Logo

9. Hukuk Dairesi2024/13657 E. 2024/15617 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı sendikanın, davacı şirkete ait birimlerde işletme toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirkete ait birimlerin tek bir işyeri mi yoksa birden çok işyerinden oluşan bir işletme mi olduğunun tespiti için yeterli inceleme yapılmadığı ve bu hususun toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili sendikanın belirlenmesinde önem taşıdığı gözetilerek, mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Bakanlığın 22.02.2023 tarihli yetki tespit yazısında davacı Şirketin "İstanbul/Şişli" adresinde bulunan Genel Merkez birimi (...) ile "Kocaeli/Gebze" adresinde bulunan ... Üretim Tesisi (...) biriminde davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunun belirtildiğini, ancak olumlu yetki tespiti yazısının davalı Bakanlıkça fiilî duruma ve hukuka aykırı şekilde tanzim edilmiş olduğunu, davalı Sendikanın davacı işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olmadığını, davalı Bakanlığın yazısında davacı Şirketin iki ayrı işyerinden oluşan bir işletmesi bulunduğunun kabulü ile işletme toplu iş sözleşmesi yetkisinin verildiğini, davacı Şirketin birbiri ile bağlantı içinde tek bir işyeri oluşturan ikiden çok biriminin bulunduğunu, bu birimlerin bağımsız birer işyeri niteliğinde olmadığını, (...) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sicil numaralı birimin (...) SGK sicil numaralı birime bağlı ve bu birimden yönetildiğini, (...) SGK sicil numaralı birimin bağlı yer niteliğini taşıdığını, müvekkilinin tek bir işyerinin söz konusu olduğunu ileri sürerek davalı Bakanlığın 22.02.2023 tarihli ve 227934 sayılı olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; davalı Sendika tarafından 14.02.2023 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, yapılan inceleme sonucu davacı işyerlerinde başvuru tarihi itibarıyla 131 işçinin çalıştığı ve 62 işçinin davalı Sendikaya üye olduğunun tespit edildiğini, yetki tespit başvuruları karşılanırken, işverenler tarafından SGK'ya yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, sendika yetki sistemine SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, ilgili Sendikanın adı geçen işyerinde işletme toplu iş sözleşmesi imzalamak için gerekli olan yüzde kırk üye şartını sağladığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; davacı Şirketçe işletme düzeyinde yetki tespiti yapılmasının hukuka aykırı olduğu ve sendika üye ve çalışan sayılarının hatalı tespit edildiği iddia edilerek davalı Sendika adına düzenlenen yetki tespitine itiraz edildiğini, ancak davalı Sendikanın Bakanlığa başvuruda bulunduğu 14.02.2023 tarihinde Bakanlık ve SGK kayıtlarında davacı Şirkete ait metal işkolunda iki işyerinin kayıtlı görüldüğünü, kanun gereği yetki tespitinin bu iki işyeri dikkate alınarak yapıldığını, anılan işyerlerinin bağlı yer olarak kabul edilebilecek nitelikte olmadığını, işletme düzeyinde yetki tespiti yapılmasının hukuka uygun olduğunu, davacı Şirketin somut bir itirazda bulunmaksızın iddialarına dayanak herhangi bir delil sunmaksızın soyut bir şekilde itiraz ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yetki tespitine konu (...) SGK sicil numaralı birim ile (...) SGK sicil numaralı birim arasında hukuki ve fiilî bağlılık olup olmadığı noktasında inceleme yapıldığı, buna göre davacı vekilince dosyaya ibraz edilen 14.02.2023 tarihli organizasyon şemasında (...) SGK sicil numaralı fabrika biriminin sadece davacı Şirketin Genel Müdürlüğüne bağlı bir üretim birimi olduğu, diğer grup şirketlerine bağlı olmadığının tespit edildiği, ısıtma, soğutma, klima ve