"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bünyesinde 26.09.2006 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile Genel Sekreterliğe bağlı resmî işler direktörü olarak çalışmaya başladığını, 01.08.2018 tarihinde yapılan değişiklikle Rektörlüğe bağlandığını, davalı Üniversitenin isteği ve talebi ile 01.09.2018 tarihinde taraflar arasında 01.09.2018-01.09.2023 tarihlerini kapsayan belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını, iş sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğini, davacı tarafından işe iade talebiyle başvurulan arabuluculuk görüşmesinde davacının işe alınmayacağına ve işe başlatmama tazminatları ile boşta geçen süre ücretinin ödeneceğine dair anlaşıldığını, taraflarca imzalanan 01.09.2018 tarihli belirli süreli iş sözleşmesinin 5. maddesinin (c) ve (d) bentlerine göre davacının tazminat ve ikramiye alacağı bulunduğunu belirterek cezai şart ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 18.09.2006 tarihli sözleşme ile yurt sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, çalışması devam ederken bu kez 01.09.2011 tarihi itibarıyla yeni bir belirsiz süreli iş sözleşmesi yapılması konusunda taraflar anlaştığından önceki belirsiz süreli iş sözleşmesi geçersiz kılınarak 01.09.2011 tarihli sözleşme imzalandığını, buradaki görevinin ise Batı Kampüs işletme amirliği olduğunu, bu iki sözleşmede görüldüğü gibi eğer yeni bir sözleşme yapılacaksa diğerinin geçersiz sayıldığının açıkça sözleşmelerde belirtilmekte olduğunu ve her iki sözleşmenin de belirsiz süreli sözleşme niteliğinde olduğunu, davacının işbu davasında dayanak yaptığı ve müvekkilinin Üniversitenin kayıtlarında bulunmayan sözleşmenin varlığının bu dava ile öğrenildiğini ve bu sözleşmenin kesinlikle davalı Üniversite tarafından tanzim edilmiş bir sözleşme olmadığını, sözleşmenin altındaki imzanın da Rektöre ait olmadığını, sözleşme formatının önceki sözleşmelere benzemediğini, sözleşme sahte bir sözleşme olduğundan bu talebin kabulünün mümkün olmadığını, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, işe iade talepli olarak başvurulan arabuluculuk görüşmelerinde davacının kanundan ve iş sözleşmesinden doğan tüm işçilik alacaklarının ödenmesi davalı tarafça kabul edilerek ödemelerin yapıldığını, davacının hiçbir hak ve alacağı kalmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2021 tarihli kararı ile; her ne kadar davalı taraf 01.09.2018 tarihli sözleşmenin altındaki imzanın davalı Üniversite Rektörüne ait olmadığını savunmuşsa da adli tıp uzmanının hazırladığı 06.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda sözleşme aslı altındaki imzanın Rektörün eli ürünü olduğunun açıkça tespit edildiği, davalı vekilince yapılan itirazlar üzerine bu defa Adli Tıp Kurumunun düzenlediği 07.07.2021 tarihli raporda ise aynı doğrultuda olarak imzanın ıslak imza olduğunun ve imzanın Rektörün eli ürünü olduğunun tespit edildiği, dosyaya sunulup taraflarca imza inkârına uğramayan 17.04.2019 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağına göre başvuran olarak davacı tarafın ikramiye dâhil tüm alacaklarını işbu başvuru ile davalıdan talep ettiği ve bunun açıkça tutanakta yer aldığı, tarafların belirlenen bedel üzerinde anlaştıkları, bu nedenle bu alacak üzerinde arabuluculukta anlaşılmış olduğu görülmekle davacı tarafın ikramiye alacağı talep hakkı kalmadığı, 01.09.2018 tarihli iş sözleşmesinin 5. maddenin (c) bendinde "... Üniversitesi sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi halinde, fesih tarihinin ait olduğu takvim yılı dışındaki her bir yıllık süre için 750.000,00 TL tazminat ödeyeceğini beyan ve taaahhüt eder." şeklinde düzenleme bulunduğu, bu maddede yer alan tutarın cezai şart niteliğinde olduğu, sözleşmenin 01.09.2018-01.09.2023 tarihleri arası geçerli olacak şekilde düzenlendiği ve feshin 2019 tarihli olduğu gözetilerek 2020-2021-2022-2012 yılları için 750.000,00 TL' den toplam 3.000.000,00 TL cezai şart ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 23.02.2024 tarihli kararı ile 01.09.2018 tarihli sözleşmede imza incelemesi yaptırıldığı, İlk Derece Mahkemesinin bu sözleşmenin geçerli olduğu yönündeki değerlendirmesinin yerinde olduğu, belirli süreli iş sözleşmesinin 5. maddesinin (c) bendinin "KÜ sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi halinde, fesih tarihinin ait olduğu takvim yılı dışındaki her yıllık süre için 750.000,00 TL tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder." şeklinde düzenlendiği, iş sözleşmesinin sona eriş şekli itibarıyla 01.09.2018-01.09.2023 tarihleri arasında geçerli olan belirli süreli iş sözleşmesinin 5. maddesinin (c) bendine göre tazminata hükmedilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının arabuluculuk görüşmesinde işçilik hak ve alacağının kalmadığını kabul ettiği, dolayısıyla ikramiye alacağı talebinin reddinde de bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.02.2024 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairece, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi uyarınca kararlaştırılan cezai şarttan, makul oranda bir indirim yapılmak suretiyle cezai şart miktarının tespit edilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı işyerinde 13 yıla yakın çalışmış olması, son sözleşme imzalandıktan sonra 6 ay çalışmış olması, görevi, aldığı ücret ve davacının niteliği gereği cezai şarttan takdiren %30 oranında indirim yapıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Mahkemece yapılan indirim oranının yüksek olduğunu,
b. Davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, indirim nedeniyle davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Dava konusu sözleşmenin sahte bir sözleşme olduğunu, 01.09.2011 ve 26.09.2006 tarihli sözleşmelerin her ikisinin de belirsiz süreli sözleşme olduğunu, davacının dayandığı sözleşmenin her iki sayfasında da taklit edilmiş Rektör imzası bulunduğunu, Mahkemenin yalnızca imzanın davalı Üniversite Rektörünün eli ürünü olup olmadığını saptayarak sözleşmenin geçerli bir sözleşme olduğu görüşü ile hüküm kurduğunu, sahte sözleşmede yer alan imzanın Rektöre ait olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, kaşe, imza ve imza taklidi için üretilmiş teknolojik alet ile atılmış imza olması ihtimalinin değerlendirilmediğini,
b. Hata veya hile ile attırılmış imza olması ihtimalinin değerlendirilmediğini,
c. Arabuluculuk tutanağı ile davacının davalı ile arasındaki yasal ve sözleşmesel tüm hak ve alacakların sona erdiğini,
d. Cezai şartın fâhiş miktarda olduğunu, yapılan indirim oranının düşük olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; cezai şarttan yapılacak indirim oranı ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta, davalı lehine cezai şart alacağından yapılan indirim dışında reddedilen alacak miktarı 2.500.000,00 TL olup karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) üçüncü kısmına göre davalı lehine hükmedilmesi gereken vekâlet ücreti 335.000,00 TL'dir. İlk Derece Mahkemesince davalı lehine 416.000,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın tüm davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinin çıkartılarak yerine "Yürürlükte bulunan AAÜT 'ye göre 335.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.