Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“466 Sayılı Kanun”Anahtar Kelimeler
- Uyuşmazlık: Suça konu olduğu iddiasıyla el konulan araca ilişkin otopark ücretinin tazmini istemiyle açılan davada görevli mahkemenin hangisi olduğuna ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5271 sayılı CMK ve 5320 sayılı CMK'nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 6. maddesi uyarınca, 1 Haziran 2005 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan tazminat davalarına 466 sayılı Kanun'un uygulanacağı, ancak 466 sayılı Kanun'da da el koyma nedeniyle tazminata ilişkin bir düzenleme olmadığından genel hükümlere göre genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ve davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunda yerel mahkeme ile Yargıtay dairesi arasında oluşan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Yoklukta verilen beraat kararının tebliğ edilmemesi ve davacıların kendiliğinden başvuru yaparak kararı kesinleştirmesi üzerine, kararın verildiği tarihten itibaren üç ay içinde kesinleşmemiş olması halinde, kararın 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden üç ay sonunda kesinleşmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin başlayacağı ve bu süre geçtikten sonra açılan tazminat davasının süresinde olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasının zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'a göre açılan tazminat davalarında, beraat kararının kesinleşmesinin tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren 3 ay içinde dava açılması gerektiği, ayrıca bu süre dışında kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık bir zamanaşımı süresi uygulanması gerektiği gözetilerek, beraat kararının kesinleşmesinden 10 yıl sonra açılan tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'da öngörülen 3 aylık sürenin yanında, tazminat hukukunun genel prensipleri ve Anayasa'nın 19. maddesindeki değişiklik gözetilerek, haksız tutuklama tazminat davaları için de 10 yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmesi gerektiği, bu nedenle beraat kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ve davanın süresinde açılıp açılmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yoklukta verilen beraat kararlarının, 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları bakımından, kararın verildiği tarihten itibaren üç ay sonra kesinleşmiş sayılacağı, davanın da bu tarihten itibaren on yıl içinde açılması gerektiği, somut olayda ise bu sürelerin aşıldığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yoklukta verilen beraat kararının, kararın verildiği tarihten itibaren üç ay içinde kesinleştirilememesi halinde, 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden üç ayın sonunda kesinleşmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren on yıl içinde tazminat davasının açılması gerektiği, somut olayda bu sürelerin aşılmış olması gözetilerek, yerel mahkemenin tazminata hükmeden direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan manevi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle oluşan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davalarında 2. maddede belirtilen üç aylık sürenin yanında beraat kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık azami bir zamanaşımı süresinin kabulü gerektiği, bu süre geçtikten sonra açılan tazminat davalarının süresinde açılmamış sayılacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasında manevi tazminat miktarının fazla tayin edilip edilmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Haksız tutuklama sebebiyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, ancak yerel mahkemenin tazminata ilişkin kanun maddesini hatalı belirtmesi nedeniyle hükmün düzeltilerek onanmasına, maddi tazminat yönünden ise yerel mahkemece karar verilmesi gerektiğine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasında, tutuklandığı tarihte öğrenci olan davacı lehine maddi tazminata hükmedilip hükmedilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'un 1. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca hukuka uygun olsa dahi sonradan beraatle sonuçlanan tutuklamanın haksız hale geldiği ve bu durumda davacının en azından temel ihtiyaçlarını karşılayan asgari ücret düzeyinde maddi tazminata hak kazanacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız yakalama ve tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davalarında, kanunda belirtilen 3 aylık sürenin yanında, tazminat hukukunun genel prensipleri ve hakkaniyete uygunluk gözetilerek, ceza davasının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık azami bir dava açma süresi öngörülmesi gerektiği, bu nedenle somut olayda davanın kesinleşme tarihinden 10 yıl sonra açılmış olması nedeniyle süresinde açılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun hükümlerine göre açılan tazminat davaları için 2. maddede belirtilen üç aylık sürenin dışında esas alınacak azami bir sürenin olup olmadığı ve varsa bu sürenin ne zaman başlayacağı hususu.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'daki üç aylık sürenin yanında, Anayasa'nın 19. maddesindeki tazminat hukukunun genel prensipleri ve diğer tazminat davalarındaki uygulamalar gözetilerek 10 yıllık azami bir sürenin kabulü gerektiği ve bu sürenin beraat kararının kesinleşme tarihinden itibaren başlayacağı, bu nedenle somut olayda davanın süresinde açılmadığı değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun hükümleri uyarınca haksız yakalama ve tutuklama nedeniyle tazminat talebinde, dayanak teşkil eden beraat hükmünün kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve kesinleşme halinde tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun uyarınca tazminat davası açılabilmesi için beraat hükmünün kesinleşmesi gerektiği ve tazminat davalarının beraat hükmünün kesinleştiğinin tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin, davacı hakkında kurulan beraat hükmünün kesinleşip kesinleşmediğini araştırmadan ve tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığını tespit etmeden davanın reddine karar vermesi isabetsiz görülerek yerel mahkeme direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.