Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11379 E. 2024/13144 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt dışında çalıştığı iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacakları davasında, davanın hangi davalıya karşı açılması gerektiği, uyuşmazlığa hangi ülke hukukunun uygulanacağı ve davanın süresinde açılıp açılmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının işçilik alacakları davasında, asıl davalıların davacı ile arasında iş sözleşmesi veya sorumluluk ilişkisi bulunmadığı, birleşen davalı ile arasında ise iş sözleşmesi bulunduğu, uyuşmazlığa Rus Hukuku'nun uygulanması gerektiği, Rus Hukuku'na göre öngörülen üç aylık sürenin zamanaşımı süresi olduğu ve birleşen davalı tarafından ileri sürüldüğü, davacının içtihat değişikliğine güvenerek dava açması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile birleşen dosya davalısı ... Köprü ve Üst ... İnşaat AŞ vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 17.10.2022 tarihli ve 2021/2928 Esas, 2022/3639 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalı ... SPA Türkiye Ankara Şubesi (... SPA) ve davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ (... İnşaat AŞ) vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı ... SPA Şirketi ve davalı ... İnşaat AŞ vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer ... eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... SPA Şirketi ve davalı ... İnşaat AŞ'nin Rusya'da ... Havalimanı ve ST ... yüksek hızlı batı çevre yolu inşaatlarını iş ortaklığı yaparak üstlendiklerini, davacının yurt dışındaki şantiyede 02.06.2013 tarihinde merkez ambar sorumlusu olarak işe başladığını, taraflar arasındaki iş sözleşmesi gereğince çalışma koşulları konusunda Rus İş Kanunu hükümlerinin geçerli olacağını, iş sözleşmesinin 23.09.2015 tarihinde feshedildiğini, davacının çıkış yapılırken çoğu Rusça olan birçok belgeye imza atmak zorunda kaldığını, ilk işe başladığında aylık ücretinin 1.500,00 Euro olduğunu, sonradan net 1.700,00 Euro olduğunu, aynı dönemde aynı işi yapan bazı Türk işçilerin 2.000,00 Euro, İtalyan işçilerin 4.000,00 Euro ücret aldıklarını, aynı işyerinde aynı ya da benzer işi yapan işçilerin ücretleri arasında bu şekilde fark olmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, yine çalışma şartları açısından Rus ve İtalyan işçilerle Türk işçiler arasında farklılıklar bulunduğunu, davacının fazla çalışma yaptığını, tatil günlerinde çalıştığını, karşılığı ücretlerin ödenmediğini, Rus hukukuna göre yıllık izin süresinin 34 gün olduğunu ileri sürerek ve TL cinsinden olmak üzere; fark ücret alacağı, ayrımcılık tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; gerçekte iş ortağı olan davalı ... SPA Şirketi ve davalı ... İnşaat AŞ'nin her bir iş için ayrı bir anonim şirket kurduğunu öğrendiklerini, müvekkilinin zarara ve hak kaybına uğramaması için davalı ... SPA Şirketi ve davalı ... İnşaat AŞ'nin ortaklığında kurulan proje şirketi olan ... Köprü ve Üst ... İnşaat AŞ'ye davayı yöneltmek ve taraf yapmak için mevcut davayı açtıklarını ileri sürerek, bu kez Euro cinsinden olmak üzere, asıl davada talep edilen alacak kalemlerinin birleşen dosya davalısından tahsili ile davaların birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... İnşaat AŞ vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili Şirket işçisi olmadığını, davanın müvekkili Şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... SPA Şirketi vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davacının kendi işçileri olmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, davacının çalıştığı iddia ettiği ... Havalimanı inşaatının ayrı bir tüzel kişiliğe sahip dava dışı ... Havalimanı İnşaatları AŞ (Yeni ünvanı: ... Nükleer ve ... ... Yapım AŞ) tarafından yürütüldüğünü, müvekkilinin ise 23.12.2016 tarihli hisse devrine kadar bahsedilen dava dışı Şirketin yalnızca ortaklarından biri olduğunu, çevre yolu işinin ise ...- ... ... İnşaat AŞ tarafından yürütüldüğünü, müvekkilinin bu Şirketin sadece ortağı olduğunu, davanın müvekkili Şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

