"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2148 E., 2024/3072 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/650 E., 2023/69 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, alt işveren işçisi olarak davalı Bakanlığa bağlı işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinin düşürüldüğünü, bundan dolayı ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı alacaklarının bulunduğunu ayrıca davacının pandemi döneminde davalı Bakanlık tarafından yayımlanan Genelge çerçevesinde 10 ve 15'er günlük nöbetler ile gece gündüz 24 saat kapalı sistem çalıştığını, bu çalışma şeklinde fazla çalışma yapıp ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatillerinde çalıştığını ve gece çalışması yaptığını, ancak bu çalışmalara ilişkin zamlı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacakları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve gece zammı ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı işyeri ev tipi sosyal hizmet birimi olduğu için 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanamayacağını, genel mahkemelerin görevli olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının taleplerinin haksız olduğunu, fark alacaklarının bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi bir çalışma düzeninin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının özlük dosyasında bulunan evraklardan da anlaşılacağı üzere fazla çalışma yaptığını iddia ettiği bazı günlerde izin kullanıp bazı günlerde de raporlu olduğunu, bu bakımdan bu tarihlerde fazla çalışma yapmadığını, davacının 24 saatlik çalışma iddiasının kabul edilemez olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davacının çalışma saatlerinin düzenlendiğini, ödemelerin zamanında ve eksiksiz olarak gerçekleştiğini, davacının bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadroya geçiş aşamasında taraflar arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde ücret ve ödeme şekline ilişkin düzenlemede davacının ücreti asgari ücretin belli bir oranı seviyesinde tespit edilmediğinden davacının ücret, ikramiye ve ilave tediye fark alacağı taleplerinin reddi gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda günlük devam çizelgeleri ve puantaj kayıtlarına göre tespit edilen çalışma şekline göre hesaplamaların yapıldığı, davacının karşılığı ödenmeyen dava konusu alacaklarının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kadroya alınması ile birlikte işverenle imzalanan iş sözleşmesinde asgari ücretin belli bir oranı seviyesinde ücret ödeneceği öngörülmediğinden fark ücret, ilave tediye, ikramiye taleplerinin reddinin yerinde olduğu, davacının kabule konu alacaklarının puantaj kayıtlarına göre yazılı deliller ile hukuka uygun olarak tespit edildiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile gece zammı alacağına ilişkin hesaplamaların hatalı yapıldığını,
b. Bilirkişi raporunda kabul edilen hesaplama döneminin ve mahsup şeklinin hatalı olduğunu,
c. Ücret farkı alacağından bağımsız olarak günlük 11 saati, gece 7,5 saati, haftalık 45 saati, yıllık 270 saati geçen çalışmaların ödenmediğini,
d. Davacının, işyerinde yaptığı çalışmalar karşılığı hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının toplu iş sözleşmesine göre zamlı ödenmesi gerektiğini,
e. Davacının kadroya geçiş öncesi asgari ücretin yüzde fazlası ücret üzerinden çalıştığı sabit iken kadroya geçiş sonrası ücretin eksik ödendiğini, ücretin işverence tek taraflı şekilde düşürülmesi hukuka aykırı olduğundan ücret fark alacaklarının da hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini,
b. Davacının çalıştığı Trabzon Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü, korunma ihtiyacı olan çocukların bakımlarının sağlandığı aynı yerleşkede bulunan birden fazla ev tipi sosyal hizmet biriminden oluşan kuruluş olduğundan ev tipi sosyal hizmet birimi olduğunu, bu nedenle uyuşmazlıkta görevli mahkemenin genel mahkeme niteliğindeki asliye hukuk mahkemeleri olduğunu,
c. Mahkemenin bilirkişi ek raporuna itiraz süresi dolmadan karar vermesinin hukuki dinlenilme hakkına açıkça aykırılık teşkil ettiğini,
d. Davacının ev tipi sosyal hizmet biriminde çalışmış olması nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa (6098 sayılı Kanun) tâbi olup ve taleplerinin buna göre değerlendirilmesi gerektiğini,
e. Davacının tüm hak ve alacakları tam olarak ödendiğinden davacının hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını,
f. Bilirkişi raporunda dava konusu alacakların hatalı hesaplandığını, fazla çalışma ücreti hesabında ara dinlenmelerin düşülmediğini,
g. Bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti alacağı yönünden davacının hangi tarihten itibaren dayanışma ya da üyelik aidatı ödediği dikkate alınmadan davalı Bakanlığın üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Öz Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası arasında 15.01.2021 tarihinde imzalanan 01.11.2019-31.10.2021 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesine göre hesaplamaların yapıldığını, bu durumun fazladan hesaplamaya neden olduğunu,
h. Fazla çalışma ücreti bakımından alacaktan indirim yapılması gerektiğini,
ı. Denkleştirme uygulamasına göre hesaplama yapılması gerektiğini,
i. Gece çalışma ücreti alacağının hatalı hesaplandığını,
j. Tüm alacak kalemleri için arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı, fazla çalışma, hafta tatili, gece zammı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanmasına ilişkindir.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta davacı, Trabzon Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğünde çalışmakta olup davacının çalıştığı işyerinin ev tipi sosyal hizmet birimi olup olmadığı ihtilaf konusudur.
