"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/382 E., 2024/643 K.
KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/242 E., 2023/407 K.
Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesinin 04.02.2022 tarihli ve 2022/85 Esas, 2022/130 Karar sayılı kararı ile; İstanbul İş Mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Yetkisizlik kararının istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, davacı vekilinin dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi sonrası yetkili İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Bakanlığın 26.01.2022 tarihli ve 86994 sayılı yetki tespit yazısı ile diğer davalı Sendikanın müvekkili işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalamak için gerekli şartları sağladığı gerekçesiyle yetki verildiğini ancak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) ilgili maddeleri uyarınca davalı Sendikanın yeterli çoğunluğu bulunmadığını, davalı Sendikanın yetki için başvurusunda işyerinde çalışan işçi sayısının doğru gösterilmediğini, yetki tespit yazısında işçi sayısının 293 olarak belirtilmiş olduğunu, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yarıdan fazla çoğunluğun 147 olması gerektiğini, buna rağmen Sendika üyesi 118 işçi bulunduğundan Sendikanın gerekli çoğunluğu sağlamadığını, yetki tespiti yapılırken Şirketin değil, işyerinin dikkate alınması gerektiğini, işyerinin yetki tespit yazısında adresi bulunan yer olduğunu, yetki tespitinin yasaya aykırı olduğunu beyanla Bakanlığın 26.01.2022 tarihli ve 86994 sayılı olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca müvekkili Bakanlığın, yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine gönderilen üyelik ve üyelikten çekilme bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan işçi bildirimlerini esas aldığını, aynı işverene ait aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması hâlinde işletme toplu iş sözleşmesi yetkisine ilişkin tespit yapıldığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği Şirketlerin farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, asıl işveren işyerinde çalışan işçilerinin alt işverene ilişkin tespitte dikkate alınamayacağını, Bakanlık tarafından yapılan işlemde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığını, kayıtların prosedür dosyasında belli olduğunu ve diğer iddiaların doğru olmadığını ileri sürerek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; yetki başvuru tarihi itibarıyla sayısal çoğunluğu sağlandığını ve diğer iddiaların doğru olmadığını, yetki tespiti için başvuru tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının tespitinde işveren ve işveren vekillerinin çalışan sayısından düşülmesi gerekeceğini, bu durumda davacı Şirkette çalışan ve yetki tespitinde dikkate alınması gereken işçi sayısının Bakanlık tespitinden daha az olacağını, davacının itirazlarının yerinde olmadığının SGK ve işyeri kayıtları ile üye belgeleri üzerinden yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile anlaşılacağını, davacı işverenin müvekkilinin kurulu bulunduğu işkolunda kayıtlı Gebze/Kocaeli ve Kadıköy/İstanbul adresinde olmak üzere iki ayrı işyeri bulunduğunu, bu işyerlerinin bağlı işyeri olarak kabul edilebilecek nitelikte olmadıklarından işletme toplu iş sözleşmesi yetki tespiti yapılmasının hukuka uygun olduğunu savunarak ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 1074110.041 SGK sicil numaralı işyerine ait 2022 yılı Ocak ayı dönem bordrosunda toplam çalışan sayısının 272 kişi olduğu, bu işyerinde yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla davalı Sendikaya üye 115 sendikalı işçi bulunduğu, 1093317.006 sicil numaralı işyerine ait 2022 yılı Ocak ayı dönem bordrosunda toplam çalışan sayısı 20 kişi olduğu, bu işyerinde yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla davalı Sendikaya üye işçi bulunmadığı, davalı Sendika tarafından doğrulama kodları ile birlikte üye listesinin ibraz edildiği, 119 sendikalı üye bildirildiği, üye kabul edilen S.D. ve Y.A. isimli işçilerin yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla başka sendikaya üye oldukları, K.Y. ve C.M'nin ise yetki tespit başvuru tarihinden önce üyelikten çekildiklerinin görüldüğü, davalı Bakanlığın gönderdiği yetki belgesine