3. Birleşen dosyada davalı ... Köprü ve Üst ... İnşaat AŞ vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının alacağının bulunmadığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığını, dava konusu uyuşmazlığa Rus hukukunun uygulanması gerektiğini, Rus hukukunun uygulanması kabul edildiği takdirde davanın Rusya'da görülmesi gerektiğini, davacının belirli süreli sözleşme ile çalıştığını, davacının ücretine, yaptığı mesai çalışmalarının dâhil olduğunu, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, iddia edilen çalışma gün ve saatlerin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, eşitlik ilkesine aykırı davranılmadığını, davacı tanıklarının davası olması nedeniyle beyanlarına itibar edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iş sözleşmesinden doğan taleplerde, talebin tâbi olduğu hukukun (esasa uygulanan hukuk) zamanaşımı ve hak düşürücü süre bakımından da yetkili olduğu dikkate alındığında Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanmasının 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve ... Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereği olduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu ve resen dikkate alınması gerektiği, davacının iş sözleşmesinin fesih tarihinin 19.09.2015 olduğu, asıl davanın iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten 2 yıl 2 ay 12 gün sonra, birleşen davanın iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten 4 yıl 1 ay 26 gün sonra açıldığı ve Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi uyarınca sürenin kaçırılması hususunda geçerli bir nedenin de bulunmadığı ve alacakların hak düşürücü sürede talep edilmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... SPA Şirketi (katılma yoluyla) ve davalı ... İnşaat AŞ vekilleri (katılma yoluyla) istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; 3 aylık ve 1 yıllık hak düşürücü sürelerin davacının Rusya'da yabancı işçi olması nedeniyle Rusya mevzuatına göre uygulanamayacağını, aksi durum kabul edilse bile bu sürelerin Türk kamu düzenine aykırı olduğundan uygulanamayacağını, hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine itiraz ettiklerini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresi olmaksızın alacak kalemlerinin tümüyle hesaplanması gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... SPA Şirketi vekili; müvekkili Şirket yönünden pasif husumet yokluğundan ret kararı verilmesi gerektiğini, davacının, müvekkili nezdinde hiç çalışmadığını, davacının işvereni olan Şirket ile müvekkili arasında organik bağ veya sair hukuki bağ bulunmadığını ileri sürerek katılma yoluyla istinaf yoluna başvurmuştur.

3. Davalı ... İnşaat AŞ vekili; davacının müvekkili Şirketin işçisi olmadığını, davanın müvekkili Şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini ileri sürerek katılma yoluyla istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamından, davacı ile birleşen davada davalı ... Köprü ve Üst ... İnşaat AŞ arasında imzalanan 05.12.2013 tarihli iş sözleşmesinin sunulduğu, taraflar arasında imzalanan ana sözleşmeye ek sözleşmeler ile sözleşme süresinin uzatıldığı, 15.09.2015 tarihli "İş Sözleşmesinin Taraflarının Karşılıklı Mutabakatı" şeklinde sona erdirilmesine ilişkin sözleşmenin imzalandığı, çalışma şartları ve uygulanacak hukuk seçiminin taraflar arasında asıl sözleşme ile belirlendiği, ek sözleşme/sözleşmelerin uygulamayı devam ettirdiği, asıl sözleşmeye göre çalışma koşullarının belirlenmesinde Rusya İş Kanunu'nun uygulanacağının kabul edildiği, uyuşmazlıkların çözümünün Rusya Federasyonu yasal mevzuatı uyarınca çözüleceğinin belirtildiği, bu nedenle uyuşmazlığa Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun uygulanması ve İlk Derece Mahkemesince Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde sözü edilen süreler hak düşürücü süre olarak kabul edilerek iş sözleşmesi 19.09.2015 tarihinde feshedildiğinden asıl dava ve birleşen davanın yasal 3 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı kabulü ile davanın reddine karar verilmesinde bir aykırılık bulunmadığı, hüküm altına alınan vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekili ile davalı ... SPA Şirketi ve ... İnşaat AŞ vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... SPA Şirketi ve davalı ... İnşaat AŞ vekilleri (katılma yoluyla) temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... SPA Şirketi vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

3. Davalı ... İnşaat AŞ vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile katılma yoluyla temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, husumet, davanın süresinde açılıp açılmadığı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte yürürlükte olan 392 nci maddesi şu şekildedir:

"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekili ile davalı ... SPA ve davalı ... İnşaat AŞ vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

3. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Somut uyuşmazlıkta; dava tarihi itibarıyla Rusya hukukuna tâbi geçen çalışmalar yönünden 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve birleşen davalı tarafından usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır.