havalandırma sektörlerinde faaliyet göstermekte olan davacı Şirketin (...) SGK sicil numaralı Genel Merkez birimi ile (...) SGK sicil numaralı Gebze'deki üretim biriminin bir bütünlük oluşturduğu ve amaçta birlik unsurunun gerçekleştiği, davacı Şirkete ait organizasyon şemalarından anlaşıldığı üzere somut uyuşmazlıkta tek elden örgütlenmenin gerçekleşmiş olduğu, dosya genelinden yönetimde birlik unsurlarının gerçekleştiği, davacıya ait yetki tespitine konu iki birimin işyeri-bağlı yer ilişkisi kapsamında tek bir işyeri olduğu, bu yerler arasında nitelik yönünden bağlılık ve yönetimde birlik koşulunun gerçekleştiği, bu nedenle yetki tespitinin işyeri düzeyinde yapılması gerektiği, davalı Sendikanın işyeri düzeyinde yetki tespiti yapabilmek için kanunda aranan yarıdan fazla üye çoğunluğunu sağlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı Sendika vekili istinaf dilekçesinde; yetki tespitine konu işyerlerinde keşif veya inceleme yapılmaksızın ve uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmaksızın tek bir bilirkişinin raporu ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, uyuşmazlığa konu işyerlerinin tek bir işyeri olarak kabul edilerek, işletme düzeyinde yetki tespiti yapılmasının hatalı olduğu yönündeki tespitin yerinde olmadığını, davacı Şirketin İstanbul'daki işyerinde birden fazla markanın pazarlamasını yaptığını, Gebze'deki fabrikada ise üretim yapıldığını, İstanbul ve Gebze'deki işyerlerinde ayrı müdürler, idari amirler bulunduğunu, yönetimin ayrı ayrı örgütlendiğini belirterek davanın kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Bakanlık vekili istinaf dilekçesinde; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 41 inci maddesi doğrultusunda Bakanlıkca yetki tespit yazısı verilirken yapılan iş ve işlemlerde usul ve hukuka aykırı herhangi bir durum bulunmadığı hâlde dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davacı işverene ait birden fazla işyerinin tek bir işyeri olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bu sebeple davalı Sendikanın yarıdan fazla üyesi bulunmadığı gerekçesi ile yetki tespitinin iptaline karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirketin birden çok birimden oluşan işletme mi, yoksa işyeri-bağlı yer ilişkisi çerçevesinde birbirine bağlı birden çok birimden oluşan tek bir işyeri mi olduğu hususunun tartışmalı olduğu, davacı Şirketin merkez Genel Müdürlük birimi ve fabrika (üretim) biriminden oluştuğu, davacı tarafça dosyaya sunulan 14.02.2023 tarihli davacı Şirkete ait organizasyon yapısının incelenmesinde, fabrika biriminin sadece davacı Şirketin Genel Müdürlüğüne bağlı bir üretim birimi olduğu, İstanbul'daki birim ile Gebze'deki üretim biriminin aynı Şirkete ait olduğu, dolayısıyla hukuki bağlılık unsurunun bulunduğu, ısıtma, soğutma, klima ve havalandırma sektörlerinde, üretici firmalara ve bayilerine, ayrıca servis sektörüne ürün tedariki konusunda faaliyet göstermekte olan davacı Şirketin İstanbul ve Gebze'deki birimlerinin bir bütünlük oluşturduğu ve amaçta birlik unsurunun mevcut olduğu, dosyaya sunulan organizasyon şemalarından da anlaşıldığı üzere somut uyuşmazlıkta tek elden örgütlenmenin bulunduğu ve yönetimde birlik unsurunun da yerine gelmiş olduğu, davacıya ait yetki tespitine konu iki birimin işyeri-bağlı yer ilişkisi kapsamında tek bir işyeri olduğu, bu nedenle yetki tespitinin işyeri düzeyinde yapılması gerektiği, davalı Sendikanın işyeri toplu iş sözleşmesi yetkisi için aranan yarıdan fazla üye çoğunluğunu sağlayamadığı, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekilleri, istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