dayanak üye listesinde davalı Sendikaya üye işçi sayısının 115 olduğu, ancak yetki tespit belgesinde 118 çalışan tespit edildiğinin bildirildiği, Bakanlık tespitinin uyumlu olmadığı, 3 işçi fark bulunduğu, davalı Sendika tarafından ibraz edilen 119 işçinin yer aldığı sendikalı listesinden isimleri yer alan S.D., Y.A., K.Y. ve C.M'nin dışlanması hâlinde yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla 115 sendikalı çalışan bulunduğu sonucuna ulaşıldığı, davalı işyerinde yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla 292 çalışan olduğu, sendikalı çalışan sayısının ise 115 olarak tespit edildiği, bu hâlde davalı Sendikanın işletme düzeyine toplu iş sözleşmesi yapabilmek için kanunda öngörülen yüzde kırk çoğunluğu sağlamadığı kanaatiyle davanın kabulüne ve yetki belgesinin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı Bakanlık vekili; yetki tespiti kararı verilirken SGK kayıtlarında görülen 4 işçinin Şirket nezdinde SGK kaydının görülmüyor olmasının araştırılması gereken bir husus olduğunu, müvekkili Bakanlığın yetki tespit işlemlerini yaparken otomasyon sisteminde yer alan resmî verilerin dikkate alındığını, Mahkeme kararında gerekçe gösterilen üyelikten çıkışların geriye dönük olarak yapılıp yapılmadığını veya Şirket nezdinde SGK'lı görünmeyen işçiler var ise bu işçilerin SGK çıkışlarının hangi tarihte işlem olarak yapıldığının ilgili yerlerden sorularak araştırılması gerekirken hiçbir araştırma yapılmadan Bakanlık işleminin hatalı kabul edilerek yetki tespitinin iptaline karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, gerekçede yer alan işlemlerin doğruluğunun tespiti hâlinde dâhi müvekkili Bakanlıkça işlemlerin sistem üzerinde yer alan resmî veriler ışığında tesis edildiğinden verilen yetki tespit işleminde herhangi bir kusur veya kasıtla hukuka aykırı bir işlem gerçekleştirdiğinden söz edilemeyeceğinden yargılama giderlerine mahkum edilmelerinin de usul ve kanuna, hakkaniyete aykırı olduğunu, harçtan muaf olduğu hâlde müvekkilinin harçtan sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Sendika vekili; müvekkili Sendikanın yetki tespitine konu işyerlerinde başvuru tarihinde SGK'da kayıtlı çalışan sayısının toplamda 292 olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararında üye sayısında düşülen K.Y. ve M.C'nin müvekkili Sendikaya üyelik başvuru ve onay tarihinin 20.01.2022 olduğunu, bu işçilerin üye sayısının hesabında dikkate alınması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararında üye sayısından düşülen Y.A. ve S.D'nin ise Bakanlık tespitinde yer alan üye sayısına dâhil edilmediğini, müvekkili Sendikanın başvuru tarihinde 292 işçiden 118'inin üyeliği ile işletme toplu iş sözleşmesi yetki şartlarını sağladığını, davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirketin İşkolları Yönetmeliği'nin 12 sıra numaralı metal işkolunda iki ayrı işyeri bulunduğu, davalı Bakanlığın davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi için gerekli çoğunluğu sağladığını belirtir yetki belgesi verdiği, yetki tespit başvurusunun 24.01.2022 tarihinde yapıldığı, bu tarihte davacı Şirketin her iki işyerinde çalışan işçi sayısının 292 olduğu, Sendika üyelik bilgilerini içeren belgeden K.Y. isimli işçinin ilk olarak 20.01.2022 tarihinde davalı Sendikaya üye olduğu ve aynı tarihte üyelikten çekildiği, C.M. isimli işçinin de ilk olarak 20.01.2022 tarihinde davalı Sendikaya üye olduğu, 22.01.2022 tarihinde üyelikten çekildiği, bu iki işçinin yetki başvuru tarihinde davalı Sendikaya üye oldukları ve işyerinde 117 sendikalı işçi bulunduğu, bu durumda davalıya ait işyerlerinde yetki tespiti için başvurulan tarihte 292 işçi çalıştığı ve davalı Sendikanın yüzde kırkı aşan sayıda üyesi bulunduğu, buna göre toplu iş sözleşmesi için öngörülen şartın sağlandığı, Kurum işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; işçi sayısının hatalı olduğunu zira asıl işverenin işçilerinin dikkate alınmadığını, tespit tarihi öncesinde ve tespit tarihinde sendika üyeliğinden çekilen işçilerin dikkate alınmasının hatalı olduğunu beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki tespiti için başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki itirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.