"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2017/1997 E., 2018/917 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 29. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/661 E., 2017/105 K.
Taraflar arasındaki işe iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 04.09.2018 tarihli ve 2018/7990 Esas, 2018/15184 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından bireysel başvuru talebinde bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesinin 2018/26811 Başvuru numaralı ve 13.01.2022 tarihli kararı ile Daire kararının, adil yargılanma ... kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının ihlali mahiyetinde olduğuna karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı doğrultusunda Dairemizin 04.09.2018 tarihli ve 2018/7990 Esas, 2018/15184 Karar sayılı ilâmının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.10.2010 tarihinden satış müdürlüğü yapısının değiştirilmesi gerekçesiyle iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 08.10.2015 tarihine kadar satış müdürü olarak çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli feshine sebep olabilecek bir davranışının olmadığını, davalı Şirketin taşeron elemanları kadrosuna alarak kadrosunu genişlettiğini, fesih sebebinin gerçekle uyumlu olmadığını, feshin geçerli bir nedene dayanmadığını, feshin son çare olması ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesi ile boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 01.10.2015- 08.10.2015 tarihleri arasında müvekkili Şirkete ait Zorlu Center Projesinde satış müdürü olarak çalıştığını, müvekkili Şirketin yeniden yapılanma çalışma organizasyonunda satış müdürlüğü yapısının değiştirilmesine karar verilmesi nedeniyle davacı tarafın iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 18 inci maddesi uyarınca işyerinin ve işletmenin gerekleri nedeniyle geçerli sebeple feshedildiğini, yapımına 2009 yılında başlanan Zorlu Center için 06.02.2014 tarihinde yapı kullanma izin belgesinin alınmasıyla birlikte projenin inşaat sürecinin tamamlandığını, 31.12.2014 tarihinde ana müteahhit ile geçici kabul işlemlerinin yapılması ile birlikte projenin tamamlanmasının doğal bir sonucu olarak hizmetine ihtiyaç kalmayan çoğu personelin iş sözleşmelerinin sonlandırılmaya başlandığını, bu durumun inşaat sektöründe proje bazlı çalışılmasının ve müvekkili Şirketin Zorlu Center dışında başka bir projesinin olmamasının doğal bir sonucu olduğunu, Zorlu Center projesinin tamamlanması ile birlikte Şirket bünyesinde yer alan departmanlar ve çalışan sayıları değerlendirilerek işletmesel bir karar alındığını, başka bir projesi olmayan, davacının değerlendirilebileceği boş kadrosu bulunmayan ve davacının pozisyonu için başka personel almayan müvekkili Şirketin feshin son çare olma ilkesine uygun davrandığını, davacıya tüm yasal haklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; işe iade davasının koşullarının bulunduğu, davacının satış müdürü olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından yapılan iş sözleşmesinin feshinin gerekçesinin Zorlu Yapı Yatırım Anonim Şirketinin yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında şirket organizasyonunda satış müdürlüğü yapısının değiştirilmesine karar verilmesi nedeniyle işletmenin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebepler olarak belirtildiği, işletmesel karar olarak Yönetim Kurulu kararının gösterildiği, bu nedenle bu fesih sebebi için aranan şekil koşulunun yerine getirildiği; ancak bu karara gerekçe olarak gösterilen davacının iş gücüne olan ihtiyacın ortadan kalktığının, davacının davalı şirkette işgücü fazlalığı oluşturduğunun somut olarak ortaya konulamadığı, fesih tarihinden önceki ve sonraki çıkan eleman listesinde davalı Şirketin bir yandan işçi çıkartırken diğer yandan işçi alımı yaptığının gözlemlendiği, davalı Şirkette davacının işine olan ihtiyacın ortadan kalkmış olduğu hususunun ispatlanamadığı, davalı tarafça feshin işletmesel karara dayandığının, işletmesel kararı uygulamak için alınan tedbirin feshi gerekli kıldığının, feshin geçerli nedeni olduğunun kanıtlanamadığı, feshin son çare olması ilkesine riayet ederek işyeri bünyesinde veya davalı şirketin bağlı bulunduğu grup bünyesinde davacının konumuna uygun iş teklif edilmediği, feshin sebebinin gerçek bir yapılanmaya dayanmadığının kabul olunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; rezidans satışlarında ortaya çıkan gözle görülür azalma nedeniyle satış müdürlüğü yapısının değiştirilmesine karar verilmesi ve davacıya uygun başka bir pozisyon bulunmamasından dolayı davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshi gerektiğini, eksik ve hatalı görüşler içeren bilirkişi raporları dikkate alınarak karar verildiğini, bilirkişi raporlarında incelenmesini talep ettikleri kısımların incelenmediğini, müvekkili Şirkette davacının iş gücüne olan ihtiyacın ortadan kalktığı ve davacının iş gücü fazlalığı oluşturduğunun ortaya konulduğu, 