2. 6356 sayılı Kanun'un “Tanımlar” kenar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı da şöyledir:

“Bu Kanunun uygulanmasında;

...

d) İşletme toplu iş sözleşmesi: Bir gerçek veya tüzel kişiye ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait aynı işkolundaki birden çok işyerini kapsayan sözleşmeyi,

...

ifade eder.”

3. 6356 sayılı Kanun'un “Toplu iş sözleşmesinin kapsamı ve düzeyi” kenar başlıklı 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası ise şöyledir:

“Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir.”

4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:

“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”

5. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:

“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.

(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.

(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.

(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.

(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”

6. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:

“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.

(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.

(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.

(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”

7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İnceleme konusu davada, ... tarafından 14.02.2023 başvuru tarihi itibarıyla davacıya ait 2 birimin işletme teşkil ettiği, işletmede toplam 131 işçi çalıştığı ve 62 sendika üyesi bulunduğu gerekçesiyle davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gerekli çoğunluğu sağladığına dair 22.02.2023 tarihli ve 227934 sayılı olumlu yetki tespit kararı verilmiştir.

3. Somut uyuşmazlıkta davacı işveren tarafından, yetki tespitine esas alınan birimlerin tek bir işyeri niteliğinde olduğu ve davalı Sendika tarafından yarıdan fazla çoğunluğun sağlanması gerektiği iddia edilmiş, İlk Derece Mahkemesince davacıya ait 2 birimin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde olduğu ve davalı Sendikanın işyeri toplu iş sözleşmesi için gereken yarıdan fazla çoğunluğa sahip olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Ne var ki dosya kapsamına göre tespite konu birimlerin tek bir işyeri niteliğinde olup olmadığı yahut işletme niteliğinde olup olmadığı hususu duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmediğinden, yapılan araştırma eksik olup hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.

4. Bu noktada bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olarak işyeri ve işletme kavramlarının açıklanması faydalı olacaktır. 6356 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında işyeri kavramı yönünden 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) atıf yapılmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin gerekçesinde işyeri, teknik bir amaca diğer bir deyişle mal ve hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olarak belirtilmiştir. İşyerinin sınırlarının saptanmasında işyerine bağlı yerler ile eklentiler ve araçların bir birim kapsamında oldukları belirtildikten sonra, özellikle bir işyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrı bir alanı da kullanması hâlinde bunların tek işyeri mi yoksa birbirinden bağımsız işyerleri mi sayılacağı konusunda amaçta birlik yani aynı teknik amaca bağlı olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden bağlılık ve yönetimde birlik yani aynı yönetim altında örgütlenmiş olma şartlarının aranacağı düzenlenmiştir. Öte yandan, teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müşterilere sunum hususlarının çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi sebebiyle, bir işyerinin amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesi işyerinin kurulu bulunduğu yerin dışına taşmıştır. Bu bağlamda 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” hükmü düzenlenmiştir.

5. İşyerini oluşturan eklentiler ve araçların tespiti kolay ise de işyerine bağlı yerin işyerinden sayılması tek başına yeterli bir kriter değildir. Aynı zamanda bu bağlı yerin de niteliği yönünden işyerine bağılılığı bulunması ve aynı yönetim birliği altında örgütlenmiş olması gereklidir. Bundan anlaşılması gereken, işin niteliği ve yürütümü gereği yapılan işlerin aynı yönetim altında örgütlenmiş bulunmasıdır. Eğer yönetim birliği altında örgütlenme sağlanamamış ya da farklı ve birbirinden bağımsız iki ayrı yönetim oluşmuşsa artık tek bir işyerinden değil bağımsız olan yönetim sayısınca işyerinden bahsedilecektir. Bu bağlamda birbirinden tamamen bağımsız bir organizasyon yapılanması söz konusu ise ayrı işyerleri bulunduğu, buna mukabil tek bir yönetim birliği altında yapılanma söz konusu ise işyerine bağlı yer kabulü ile tek işyeri bulunduğu kabul edilmelidir.

6. Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkindir (... ..., Toplu İş Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, İstanbul, 2013, s.128; ..., İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, İstanbul, 2007, s.344). Dairemizin uygulaması da işletme toplu iş sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir.

7. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, Mahkemece tespit konusu birimlerde yürütülen faaliyet konusunda uzman bilirkişi ve insan kaynakları/işletme uzmanı bilirkişilerin yer aldığı bir bilirkişi kurulu teşkil edilmeli, tespit konusu birimlerin işleyişine yönelik bilgi ve belgeler söz konusu birimlerden getirtilmeli, tespit konusu birimlerde keşif suretiyle bilirkişi incelemesi icra edilmeli, tespit konusu birimlerin bağımsız şekilde faaliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, tüm birimlerin tek bir merkezden yönetilip yönetilmediği ve yönetim birliği hususu belirlenmeli, bu hususlarda tarafların beyanı alınmalı, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında tespit konusu birimlerin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde bulunup bulunmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.

Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı Sendikaya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.