işçi kadrolarına geçirilenler, birinci fıkrada öngörülen şartları taşıdıkları sürece ve çalıştırıldıkları teşkilat ve birimde geçiş işlemi yapılmadan önceki ihale sözleşmesi kapsamındaki hizmetleri yürütmek üzere istihdam edilebilir. ..." esasının öngörüldüğü, dosya içeriğine göre 2013 yılında davalı nezdinde alt işveren işçisi olarak çalışmaya başlayan davacı işçinin istihdamına esas hizmet alım sözleşmelerinin temizlik hizmeti alımına ilişkin olduğu ve davacının davalı Kuruma ait işyerlerine ilişkin bildirimlerinin, (9622.02) beden işçisi ve (9112.06) temizlik görevlisi meslek koduyla yapılmış olduğu, 696 sayılı KHK'nın 127 inci maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, sadece kadroya geçiş işlemi yapılmadan önceki ihale sözleşmesi kapsamındaki hizmetleri yürütmek üzere istihdam edilebileceğinden toplu iş sözleşmelerinin sözü edilen 9 ve 27 nci maddelerinin, 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde karşısında davacı bakımından uygulanabilirliği bulunmadığından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucu (9622.02) beden işçisi ve (9112.06) temizlik görevlisi meslek koduyla sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının toplu iş sözleşmelerinin sözü edilen 9 ve 27 nci maddelerinin, 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde karşısında davacı bakımından uygulanabilirliği bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; toplu iş sözleşmesinin en önemli gayesinin, iş sözlemesinin düzenlenmesinde işçi için elverişli bir ortam sağlayarak, işçi ile işveren arasında gerçek bir hukuki eşitliği temin etmek olduğunu, toplu iş sözleşmesinin emredici etkisine aykırı bir iş sözleşmesinin hükümsüz olacağını, toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre müvekkili lehine olan hukuki durumların mevcudiyeti söz konusuyken eksik inceleme ile ve işçi lehine yorum ilkesi gözetilmeksizin davanın reddine dair karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki belgelere göre 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü maddeye istinaden geçiş işlemi yapılmadan önceki ihale sözleşmesi kapsamındaki hizmetleri yürütmek üzere istihdam edileceği hüküm altına alındığı ve bu nedenle, birimlerinde 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrolarına geçen personelden vasıfsız işçi kadrosunda bulunan personelin vasıflı işçiler tarafından yapılması gereken bir işte çalıştırılmaması, tanımlanmış herhangi bir yetki var ise tüm yetkilerinin/görevlendirmelerin sonlandırılması yönünde talimat verildiğini, bu hususta yaptıkları başvurularına cevaben 18.10.2021 tarihli ve 334347884 sayılı cevap yazısında ise Merkez Müdürlüklerinde görev yapmakta olan sürekli işçi personele gerekli uyarıların yapıldığının belirtildiğini, tanık beyanlarına göre davacının hâlen Kurumun asıl işlemlerini yapmak suretiyle görevine devam ettiğinin, temizlik görevlisi olarak işe alınmasına ve bildirimlerinin beden işçisi/temizlik görevlisi kodu ile yapılmasına rağmen fiilen evrak kayıt, genel sağlık sigortası Bağ-Kur işlemleri, işyeri tescil işlemleri, evrak tarama ve sair iş ve işlemleri yaptığının ve bu kapsamda
çalışmasının hâlen devam ettiğinin sübut bulduğunu, bu konuda ispat yükümlülüğünü yerine getirdiklerini, davacının çalışmaları ile dosyada yapılan tespitler kapsamında davalı işyerinde bağıtlanan, nitelikleri ile normatif nitelikte ve borçlar hukuku sözleşmesi niteliğinde iki unsurun birleşmesinden ... kendine özgü bir özel hukuk sözleşmesi olan, taraflarının o sözleşme devam ettiği sürece uygulamasını sağlamak ve denetlemek yükümlülüğünün olduğunu, içeriğindeki normatif hükümlerin iş sözleşmeleri üzerinde doğrudan doğruya emredici etkiye sahip olduğunu, bahsi geçen KHK hükmünün geçiş aşamasıyla ilgili olduğunu ve dolayısıyla somut uyuşmazlığa uygulanamayacağını, eşitlik, ücrette ..., işçi lehine yorum ilkesi ve çalışma ... ilkelerine aykırı karar veriliğini, uyuşmazlık konusu olayla ilgisi olmayan KHK hükmünün uygulanmasının anayasal hakların ihlali niteliğinde olduğunu savunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; 696 sayılı KHK gereğince sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, vasıflı işçi statüsünde büro personeli olarak çalışıp çalışmadığı ile buna bağlı olarak işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmelerinin 9 uncu maddelerinin (c) ve (d) bentlerinin davacı yönünden uygulanmasının mümkün olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.