Bu nedenle birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince; söz konusu sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.

4. Bir davada davacı ve davalı olmak üzere daima iki taraf bulunur. Davada taraf olarak gösterilen bu kişilerin gerçekten o dava ile ilgili olup olmadığı ise taraf sıfatı ile ilgilidir. Sıfat, dava konusu subjektif hak olan dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davayı takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka yöneliktir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır (..., Medeni ... Kitabı, Ankara, 2020, C.I, s. 332).

Mahkemenin de taraflar arasındaki dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.

5. Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili tarafından asıl davalılara yöneltilen dava dilekçesinde; davacının davalılara ait Rusya'da bulunan şantiyelerde merkez ambar sorumlusu olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği ileri sürülerek karşılığı ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsili talep edilmiştir. Devam eden süreçte aynı iddialar ileri sürülerek birleşen davalıya karşı işçilik alacaklarının tahsili talebiyle birleşen dava açılmış ve davaların birleştirilmesi talep edilmiştir.

6. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile delillerin incelenmesinde; davacının 02.06.2013-19.09.2015 tarihleri arasında gerçekleşen çalışma döneminde Rusya'da çalıştığı, davacı ile iş sözleşmesi imzalayan Şirketin birleşen davalı olduğu, banka kayıtlarına göre davacıya çalışma süresi boyunca ücret ödemelerinin birleşen davalı tarafından yapıldığı, Rusya Federasyonu Göçmenlik Kartı belgesine göre davacının yurt dışına çalışmak amacıyla gittiği ve davacıyı davet eden tarafın ... Köprü ve Üst ... İnşaat AŞ yani birleşen dava davalısı olduğu tespit edilmiştir.

7. Davacı vekili tarafından 15.11.2019 tarihinde açılan birleşen davada; davacı adına, ... İnşaat AŞ ve... Şirketi aleyhine işçilik alacaklarının tahsili için dava açtıkları, davalı iki Şirketin Rusya'da “... Havalimanı” ve “... Yüksek Hızlı Batı Çevre yolu” inşaatlarını, iş ortaklığı yaparak üstlenip yaptıkları, ancak ilerleyen aşamalarda; gerçekte iş ortağı olan bu iki Şirketin her bir iş için ayrı bir anonim şirket kurduğunu öğrendikleri, sadece bir projeyi yapmak amacıyla ve sınırlı süreli kurulan bu Şirketlerin gerçekte adi ortaklık olduğunu ileri sürmüş iseler de, davalılar aleyhine açılan başkaca dava dosyalarında husumet yönünden ret kararları verildiğini tespit etmeleri üzerine her durumda davacının zarara uğramaması için iki ana Şirketin ortaklığında kurulan proje şirketine de yani birleşen dava davalısına da dava yöneltip taraf yapmak için birleşen davanın açıldığı ileri sürülerek davaların birleştirilmesi talep edilmiştir.

8. Şu hâlde; davacının asıl davanın davalıları ... İnşaat AŞ ve... nezdinde birlikte istihdam edildiğine yahut davalılar ... İnşaat AŞ ve...'nın davacıya karşı sorumluluğunu gerektirir bir başka hukuki ilişkinin varlığına dair dosyada delil bulunmadığından, asıl davanın davalıları hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Mahkemece asıl dava davalıları yönünden davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle ret kararı verilmesi hatalıdır. Bununla birlikte davanın husumetten reddine karar verilmesi hâlinde asıl davanın davalıları lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama gideri bakımından değerlendirme yapılması gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.

9. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.

Bu nedenle somut dosyada; birleşen dava tarihinin 15.11.2019 olması ve birleşen davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmiş olması karşısında, birleşen davada davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.