2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun (2828 sayılı Kanun) "Tanımlar" kenar başlıklı 3/1-(13) hükmüne göre ev tipi sosyal hizmet birimleri; "Çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım veya barınma ihtiyacı olan kişilere hizmet verilen mesken niteliğindeki yatılı sosyal hizmet birimlerini" ifade eder.
2828 sayılı Kanun’un 3/1-(16) hükmüne göre çocuk evleri koordinasyon merkezi; "Çocuk evlerinin illerde planlanması, açılış ve işleyişine ilişkin her türlü işlemler ile harcamaların yapılması, takibi, denetlenmesi ve çocuk evleri arasındaki koordinasyonun sağlanması amacıyla oluşturulan merkezleri" ifade eder.
2828 sayılı Kanun'un "Personel Statüsü" başlığını taşıyan 16/son hükmüne göre ise "Ev tipi sosyal hizmet birimleri, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü kapsamındadır."
Davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş sürecinde imzaladığı 01.04.2018 tarihli sözleşmenin başlığı "Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi" olarak belirtilmiş olup, sözleşmenin 3. maddesinde ev tipi sosyal hizmet birimlerinin 7/24 esası ile çalışılan bir işyeri olduğu ifade edilmiştir. Ancak dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacının Trabzon Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğüne bağlı çocuk evlerinde fiilen bakım personeli olarak çalışıp çalışmadığı anlaşılamamaktadır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince, davacının fiilen çalıştığı işyeri konusunda gerekli araştırmalar yapılarak davacının çalıştığı işyerinin ev tipi sosyal hizmet birimi olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.
3. Davacı 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerden olup, bu sebeple sürekli işçi kadrosuna geçtiği tarihten 31.10.2020 tarihine kadar Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Hakların Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'ne tâbidir. İlk Derece Mahkemesince, 31.10.2020 tarihine kadar Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre işçilik alacaklarının hesaplanmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ne var ki davacının sendika üyelik bilgileri incelendiğinde, davacının davalı Kuruma 25.01.2021 tarihinde dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talepli dilekçe verdiği ve talebinin aynı gün kayıt altına alındığı anlaşılmaktadır. Dosyada yer alan ücret bordrolarında da Ocak 2021 tarihinden itibaren davacının ücretinden dayanışma aidatı kesintisi yapıldığı görülmektedir. Buna göre davacı, 15.01.2021 tarihinde imzalanan 01.11.2019 - 31.10.2021 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinden 25.01.2021 tarihi itibarıyla yararlanabilir. Hesaplama konusu dönem dikkate alındığında, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacakları bakımından 01.11.2020-25.01.2021 tarihleri arasındaki hesaplamalarda yukarıdaki paragrafta belirtildiği şekilde yapılacak araştırmanın sonucuna göre 6098 sayılı Kanun'un hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri ya da 4857 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak sonuca gidilmesi gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi isabetsizdir.
4. Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinde saat 20.00-06.00 saatleri arasında yapılan çalışmaların gece çalışması olduğu, güvenlik görevlileri hariç bu saatlerde çalıştırılan işçilere ücretlerinin %10 zamlı ödeneceği düzenlenmiştir.
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, puantaj kayıtlarına göre davacının 02.04.2018-31.10.2020 tarihleri arası döneme ilişkin gece çalışma dönemine denk gelen ücretlerinin toplu iş sözleşmesi hükmü gereği %10 zamlı olarak hesaplanması yerinde ise de 31.10.2020 tarihinden sonrası için de hesaplama yapılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.