2013 yılında 101 adet bağımsız bölüm ... iken bu sayının 2014 yılında 41'e, 2015 yılı Ekim ayına kadar ise 32 adete düşmesinin davacının iş gücü fazlalığı olduğunun göstergesi olduğunu, satış müdürlüğü ekibinde öncelikle iki müdürlü yapıdan tek müdürlü yapıya geçilmesi yönünde tedbir uygulandığını, bu tedbirin de yeterli olmaması üzerine satış müdürlüğü yapısında değiştirilmesine karar verilerek satış işinin Şirket dışı firmalar aracılığı ile gerçekleştirilmesi yönünde uygulama başlatıldığını, müvekkili Şirketin davacı ile aynı pozisyonda işçi alımı yapmadığını, alınan işletmesel kararın sürekli ve kalıcı bir biçimde uygulandığını, feshin son çare olması ilkesine uygun davranıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Şirket kayıtları, bilirkişi raporu ve diğer deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde işyerinde yeniden yapılanmaya gidildiğine yönelik somut verilere rastlanmadığı, davalı Şirkette iş gücü yönünden bir küçülme tespit edilmediği, davalı Şirketin organizasyon yapısında davacının görev ve pozisyonunu ortadan kaldıran bir değişiklik tespit edilmediği, işçinin yürüttüğü işe olan ihtiyacın ortadan kalktığı, gerçek bir organizasyon değişikliği yapılarak pozisyonunun kapatıldığı ve bu yüzden davacının çalışma olanağının ortadan kalktığı hususlarının ortaya konulmadığı, davacıya eğitim olanakları sağlanmadığı, davacının başka bir işte değerlendirilmediği, işçinin hizmetine gerçekten ihtiyacın kalmadığı iddiasının ispatlanamadığı, dosya kapsamında iş sözleşmesini korumak bakımından uygulanan somut ve etkin bir önleme rastlanmadığı, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı, iş sözleşmesinin feshini gerektiren geçerli ya da haklı neden bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının pozisyonunun ortadan kaldırıldığını, satış ekibinde yeniden yapılanmaya gidildiğini, davacının müvekkili Şirkette iş gücü fazlalığı ortaya çıkardığının somut olarak ortaya konulduğunu, Zorlu Center projesinde bulunan konutların satışı için görevlendirilen ve ikisi müdür pozisyonunda beş kişiden oluşan satış ekibinin iki kişi ile görevini sürdürdüğünü, iş gücüne olan ihtiyacın ortadan kalktığını, davacının çalışabileceği denk ve uygun pozisyonunun araştırıldığını, davacının yaptığı işin niteliği ve iş tecrübesinin sadece gayrimenkul satışı üzerine olduğu, bu nedenle başka bir görevde çalışmasının mümkün olmadığı, müvekkili şirketin Zorlu Center dışında devam eden ya da başlama olasılığı olan başka bir projesinin olmaması nedeniyle davacının başka bir pozisyonda değerlendirilemediği, Zorlu Holding bünyesinde yer alan grup şirketlerinin farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, müvekkili Şirkete aynı topluluğa ait de olsa davacıyı başka bir işverene ait işyerinde değerlendirme yükümlülüğü yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili Şirket tarafından alınan işletmesel kararın sürekli ve kalıcı bir şekilde uygulandığını, Bölge Adliye Mahkemesinin eksik ve hatalı görüş içeren bilirkişi raporunu dayanak alarak karar verdiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Yargıtay Kararı
Dairemizin 04.09.2018 tarihli ve 2018/7990 Esas, 2018/15184 Karar sayılı ilâmıyla; İlk Derece Mahkemesi karar tarihinin 06.04.2017 olduğu, buna göre karar tarihinde yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca temyiz süresinin gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren sekiz gün olduğu, gerekçeli kararın davacı vekiline 09.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği ancak sekiz günlük temyiz süresi geçtikten sonra 23.07.2018 tarihinde karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulduğu, buna göre temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
D. Bireysel Başvuru
Kesinleşen karara karşı davalı taraf Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
E. Anayasa Mahkemesi Kararı
1. Anayasa Mahkemesinin 2018/26811 Başvuru numaralı ve 13.01.2022 tarihli kararında; başvurucunun, istinaf kararında kendisine tanınan ve kararın tebliğinden itibaren başladığı belirtilen iki haftalık süreye güvenerek hareket ettiği, kanun yoluna başvuru süresinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
2. Anayasa Mahkemesince, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma ... kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilerek ihlalin Dairemiz kararından kaynaklandığı belirlenmiş ve bu yöndeki iddianın kabul edilebilir olduğuna, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının iş sözleşmesinin geçerli bir nedenle feshedilip feshedilmediği ve bu bağlamda işe iadesine karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 18 ve 19 uncu maddeleri ile aynı Kanun'un 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 11 ve 12 nci maddeleriyle yapılan değişiklik öncesi 20 ve 21 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Dairemizin 04.09.2018 tarihli ve 2018/7990 Esas, 2018/15184 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.